Takvim
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi1
Bugün Toplam17
Toplam Ziyaret90335

2023 yılı nallıhan kırsal turizm gelişim stratejisi ve eylem planı

 


 

 

 

NALLIHAN KIRSAL TURİZM POTANSİYELİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ

PROJESİ 

 

 

 

 

 

NALLIHAN KIRSAL TURİZM STRATEJİSİ

2023

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

ANKARA - 2011


 

GİRİŞ. 1

1.     TURİZM KAVRAMI ve BİLEŞENLERİ 2

2.     NALLIHAN’a İLİŞKİN GENEL BİLGİLER. 4

2.1.      İlçenin Tarihçesi 4

2.2.      Ülke ve Bölge İçerisindeki Yeri 6

2.3.      Ulaşım Altyapısı 6

2.4.      Nüfus Durumu. 7

2.5.      İdari Durumu. 7

2.6.      İlçenin Arazi Yapısı 8

2.7.      İlçenin İklimi 9

2.     NALLIHANDA KIRSAL TURİZM DEĞERLERİ 9

3.1.      Kırsal Turizm Türleri 9

3.1.1. Yayla Turizmi 15

3.1.2. Botanik Turizmi 17

3.1.3. Kuş Gözlemciliği Turizmi 19

3.1.4. Avcılık ve Balıkçılık. 25

3.1.5. Trekking-Doğa Yürüyüşü. 31

3.1.6. Dağcılık-Tırmanma. 35

3.1.7. Bisiklet. 37

3.1.8. Karavan. 38

3.1.9. Yamaç Paraşütü- Paramotor. 40

3.1.11. Kürek ve Su Sporları 42

3.1.12. Orienteering. 43

3.1.13. Paintball 45

3.1.14. Fotoğrafçılık – Foto Safari 46

3.2.      Kültür Turizmi 47

3.2.1.       İnanç Turizmi 50

3.2.2.       Arkeoloji Turizmi 62

3.2.3.       Yeme-İçme/Gastronomi Turizmi 84

3.2.4.       Sanayi Odaklı Kültür Turizmi 86

3.2.5.       Geleneksel El sanatları ve Özel Günler. 90

4. NALLIHAN’DA TURİZMİN ARZ ve TALEP BOYUTU.. 94

4.1. Turist Anketi Değerlendirme Sonuçları 94

4.2. Esnaflar-İşletmeciler Anketi Değerlendirme Sonuçları 97

4.3. Kamu Kurumları Anket Değerlendirme Sonuçları 101

5. NALLIHAN TURİZMİNİN GÜÇLÜ VE ZAYIF YÖNLERİ, FIRSATLARI VE TEHDİTLERİ ANALİZİ 106

6.     NALLIHAN KIRSAL TURİZM GELİŞİM STRATEJİSİ İLKELERİ 109

7.     NALLIHAN TURİZM GELİŞİM VİZYONU.. 110

8.     NALLIHAN TURİZM STATEJİSİ STRATEJİK ALANLARI 111

9.     SONUÇ. 113

KAYNAKÇA.. 115

 


GİRİŞ 

 

Ankara Kalkınma Ajansı, Doğrudan Faaliyet Desteği kapsamında desteklenen Nallıhan Kırsal Turizm Potansiyeli’nin Değerlendirilmesi Projesi’nin çıktılarından birinin de Nallıhan Turizm Gelişim Stratejisi raporu olmasını öngörmüştür.

Esas itibarı ile, Nallıhan Turizm Gelişme Stratejisi, mevcut durumun değerlendirmesine yönelik kaynak taraması, yerinde yapılan incelemeler, anket çalışmaları, kamu kurum ve kuruluşlar,  muhtarlar, kadınlar ile esnaflara yönelik eğitim çalışmaları ve arama toplantısının sonuçları değerlendirilerek hazırlanmıştır.

Nallıhan, ülkemizde, sürdürülebilir turizm geliştirme çalışmalarında özellikle kırsal turizmde giderek öne çıkan ve model haline gelmek üzere olan bir yerleşimdir. Nallıhan Kuş Cenneti, Tapduk Emre, Bacım Sultan Türbeleri, İpek iğne oyaları, yerel mutfağı, kısacası Nallıhan’ın sahip olduğu tarihi, doğal ve kültürel miras kırsal turizmde Nallıhan modelini/markasını güçlendirmektedir. Son yıllarda, Nallıhan’da bulunan yerel yönetimler ve Nallıhan Turizm Gönüllüleri Derneği tarafından kırsal turizmle ilgili olarak yapılan birçok etkinlik, yayın ve çeşitli faaliyetler Nallıhan’ın kırsal turizmde konumunu güçlendirmekle birlikte yapılan çalışmaların bir vizyona dayalı stratejik alanlar ve amaçlar belli olmadan yapılması uzun dönemde çalışmaların bütünsellikten uzaklaşmasına neden olmaktadır.

Bu çalışmanın vizyonu, sürdürülebilir turizm yaklaşımı benimsenerek Nallıhan’ı kırsal turizmde bir marka haline getirmek ve 2023 yılında Nallıhan’ın 100.000 ziyaretçi kapasitesine ulaşmasını sağlamaktır

Dokuz bölümden oluşan çalışma kapsamında ilk üç bölümde mevcut durum analizi ele alınırken dördüncü bölümde anket değerlendirmeleri yer almaktadır. Beşinci bölümde Nallıhan turizmi ile ilgili güçlü ve zayıf yönler ile fırsatlar ve tehditler ele alınırken altıncı bölümde turizm gelişim ilkeleri, yedinci bölümde vizyon ve sekizinci bölümde ise stratejik alanlar yer almaktadır. Dokuzuncu bölümde ise çalışma genel bir değerlendirme ile tamamlanmaktadır.

 

 


  1. 1.                TURİZM KAVRAMI ve BİLEŞENLERİ 

 

1950’li yıllar sonrasında dünyada hızla gelişen en önemli sektörlerden biri haline gelen turizm sektörü, yarattığı sosyal ve ekonomik etkiler ile birçok gelişmiş ve gelişmekte olan ülkenin/bölgenin/şehrin ekonomisinde (Tosun ve Timothy, 2001, s.352) önemli rol oynamaktadır (Freitas, 2003: 45). Turizm; toplumlar arasında ekonomik, sosyal ve siyasal değişimin aynı zamanda farklı kültürler arasında barış ve hoşgörünün sağlanmasında en önemli araçlarından biridir. Çünkü turizm ekonomik bakımdan yılda yaklaşık 1 milyar kişinin katılmasına, yine yaklaşık 1.5 trilyon dolarlık tüketim harcamasına neden olan ekonomik bir etkinlik olduğu kadar, doğal, sosyal ve kültürel değerlerle ekonomik değerler arasında bir değişim, toplumların birbirlerini daha iyi tanımalarına olanak sağlayan ekonomik bir etkinliktir[1].

Ülkeden ülkeye değişik seviyeler ve niteliklere sahip olan turizm sektörü, sosyo-ekonomik etkilerinin yanında istihdama olan katkıları nedeniyle diğer birçok sektörden farklılaşan özelliklere sahiptir. Turizm sektörü yapısı itibariyle konaklama, ulaşım, hizmetler, lokantalar, el sanatları ve hatıra eşya satıcıları, kamu ve özel kuruluşlar ile turistlerin ihtiyaçlarının karşılanmasını sağlayan diğer faaliyetlerden oluşmakta ve tarım sektörü ile sanayi sektöründen önemli ölçüde girdi alarak turistik mal ve hizmet üretmektedir. Bu anlamda 54 farklı iş kolu ile ilişkide bulunan turizm sektörü çarpan etkisi en fazla olan emek yoğun sektörlerden birisidir (Mihalıç, 2002). Turizm sektörünün ekonomik olarak bazı karakteristik özellikleri aşağıdaki gibidir (Youell, 1998);

  • Dinamiktir ve özel sektör girişimcilerinin hâkimiyeti vardır,
  • Çok sayıda küçük ve büyük ölçekli girişimci vardır,
  • Ulusal ve uluslararası piyasalara hizmet arz eder,
  • Yeni teknolojileri kullanır,
  • Kırılgandır (Sosyo-politik, ekonomik, sağlık ve doğal afetler gibi nedenler sektörü küresel ve yerel bazda hızla olumsuz yönde etkileme kapasitesine sahiptir.
  • Turizm sektörü ülke ekonomisine yaptığı doğrudan katkılar yanında diğer sektörler üzerine etkileri ve bu sektörlerden aldığı girdiler nedeniyle dolaylı katkılar da yapmaktadır.

 

Günümüzde turizm sektörü, en hızlı gelişen sektörlerden biridir.  Reel gelirlerin ve boş zamanların artmasıyla birlikte eğlence ve tatil talebindeki artış turizm etkinliklerinin de artmasına neden olmuştur. Bu yüzden turizm sahip olduğu gerçek potansiyel ile büyümeye destek sağlayan önemli bir sektör olma özelliği taşımaktadır (Williams, Shaw, 1988). Özellikle gelişmiş ülkelerde reel gelirlerin ve boş zamanların da artmasının yanında uygulanan ekonomi politikaları çerçevesinde turizme daha fazla insanın katılımı sağlanmaktadır.

Turizm sektöründe, sektör oyuncularının çevre değerlerini koruyarak ve kullanma ilkelerini gözeterek faaliyet gerçekleştirmeleri halinde, turizm merkezi olan yerleşmeler rekabet avantajı sağlamayı teminat altına almış olabilmektedir.

Turizm türleri arasında olan örneğin kırsal turizm, kültür turizmi, kuş gözlem turizmi, tarih turizmi vb. kullanılan turistik mekana göre adlandırılmaktadır. Bu anlamda turizmin çevre ve mekan ilişkisi diğer sektörlerden farklıdır. Çevre ve mekan turizm sektörü üretim sürecinde diğer sektörlerdeki gibi sabit sermaye veya yatırımı değil aynı zamanda üretilen ve pazara sunulan ürünün bizzat kendisini temsil etmektedir. Bu anlamda diğer sektörlerden farklı olarak turizm sektörünün çevre mekan ilişkisi daha kapsayıcı ve doğrudandır. Bu yapısı gereğince çoğu zaman turistik ürün olarak sunulan doğal çevrenin, doğal kaynakların ve arkeolojik-tarihi yerlerin kaliteli ve korunmuş olması son derece önemli ve sektör için yaşamsal değerdedir.

Turizm bir yer değiştirme hareketi olduğundan farklı kültürlerden, farklı coğrafi bölgelerden insanlarla ilişkiler kurulmakta bazı sosyolojik etkilenmeler ortaya çıkmaktadır. Sosyo-kültürel etki olumlu ve olumsuz etki olmak üzere iki şekilde ortaya çıkar. Eğer yerel toplum kendi kültürel değerlerinin öneminin farkında olup korur ise bunları önemli bir turistik çekicilik unsuru olarak kullanabilir. Bazı durumlarda, geleneksel adetler ve mallar turistlerin istekleri doğrultusunda yeniden düzenlenebilir ve tekrar gündeme gelebilir (Mill ve Morrison, 1992). Örneğin eski yerel bir kıyafetin tekrar giyilmesi, terk edilmeye yüz tutmuş bazı el sanatlarının tekrar yapılması hem yerel toplumun gelenekleri ve adetlerinin korunmasına, hem de bunlardan gelir elde edilmesine neden olur. Özellikle turizme yeni açılmış bir destinasyonda turizmin iş alanları, eğitim,  insan ilişkileri, günlük yaşam gibi alanlarda yerel kültür üzerinde doğrudan ve dolaylı etkileri bulunmaktadır.


  1. 2.                NALLIHAN’a İLİŞKİN GENEL BİLGİLER 

 

2.1.             İlçenin Tarihçesi 

 

Nallıhan çağlar boyu yerleşimlere sahne olmuştur. Yapılan araştırmalar ile Nallıhan bölgesinde en erken yerleşime ait izle günümüzden 5000 yıl öncesinde Erken Bronz Çağından itibaren başlar ve devamında M.Ö. II. binli yıllarda Hititlerin yönetimi altına giren bölge, Hititlerin  yaklaşık olarak  M.Ö. 1198 yılında yıkılması ile yavaş yavaş M.Ö. 10. yüzyıldan itibaren Frig Krallığının etkisi altına girmiştir. M.Ö. 546/547 yılında Perslerin Anadolu 'yu istilasıyla Pers yönetimi altına giren bölge, İskender'in Orta Anadolu M.Ö. 334/333 yıllarında fethiyle artık bölgede oluşan krallıkların etkisi altında yaşamını sürdürür. Daha sonra M.Ö. I. yüzyıldan itibaren Roma İmparatorluğu hâkimiyetine giren Nallıhan ve çevresinde pek çok kent, kasaba ve köy yerleşimleri tespit edilmiştir. Bunlardan en önemlileri Çayırhan Civarında yer alan Juliopolis ile Karahisar - İslamalan köyleri arasında yer alan Dadastana antik kentleridir. Juliopolis Frigler döneminde Gordio Kome adında küçük bir köy, Hellenistik dönemde bir kasaba olarak yaşamının sürdürürken Roma İmparatoru Augustus zamanında (M.Ö 27-M.S.14) bölgede yaşayan haydut resis Cleon tarafından Roma İmparatorluğuna gösterdiği yararlılıklara karşın kenti büyüterek geliştirmiş ve adını Juliopolis alarak değiştirmiştir.

Juliopolis’i edebi eserlerde yaygın olarak görmek mümkündür. Küçük Pliny’nin (M.S. 61-112) Bythinia’nın yöneticisi olduğu sırada (M.S.103) yazdığı mektuplarda Juliopolis’tan ” içinden geçenlerin çok, trafiğin yoğun olduğu bir sınır kasabası “ olarak bahseder. M.S. Dördüncü ve dokuzunca yüzyıllar arasında Juliopolis’in Hristiyan papazların imzaları düzenli olarak Bizans sinot meclisi (ruhani meclis) kayıtlarında görülür. En erken kayıtlar Ancyra’da yaklaşık 314’te ve Nicea’da 325’te olan toplantılarda Juliopolis psikoposu Philadelphos’un kurul üyesi olarak katılmasıdır.

Juliopolis İmparator I. Basil’a ( 867-886) itafen Basilium-Basileion ismini alır ve onbirinci yüzyıla kadar bir şekilde varlığını sürdürse de, bu tarihten sonra edebi eserlerde hiç ismine rastlanmaz. Bölge en parlak dönemini M.S. I. yüzyılın sononda itibaren yaşamaya başlar ve bu zenginlik ve refahın M.S. III. yüzyılın ortalarına kadar ettirdiği bilinmektedir. O zamanlar Orta Anadolu’dan Bitinya’ya çıkarılacak malların bir deposu haline geldiği için Nallıhan parlak bir şehir hayatı yaşamıştır.[2]

395 yılında Roma İmparatorluğu’nun ikiye ayrılmasından sonra Doğu Roma sınırları içerisinde kalan Nallıhan, Malazgirt Savaşı’ndan sonra Anadolu’ya giren Oğuz Türkleri tarafından (Artuk Bey, Danışmentgazi ve Porsuk Bey) tarafından fethedilmiştir. (Öztürk,2007:18)  Daha sonra Anadolu Selçuklu Devleti’nin yönetimine geçen Nallıhan, I. Kılıç Arslan’ın, Haçlı Orduları’nın Anadolu’ya girmesi üzerine İznik’i boşaltarak Konya’ya çekilesi üzerine, yeniden Bizans yönetimine geçmiştir. Haçlı tehdidi atlatıldıktan sonra Anadolu’da birlik çalışmalarına yeniden başlayan Anadolu Selçuklu Sultanları (I. Mesut, II. Kılıçarslan ve Alaattin Keykubat) Bizans’a kaptırdıkları yerleri geri aldıkları gibi Anadolu’da Türk siyasal birliğini yeniden sağlamışlardır.

Ertuğrul Gazi’nin önderliğinde bölgeye kök salmaya çalışan Kayılar, Osman Bey Döneminde Koyunhisar Savaşı’nda Bizanslı tekfurları yenerek bölgeye çok yakın bir coğrafyada Osmanlı Devleti’ni kurmuşlardır. Osman Bey’in ölümünden sonra yerine geçen oğlu Orhan Bey, bir yandan Bursa’ya ve Marmara’ya doğru ilerlerken, bir yandan da doğuya doğru ilerlemiş Beypazarı, Nallıhan, Mudurnu ve Göynük’ü almıştır. Bu fetih sırasında, Oğuz Türklerinin iki boyundan Beydilililer ve Eymirliler ilçeye gelip yerleşmişlerdir. Nallıhan ilçesinde, bu boyların adını taşıyan iki köy vardır.

1603-1617 yılları arasında Osmanlı padişahı olan I.Ahmet’in sadrazamı Nasuh Paşa baş vezir olmadan önce, 1594 yılı sonbaharında Halep'ten İstanbul'a dönerken Konya-Ankara-Nallıhan- Göynük yolunu, yani bugün 1 numaralı devlet yolu olarak adlandırılan zamanın İstanbul-Bağdat yolunu izlemiştir. Yöreden geçerken ilçenin bugün olduğu yerde bir han, bir hamam ve bir de cami yaptırmıştır. O günden sonra bu yerleşim yeri gelişerek büyümüştür.

Nallıhan, 16.yy.dan 19.yy.a kadar Karahisar-ı Nallu nahiyesi olarak Hüdavendigar/Bursa Sancağına bağlıyken, 19.yy’ın ilk yarısında Ankara Livasına bağlanarak, Korupazarı Nallu ve Karahisar-ı Nallu diye ikiye ayrılmıştır. 19.yy.ın ikinci yarısından itibaren yine tek isim altında birleştirilmiştir.

Çağlar boyu değişik isimler verilen ilçenin adı en sonunda Nallıhan olmuştur. Nallıhan adını nasıl aldığı hususunda ise iki söylenti vardır. Bunlardan biri; yakınından geçen Nallı Suyu ve handan aldığı yönünde, diğeri ise; handan ve bu hanın kapısında bulunan naldan aldığı yönündedir. İkinci söylentiyle ilgili varsayıma göre: Halk kahramanı Köroğlu buradan geçerken gece handa konaklar, ertesi gün giderken hanın bahçe kısmında atının nalı düşer. Nal yerinden alınarak hanın kapısına asılır ve buradan da Nallıhan ismi çıkar.

 

2.2.            Ülke ve Bölge İçerisindeki Yeri 

Nallıhan, Ankara iline bağlı ve Ankara’nın batı ucunda konumlanmış olup, Ankara, Bolu ve Eskişehir illerinin teşkil ettiği üçgenin ortasında yer almaktadır. Ankara’ya karayolu ile 160, Bolu’ya 100 ve Eskişehir’e 120 km mesafede bulunmaktadır.

Doğudan Beypazarı, Kuzeybatıdan Göynük, batı ve güneybatı’dan Eskişehir, Sarıcakaya, güneyden Mihalıççık, kuzey ve kuzeydoğudan Mudurnu ve Seben ilçeleri ile çevrilidir. İlçe merkezinin deniz seviyesinden yüksekliği 625 m.dir.

Türkiye’nin coğrafi bölgelerinden İç Anadolu bölgesi ile Kuzeybatı Anadolu Bölgesi sınırı üzerindedir. Coğrafya kitaplarında Kuzeybatı Anadolu (Batı Karadeniz) bölgesine dahil edilen ilçenin yüzölçümü 2060 km2’dir (Mutlu, 2007:11).

 

2.3.            Ulaşım Altyapısı 

 

Harita1: Nallıhan Ulaşım ve Yol Kalitesi Haritası (kaynak : www.nallihan.gov.tr)

 

Nallıhan İlçesi genel itibari ile ana ulaşım güzergahlarının iyi durumda olduğu bir ilçedir.  Yol Durumları aşağıda sayısal ve grafik olarak verilmiştir.

 

Grafik 1: Nallıhan Yol Kalitesi Grafiği (km)

 

 

2.4.            Nüfus Durumu

2007 yılında yapılan adrese dayalı nüfus sayımı sonuçlarına göre toplam nüfus 30919’dur. Köy nüfusları toplamı 8608,  ilçe merkezi nüfusu ise 12585’tir.

 

İdari Birim

Erkek

Kadın

Toplam

Nallıhan Merkez

6212

6373

12585

Çayırhan

4415

4306

8721

Sarıyar

496

509

1005

Köyler

4122

4486

8608

TOPLAM

15245

15674

30919

 

2.5.            İdari Durumu 

İlçe merkezinde Nasuhpaşa, Yazı, Aliağa, Hacıbey, 100. Yıl, Fatih ve Atatürk olmak üzere 7, Çayırhan Kasabasının 5, Sarıyar Kasabasının 2 mahallesi vardır. İlçenin genel olarak toplu bir yerleşim sistemi vardır.

İlçeye bağlı Çayırhan ve Sarıyar beldeleri olmak üzere iki belde bulunmaktadır. Çayırhan Beldesi ilçeye 35 km uzaklıkta olup Ankara yolu üzerinde bulunmaktadır. İlçenin güney-batısında bulunan Sarıyar Beldesi ise Nallıhan İlçesine 30 km mesafededir.  İlçeye bağlı 75 köy bulunmaktadır. Yerleşim olarak köylerin büyük çoğunluğu orman içinde veya kenarında kalmaktadır.

Harita 2:Nallıhan İlçesi ve Köyleri Haritası

 

 

 

2.6.            İlçenin Arazi Yapısı 

Bölge genellikle dağlık ve engebeli bir yapıya sahip olup, geniş düzlüklere pek az rastlanır. Arazi akarsularla parçalanmış ve birçok yerde akarsu boyunca uzanan vadiler meydana gelmiştir. Bazı yerlerde geniş olan vadi tabanları ekime elverişli düzlükler halindedir. (Kümbet Kırı gibi) Bunun haricinde, oldukça geniş düzlüklere, Ayman Kırı adlandırılan bölgede rastlanır ki, Sobran, Eymir, Hıdırlar, Emremsultan Köyleri arasında kalır. Ayrıca Çayırhan Beldesi ve Atça Köyleri arazilerinde de geniş düzlükler vardır. Çok yüksek ve geniş olmamakla birlikte yerel olarak yayla denilen platolar mevcuttur.

Yörede dağlar bazen tek bazen de sıra halindedir. Sıra dağlardan en önemlisi Karagiriş Dağları’dır. Bu sıra dağ Köroğlu Dağı ile Aladağ’ın devamıdır. En yüksek tepesi Bozyaka ile Sarıkaya Köyleri’nin güneyinde olup 1507 metre yüksekliğindedir. Bu sıradağı doğu yönünde Nallıhan hudutları dahilinde Aladağ Çayı kenarında Halayakası adı verilen tepede son bulur. Yüksekliği 1325 metredir. Diğer bir sıradağ da pek devamlı olmamakla beraber Saçak üzerinden Kızkıran Tepesi’nden başlayarak Yukarı Kavacık ile Aksu Köyleri arasında 1589 metre yüksekliğe ulaşır. Kuzeybatı yönüne devam ederek Yapraklı Tepesi ismini alır ve daha batıda Epçeler Kayalığı’nda 1532 metre yüksekliğe ulaşır ve burada son bulur.

Tek dağlardan Nallıhan’ın en yüksek dağı olan Sarıçalı Dağı’nın tepesi 1720 metre yüksekliğindedir. Bölge genellikle güneye doğru meyillidir. Bu sebeple küçük büyük bütün akarsular güneyden geçen Sakarya Nehri’ne dökülür. Sakarya, bölgenin en büyük akarsuyudur. Aladağ ve Nallıçay bölgedeki belli başlı akarsulardır. Ayrıca Pınarbaşı, Nallıhan ve Sofulu çayları vardır. İlçenin dağlık yöreleri kireçli ve kahverengi, az eğimli kısımları ise kahverengi ve kil renkli topraklardan oluşur.

İlçenin arazisi doğal durumu itibariyle genellikle engebeli bir yapıya sahip olmakla birlikte, İlçe merkezinde yükseklik 625 metre gibi oldukça yüksek bir durum arz eder. Güneyden geçen Sakarya Nehri boyunca sub-tropik bir karakter gösterecek kadar alçak vadilerde 230 metreye kadar düşmektedir. Bu itibarla Nallıhan ilçesi morfolojik koşulları birbirine benzemeyen sahaların birleşmesinden meydana gelmiş bir yapıya sahiptir.

 

2.7.            İlçenin İklimi 

İlçe çoğunlukla Marmara ve Karadeniz ılıman iklim faktörlerinin etkisi altındadır. Ancak denizden epeyce içeride ve uzak olması ve topoğrafik özellikler bu ılıman iklimi büyük ölçüde yer yer kaybettirmiş ve dolayısıyla çok yağış almaz duruma getirmiştir. Buna rağmen yine de yağış Karadeniz üzerinden (kuzeyden) gelen rüzgârın etkisi ile düşer. İlkbahar sonbahar ve kış ayları yağışlı geçse de yaz aylarında pek yağış görülmez. Kışlar fazla soğuk değildir. Genellikle yağışlı geçer. Kar yağışları fazla olmayıp normaldir. Deniz yüzeyinden yüksekliğinin çok fazla olmaması ve iklimin karışık özelliklere sahip olması nedeniyle kar yağdığı zamanlar dahi çok beklemez ve hemen erir. Sakarya Nehri kenarında seviye 200–250 metreye kadar düştüğü için buralarda da ılıman bir iklim hüküm sürmektedir

Nallıhan’da ortalama sıcaklık 12,6 ºC’dir. Ortalama sıcaklıklar kışın 1,9 ºC ve 2,3 ºC arasında değişir. Yazın da 24,9 ºC’ye kadar yükselir. Ortalama sıcaklıklarda en düşük değere Ocak ayında, en yüksek değere de Temmuz ayında ulaşılmaktadır. Sıcaklık yönünden bu özellikler yörede ılıman iklim tipinin hakim olduğunu ortaya koymaktadır.

 

  1. 2.     NALLIHANDA KIRSAL TURİZM DEĞERLERİ 

 

3.1.            Kırsal Turizm Türleri 

Nallıhan Bölgesi alternatif turizm olarak da adlandırılan ama klasik 3S turizminden çok daha karlı ve daha az maliyetli turizm türleri açısından çok zengindir. Bu kısımda Nallıhan’da potansiyeli bulunan kırsal turizm türleri ayrıntısı ile ele alınacaktır.

Sanayileşmenin getirdiği çevre sorunları günümüz insanının çevreye daha duyarlı hale gelmesini sağlamıştır. Çevre bilincinin gelişmesi; eğitim, görsel ya da yazılı basın yoluyla veya seyahat edilen farklı yerlerdeki doğal ve insan yapımı çevrenin birbirleriyle karşılaştırılması ile olmaktadır. Turistler seyahat ederlerken ulusal parkları, dünya mirasına dahil edilen yerleri, çeşitli koruma alanlarını, hayvanat bahçelerini, botanik bahçelerini, düzenlenmiş doğal alanları ve kent ortamını görerek doğa ile iç içe olma olanağı bulurken çevre sorunları ile yüzleşmektedir (Gössling, 2002:297). Kırsal turizm aynı zamanda kırsal alanlarda yapılan doğa sporları, kuş gözlemleri, eko-turizm gibi faaliyetlere de olanak sağlamaktadır.

Tarihsel süreç içerisinde de kırsal turizm sanayileşmenin yıkıcı etkilerinin gün yüzüne çıktığı 19. yüzyılda kentleşme ve sanayileşmeye bir tepki olarak başlamıştır. Yeni kurulan demiryolları çok sayıda turistik tüketiciyi kırsal alanlara taşımıştır.  (Eraslan, Şelli, 2006:628) Ancak günümüzde kırsal turizm farklı bir yapıdadır. Kırsal turizme katılan turistik tüketicilerin sayısı artmakta, kırsal turizm farklı niteliklere sahip kırsal bölgelerde gelişmektedir. Kırsal turizm, basit şekilde kırsal alanda gelişen turizm olarak tanımlanabilir. Geniş bir tanımla, kırsal turizm çiftçiler ve kırsal kesimde yaşayan halk tarafından gelirlerini artırmak üzere turistik tüketicilere sunulan faaliyetleri, hizmetleri ve olanakları içermektedir. Bu tanıma göre kırsal turizm yalnızca çiftlik turizmini ya da tarımsal turizmi değil, özel ilgi turizmi dahil birçok turizm aktivitesini kapsamaktadır. (Ratz ve Pucko, 1998)

Kırsal alanda doğal ve/veya tarihi çekiciliklerin belli bir ölçüde bulunduğu yörelerde, ana ekonomik uğraşısı tarım olan nüfusun, tarımsal uğraşılarını sürdürmekle birlikte evlerinin, ambarlarının kullanmadıkları uygun bölümlerini profesyonel amaçla ziyaretçi ağırlayabilecek şekilde tasarlamaları ve tarımsal faaliyetlerin ve tarımsal yaşamın kendisinin talep edilen ve arz edilen unsur olması neticesinde oluşan turizm genel ifade ile “kırsal turizm” olarak adlandırılmaktadır.

Kırsal turizmin gerçekleştirilmesinde tarımsal değerler veya doğal değerler tek başına belirleyici değildir. Çünkü her bir yerleşimi diğerinden farklılaştıran özellikler bulunmaktadır. Ancak yine de kırsal turizm faaliyeti içerisinde yer alacak yerleşimlerin ortak özellikleri, “nüfus yoğunluğunun düşüklüğü” ve “kent kültüründen farklılaşan yapısal özellikleri” olmaktadır.

Bu turizm türü ile ekolojik ve ekonomik verimlilik çerçevesinde bir planlama yaklaşımı benimsenmektedir. Planlama ve altyapı hizmetleri ile tarımsal bir köyü turistik bir yerleşim haline dönüştürmek mümkündür.

KIRSAL KALKINMA HAMLESİ OLARAK TURİZM

Sanayi devrimi ve fordist üretim biçimi sonrasında şehirlerin yoğunlaşıp, kendi çevrelerindeki kırsala yabancılaşmaları, kent içerisinde yaşayan insanlarda kırsala olan özlemi artırmıştır. Bu gelişme, esasen alternatif turizm diye adlandırılan turizm türlerinin neden hızla arttığının cevabıdır. Doğal yapısı gereği bu turizm türlerine ev sahipliği yapan kırsal kesimler için alternatif turizm yaşanan sosyal ve ekonomik çelişkiyi azaltacak hatta ortadan kaldıracak bir çözüm aracı olarak günümüzde ortaya çıkmıştır. Turizm birçok yoksul ve gelişmekte olan ülkede net ihracat değeri ortaya çıkaran tek sektör konumundadır. Nitekim 1990'larda dünyanın en az gelişmiş 49 ülkesindeki uluslar arası turizmden elde edilen toplam gelir iki kattan daha fazla artarak 1992-1998 döneminde 1 milyar dolardan 2.2 milyar dolara çıkmıştır. Ancak yavaş yavaş alternatif turizm türleri sadece yoksul veya gelişmekte olan ülkelerde insan etkisinin az olduğu yaban hayatının ve buradaki toplulukların yaşam tarzlarını yerinde görmek için bir faaliyet olmaktan çıkmıştır. Gelişmiş batı ülkelerinde de yaban hayatın, yerli topluluklar ile özgün tarihsel ve kültürel dokuya sahip mekanlara yapılan seyahatler büyük rağbet görmektedir. Örneğin, Finlandiya içerisinde bulunan Koli Ulusal Parkı bölgesinde yapılan bir anket çalışması neticesinde ankete katılanların %79’u turizmin yerel gelirleri artırdığını düşünmektedir. Ekvator’daki Galapagos adası ise 1970 yılından itibaren hızla gelişmiş ve günümüzde 60000 turiste çıkma başarısını göstermiş ve 100 milyon dolardan fazla gelir elde etmiştir. Bu anlamda da bölgemiz bir çok turizm türüne ev sahipliği yapabilecek potansiyele sahip olup coğrafi avantajını kullanarak bu turizm türleri ile ciddi bir kırsal kalkınma oluşturacak potansiyele sahiptir.

Nallıhan’da yer alan yayla, göl, ormanlar, şelaleler, mağaralar, vb. gibi henüz keşfedilmemiş doğal değerler kırsal turizmin potansiyelleri olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu noktada bütün mesele bu değerleri kullanacak olan seyahat acenteleri, konaklama ve yeme-içme tesislerinin oluşmasıdır. Bölgede bu anlamda Köy Okullarının sahiplenilip müze veya restorana çevrilmesi önemli hamleler olarak görülmelidir. Ancak bu Nallıhan’ı kırsal turizmde marka yapmak için yeterli değildir. Kırsal turizm Ankara’nın turizmde popüler olmuş birçok ilçesinde unutulmuş bir turizm türüdür. Bu nedenle kırsal turizmin otantik havasını ve dokusunu kaybetmeden Nallıhan ilçesinde hayata geçirmek Nallıhan’ı bu sektörde marka yapacak en önemli unsurdur.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Dünya’daki Pazar Durumu

Kırsal turizm, sürdürülebilirlik yaklaşımlarından hareketle giderek daha fazla ilgi gören ve geliştirilen bir turizm çeşidi haline gelmiştir. Kırsal turizm, hem kırsal yerleşmelerle iç içe olan, hem de doğal kaynaklara dayalı bir turizm türüdür.

Birçok olumlu etkilerinden dolayı, turizmde gelişmiş veya gelişmekte olan ülkelerde, var olan turizm türlerinin alternatifi ya da tamamlayıcısı olarak, önemi her geçen gün daha iyi anlaşılmaktadır. Türkiye’de de kırsal turizm, sayısız yararları göz önüne alındığında ülkemiz turizmine büyük destek verebilir. Başta, turizmin yıl içinde belirli aylardaki yoğunluğunun azaltılmasında etkisi olabilir ve turizmin ülke coğrafyasındaki eşitsiz dağılışını gidermeye katkısı bulunabilir. Öte yandan değişik ve bilinçli turist gruplarından talep alınarak pazarımızın genişlemesini sağlayabilir. Kırsal turizmin diğer turizm türleriyle kolay entegre olabilme gücü, onlara dinamizm verebilir. Bu turizm şekli, sürdürülebilir turizm anlayışı ile en uyumlu olan turizm türüdür. Kırsal turizmin doğal ve kültürel mirasımızın korunmasında ve dünyaya tanıtılmasında önemli bir işlevi vardır. (Soykan, 2003)

Avrupa’ya ait bazı istatistikler, denizle bütünleşmiş tatil tiplerinden daha aktif ve otantik tatillere yönlenildiğini göstermektedir. Sözgelimi 1990 yılı verilerine göre Avrupalıların % 10’u tatillerinde köyleri tercih etmiştir. Ülke bazına inildiğinde ise kırların tercihi bazı ülkelerde geçmiş yıllarda bile çok daha yüksek oranlara ulaşmıştır. Fransa bu ülkelerden biridir ve 1965’lerde tatillerini kırlarda geçirenlerin oranı % 17’dir. Son yıllara ait rakamlarda ise Fransızların % 53 ünün tatillerinde kırlara gittiği, bunların içinden % 19 unun büyük tatillerini buralarda geçirdiği % 34 ünün de kısa tatillerinde (hafta sonu 1-2 gün) kırları kullandığı ortaya çıkmıştır.

Türkiye’de Pazar Durumu

Kırsal alanlardan kentlere doğru yaşanan göç, kırsal alanları ıssızlaştırırken bir yandan da kentlerde aşırı nüfus yığılmalarına ve buna bağlı olarak gecekondulaşmaya, tarım alanlarının kaybına, orman alanları da dahil, kamu mülkiyetindeki taşınmazların yağmalanmasına, altyapı yetersizliğine, işsiz genç nüfusun ve suçluluk oranının artmasına neden olmaktadır. Kırsal alanda ek iş oluşturulması, bu işin turizm sektörü gibi sosyal yönü zengin bir alanda olması, gelişmiş kentsel yörelerden az gelişmiş kırsal alana hem ekonomik hem de sosyal katkı sağlayacaktır.

Bu noktada, sürdürülebilirlik felsefesine yönelik en uygun seçenek olarak kırsal turizm faaliyetleri ön plana çıkmaktadır. Ülkemiz bu konuda önemli fırsatlara sahiptir. Ülkemizde kıyılarımızda oluşturulan turizm aktiviteleri ve buna bağlı olarak içinde deniz-güneş-kum kavramının pazarlandığı turizmimiz belli bir doygunluk noktasına ulaşmıştır. Kıyılarımızdaki bazı yerleşimlerin de coğrafi olarak kıyılardan daha içerlerde konumlanmış olması turistik aktivitelere katılımlarını engellemektedir. Bu yerleşimlerin turizm aktivitesi içinde yer alması, hem iç turizmimizi geliştirecek hem de ülkemizi ziyaret eden turistlerin bu bölgelere çekilerek daha kompleks bir turizm hareketi oluşturmasını sağlayacaktır. Böylece, geleneksel yaşam tarzının ve kültürün tanıtılması açısından da ülkemiz önem kazanacaktır.

Kıyılarımızın hemen gerisinde tarımsal üretim açısından geniş bir çeşitlilik gösteren alanlar yer almaktadır. Bu alanlarda kırsal turizmin geliştirilmesi hem varolan tarımsal üretimin desteklenmesini hem de gelirin artmasını sağlayacaktır.

Kırsal turizmin daha özel ve bireysel arayışlar içinde olan kitleyi hedef seçmesi, hitap etmesi nedeniyle, kültür ve çevre değerlerine ilgi duyan turist grupları ile kırsal turizm destinasyonu olarak bilinen pazarlar, kitle turizminin eğilimlerindeki değişikliklerden ya da kitle turizm pazarının gösterdiği değişimlerden veya sahip olduğu dezavantajlardan daha az etkilenmektedir.

Ayrıca ekonomik kalkınma açısından sürdürülebilir bir yaklaşımı temsil etmektedir. Kırsal turizm yerel ekonominin mekansal gelişiminde ve turizmin faydalarının daha az gelişmiş bölgelere yayılması ve etki etmesi anlamında önemli bir rol oynamaktadır.

Kırsal turizm; konaklama tesisi öncelikleri, faaliyetler, enformasyon öncelikleri, yönlendirme ve tüketici koruma standartlarının uyumlaştırılması anlamında fırsat meydana getirmektedir.  Bu kapsamda önerilebilecek teşvikler ve imkanlar standartların nicelik ve nitelik açısından yükseltilmesine yol açacaktır. Özellikle turlar ve seyahat acenteleri bakımından minimum standardı yakalamak ve sürdürmek çok önemlidir.

Ülkemizde kırsal turizmin yaygınlaştırılmasıyla, yeni tip turistlerin geleceği bilinmelidir. Kırsal turizmi kendi ülkelerinde tanıyan Avrupalı için Türkiye, bu açıdan hemen hemen hiç bilinmeyen bir ülkedir. Bu nitelikli turist potansiyelini ülkemize yönlendirmek, yeni turist pazarlarının doğması ve turist sayısının artısı anlamına gelir. Böylece ülkemizin turist profilini ve pazarını çeşitlendirmede kırsal turizmin önemi açıkça belli olacaktır.

Türkiye’nin kırsal alanları, Avrupa (özellikle Akdeniz ülkelerine)’ya pek yabancı olmasa da, kırsal kültürümüz onlara göre çok farklıdır. Kültürel yayılma neticesinde konut mimarisi başta olmak üzere, dil, yemek, müzik, giyim-kuşam vb. konularda geçişler olabildiğinden benzerlikleri yakalamak da mümkündür. Balkan ülkeleri ile söz konusu benzerlikler en üst düzeydedir. Bütün bunları turizm pastasından kırsal turizm anlayışıyla turiste aktarmak, günümüzde kültürleri birbirine yakınlaştıracağından, yeni turist pazarları oluşturmak zor olmayacaktır. Ayrıca Türkiye ile hiçbir coğrafi benzerliği ve tarihsel-kültürel bağı olmayan yabancı ülkeler için de Türkiye, onlara göre egzotik bir ülkedir ve bu turizmimiz için büyük bir avantajdır. Fethiye’de Pastoral Vadi adında kırsal turizm alanında faaliyet gösteren bir tesise gelen ziyaretçiler hem bu tesis etrafında kırsal turizm işlerinde gönüllü bir şekilde çalışmakta hem de gecelik tatmin edici bir konaklama ücreti ödemektedirler.

Ancak ülkemiz kırsal turizm açısından büyük bir potansiyele sahip olmasına rağmen belirli sorunları da içerisinde barındırmaktadır. Türkiye’de kırsal turizmdeki en önemli sorunlardan biri yöresel kültürel motiflerin bu etkinlikler içine girememesidir. Yöresel eğlenceler, yemekler, el işleri, v.b. gibi etkinlikler de kırsal turizm kapsamına alındığında kalış süresi ve keyif artacak böylece seyahatin tekrarı da gerçekleşecektir. Şanlıurfa’da yapılan sıra geceleri gerek kent içindeki gerekse kırsaldaki turiste bir akşamını dolu dolu geçirttirmektedir.

 

Nallıhan İlçesi Kırsal Turizm Potansiyel Analizi:

Bölgemizin bu turizm türünde en büyük avantajı konumundan kaynaklanmaktadır. Ankara, Eskişehir gibi büyükşehirlerin içerisinde yaşayanların bu şehir yaşamlarından kaçma isteklerinin yarattığı ikilem kırsal turizmin bölgede geliştirilmesi için en önemli stratejik destek olmaktadır. Ankara, Bolu Eskişehir gibi şehirlerde yaşayan insanların doğayla buluşması için Nallıhan’ın vazgeçilmez bir merkez haline getirilmesi temel hedef olmalıdır.

Eskişehir ve Ankara gibi büyükşehirlerde yaşayan milyonlarca insan kırsal kesimde yetişmişlerdir. Her iki büyük şehre çok yakın olan Nallıhan’ın hafta sonu tatilleri veya kısa süreli doğaya kaçış tatilleri konusunda en doğru adres olduğunun tanıtımı yapılarak bölgenin orman, su ve toprak varlığının doğayla kucaklaşmak isteyenlere sunduğu olanaklar iyi bir şekilde anlatılmalı ve doğaseverlere ağaç dikme gibi birebir deneyimleyebileceği olanaklar da sunulmalıdır.

Nallıhan ilçesinin aynı zamanda klimatik çeşitliliği ve verimli toprak yapısı bu turizm türü için önemli olanaklar sunmaktadır. Özellikle Sakarya nehri kenarında rakımın 200-225 metreye kadar düştüğü bölgeler mikro klima özelliği gösterir.

İlçenin arazisinin toprak yapısı değişik özellikler göstermektedir. Çok verimli ve alüvyonlu alanları yanında bitkilerin yetişmesi imkânsız olan killi ve ağır topraklarda bulunmaktadır. Toprak genellikle kireçli yapıya sahiptir. Kireçli topraklarda tarla ziraatı yapılmakta ve çayır meralar bulunmaktadır. Meyve ve sebze alanları ise Sakarya Nehri, Nallıhan Çayı ve Aladağ Çayı etrafındaki alanlarda toplanmıştır. Nallıhan’ın dağları çam ormanları ve meşeliklerle kaplıdır. Bilhassa kuzeye ve batıya gidildikçe orman örtüsü sıklaşır. Doğusunda ve güneyinde ise arazi çıplak ve otsu bitkilerle kaplıdır. İlçenin %21’ini tarım alanları, %49’unu orman, %11’ini çayır mera alanları oluşturmaktadır. İlçede domates ve buğday başta olmak üzere arpa, nohut, mısır, yonca, mısır, havuç, ıspanak v.b. yetiştirilmektedir.

İlçede polikültür  ziraat yapılmakla birlikte ağırlıklı olarak  yetiştirilen bazı tarımsal ürünlerin   agro-turizm anlamında Nallıhan ilçesi içerisinde Akdere ve Yenice Köyleri konumu ve toprak varlığı düşünüldüğünde agro-turizmin geliştirilebileceği alan olarak görülmektedir. Ayrıca Kaymakam Dr. Ömer TORAMAN’ın girişimleriyle hazırlanan proje kapsamında restoresi tamamlanan Akdere evleri sundukları otantik görünümleri için bu köyü kırsal turizm için bir cazibe merkezi haline getirmektedir. Özellikle Yenice içerisinde bulunan mikro klima etkisi ile pamuk ve zeytinin yetiştiği özellikli bir alan olarak agro-turizm açısından büyük avantaj sunmaktadır.

 

3.1.1. Yayla Turizmi

Hayvancılıkla uğraşanların yazı geçirmek için çıktığı çayırlarla kaplı yüksek düzlüklere verilen genel ad yayladır. Yayla turizmi ise yazın sıcak havalarda şehrin kalabalığından ve sıcağından kaçmak üzere yapılan turizm türüdür. Hayvancılıkla uğraşanların yıl içinde iklim ve bitki örtüsündeki değişikliklere bağlı mevsimlik göç hareketlerine ise yaylacılık denir. Fiziki olarak yayla kelimesi, dağ tepelerindeki düzlüklere verilen isimden gelmektedir. 

İnsanların bulundukları yerden ayrılarak yaylalara gitmeleri ve orada konaklayarak tüm ihtiyaçlarını temin etmeleri turizm hareketini oluşturmaktadır. Ayrıca yayla etkinlikleri, yayla kültürü ve bozulmamış doğada yaşamak diğer insanların ilgisini çekmiş ve yaşama tarzına katılmalarını sağlamıştır. Sonuç olarak da bu turizm hareketi yayla turizmi şeklinde bir turizm çeşidi meydana getirmiştir.

 

Dünya’daki Pazar Durumu

Dünya’da hem turist profilindeki hem de tüketim kalıplarındaki değişiklikler, doğal, kültürel çevrenin koruma-kullanma dengesi içinde kullanımını öngören “yayla turizmi”nin önemini arttırmıştır.

Yaylalar üzerinde barındırdığı çok çeşitli otsu ve odunsu bitki örtüsü, uzun bir tarih süresince oluşmuş kendine özgü malzeme ve mimarisi, kaynak suları, temiz havası ve sessizliği ile oldukça çekici ortamlardır. UNEP tarafından verilen bilgiye göre dağlar uluslararası turizm endüstrisinin yüzde 15-20’sine ev sahipliği yapmakta ve yılda 70-90 milyar dolar arası turizm girdisi sağlamaktadır. (http://www.tursab.org.tr/dosya/1017/ may04yayla_1017_1683015.pdf)

 

Türkiye’de Pazar Durumu

 Türkiye coğrafi olanakları sebebi ile bir çok yaylaya sahiptir. Bu yaylaların en çok yoğunlaştığı bölgeler ise Doğu Karadeniz bölgesi olarak bilinir. Bölge aynı zamanda Türkiye Turizm Stratejisi’nde Yayla Turizmi Koridoru olarak belirlenmiştir. Bölge, aynı zamanda yaylalarla özdeşleşmiş festival ve şenlikler sebebi ile oldukça yoğun bir turizm potansiyelini içerisinde barındırmaktadır. Önceden yaylalar sadece görsel ve sağlıklı çevresi açısından ilgi çeken alanlar iken son yıllarda bu şenlik ve festivaller başlı başına yaylaları birer turist çekim odak noktası haline getirmiştir.  Yayla şenlikleri özellikle iç turizme yönelik gerçekleştirilen, hiçbir duyuru, teşvik veya zorlama yapılmadan 15-20 bin kişinin bir araya geldiği çok önemli kültürel ve rekreasyonel faaliyetlerdir. 

Yaylalarımız çok çeşitli rekreasyonel kullanıma olanak tanırlar. Başta her tarafı kesintisiz saran engin yeşili ve üzerinde bulunan orman ve alpin vegetasyonuna ait çok çeşitli bitki örtüsü ile olağan üstü kırsal peyzaj örnekleridir. Manzara seyir gibi pasif ve doğada gezinti, inceleme gibi aktif rekreasyona elverişli mekanlardır.

 

Nallıhan İlçesi Yayla Turizmi Potansiyel Analizi

Nallıhan ilçesi 230 ve 1720 metre arasında değişkenlik gösteren coğrafi yapısında altı adet yaylayı barındırmaktadır. Bu yaylalar şu an için daha çok doğa turları içerisinde kullanılmaktadır. Ancak burada geleneksel yaylacılık faaliyeti sürdürülmemektedir.

1. Çive Köyü sınırları içinde Andız Yaylası ( At Yaylası)

2. Bağlıca Köyü sınırları içinde Bozarmut Yaylası ( Alıç Yaylası)

3. Beydili Köyü sınırları içinde  Beydili Yaylası

4. Eymir,Yeşilyurt ve Nallıgölcük Köyü sınırları içinde  Çalı Yaylası

5. Ömerşeyhler Köyü sınırları içerisinde Sarsın ve Kozlu Yaylaları

6. Meyilhacılar köyü Demirçal Yaylası

 

 

3.1.2. Botanik Turizmi

Botanik turizmi olarak da bilinen flora turizmi doğa turizminin içerisinde yer alan ama turist açısından özel ilgi gerektiren, bitki türlerinin görülmesini ve incelenmesini amaçlayan turizm türüdür. (http://www.rehberium.org) Bu turizm çeşidi, günübirlik geziler, doğa yürüyüşleri ve piknikler ile başlayıp, doğayı tanımak, gördüğü bitkileri incelemek, yeşilin içerisine karışarak doğadan alacağı bir numune bitkiyi kendi yaşam mekânlarına katmayı kapsamaktadır (Bulu Eraslan, 2007: 117).

 

Dünya’daki Pazar Durumu

İngiltere'nin toplam bitki sayısı 2.000 dir. Akdeniz ülkelerinden İspanya ile Eski Yugoslavya'nın 500'er adet endemik bitkiye sahip olduğu bilinmektedir. Toplam bitki sayısı bazında Bulgaristan'ın 3.650, Yunanistan'ın 5.000, Kıbrıs'ın 2.000, Suriye-Lübnan'ın 3.500 Irak'ın 4.000, İran'ın 8.000, Fransa'nın 4.500, Almanya'nın 2.500, İtalya'nın 5.600, İspanya'nın 5.000, Romanya'nın 3.400, İngiltere'nin 2.000, Macaristan'ın 2.214, İzlanda'nın 377, Norveç'in 1715 adet bitkiye sahip oldukları bilinmektedir. Ülkemizde ise bitki sayısı 9000’in üzerindedir. Görüldüğü üzere dünyada en çok bitki alanlarının kesişim bölgesinde yer alan ülkemizin bitki çeşitliliği çok yüksek orandadır.

 

Türkiye’de Pazar Durumu

Çeşitli coğrafi özellikleri, coğrafi farklılığın getirdiği iklim çeşitliliği, üç kıta arasında doğal bir köprü olması, Anadolu Yarımadası'nı dünyada benzerine az rastlanan bir bitki çeşitliliğine sahip kılmıştır. Avrupa'nın tamamında varolan bitki sayısı toplam 12.000 adet iken bu sayı ülkemizde 9.000 adettir.

Ülkemiz bitki çeşitliliği açısından Avrupa'dan üstündür. Zira dünyada sadece belli bir bölgede yetişen veya anavatanı belli bir bölge olan (endemik) bitkiler açısından ülkemiz Avrupa'dan üstün olmanın da ötesinde dünyanın birkaç bölgesinden biridir. Avrupa'nın endemik bitki sayısı toplam 2.750 adet iken bu sayı ülkemizde 3.000 adettir. Sadece Antalya ilimizdeki endemik bitki sayısı 600'dür.

Türkiye haricinde Avrupa'nın en çok endemik bitkisine sahip ülkesi Yunanistan 800, İtalya 712, Japonya 2.000, ABD 4.036 İsviçre 1 endemik bitkiye sahiptir. Dikkat edileceği üzere ülkemizin illerimiz Avrupa ülkeleri ile karşılaştırılabilmekte, ancak Avrupa kıtası toplamda Türkiye'den çok fakir kalmaktadır.

Türkiye'nin bitki zenginliğinin en önemli nedenlerinden biri, buzul çağlarında Anadolu'nun bitkiler için bir sığınak olmasıdır. Günümüzde de Türkiye hiçbir Avrupa ülkesinde olmayan bir şekilde 3 farklı bitki alanının kesişme noktasın-da yer almaktadır. Bu bitki alanları Akdeniz Bitki Alanı (Akdeniz ve Ege bölgelerini kapsamaktadır), Avrupa-Sibirya Bitki Alanı (Karadeniz ve Marmara bölgesini kapsamaktadır), İran-Turan Bitki Alanıdır (İç Anadolu ve Doğu Anadolu bölgesini kapsamaktadır).

Türkiye’nin böyle bir potansiyeli varken bu konu hala ne tek başına ne de diğer turizm türleri ile ilişkilendirilmek suretiyle yeterince kullanılmamaktadır.

Alternatif turizm türlerinin içerisinde yer alan ve dünya turizm pazarına sunulması halinde ülke ekonomisi için büyük getirisi olacağı düşünülen botanik turizmi için ülkemizde henüz hazır tur programlarının bulunmayışı, uzman kişilerin yetiştirilmeyişi ve fauna dünyasına ilişkin yeterli derecede Türkçe kaynağın bulunmayışı botanik turizminin önünde büyük bir engel teşkil etmektedir. Türkiye, dünyada en fazla botanik değerlere sahip ülkelerden birisi olmasına rağmen, bu kaynaklara ilişkin dokümanlar açısından da kötü bir performans çizmektedir.(Bulu Eraslan, 2007: 117)

 

Nallıhan İlçesi Botanik Turizmi Potansiyel Analizi

Nallıhan ilçesi hem çeşitli jeomorfolojik yapısı, hem de toprak yapısının çeşitli olması sebebi ile biyolojik çeşitlilik açısından önemli bir konuma sahiptir. 230 metre ile 1720 metre arasında çeşitlenen yükseklikte, su kaynakları ve göletlerin varlığı sebebi ile biyolojik çeşitlilik yüksek seviyededir.

İlçede belirli ekosistem ve habitat tipleri aşağıdaki gibidir.

  • Karasal Ekosistem (tarım alanları, step alanları, orman alanları, çıplak kayalıklar)
  • Sucul Ekosistem (durgunsu ekosistemi, akarsu ekosistemi)

Genel olarak İç Anadolu’da 1000 m yükseltinin altındaki coğrafi oluşumlar İran-Turan kökenli steplerle kaplıdır. Bu yükseltinin üstünde bulunan otlak alanları, daha çok ormanların tahribi sonucu ortaya çıkmış antropojen yüksek yayla ve dağ stepleri karakterindedir. Nallıhan bölgesi de, Avrupa-Sibirya ve İran-Turan fitocoğrafik bölgeleri arasında geçiş zonunda yer almakla birlikte İran-Turan fitocoğrafik bölgesinin etkisi daha fazladır. Bölgede İran-Turan fitocoğrafik bölgesine ait elemanların oranı (yaklaşık % 36) Avrupa-Sibirya fitocoğrafik bölgesi elemanları oranından (yaklaşık %18) fazladır. Sakarya Nehri vadilerinde Akdeniz ikliminin hüküm sürdüğü mikroklimalar yer alır. Kızılçam ve kimi maki formasyonu türleri de sahada bulunmakta, dolayısıyla bölge aynı zamanda Akdeniz fitocoğrafya bölgesi özelliklerini de taşımaktadır.

Sahada 56 familyaya ait 225 cins, 394 tür, 44 alttür ve 17 varyete tespit edilmiştir. Çalışma alanında tespit edilen bitkilerin fitocoğrafik bölgelere dağılımı ise; İran-Turan 104, Avrupa-Sibirya 12, Öksin 1 ve Akdeniz 34 şeklindedir. 243 tür birden fazla fitocoğrafik bölgeye ait ya da fitocoğrafik bölgesi bilinmeyenler grubundadır. Saha sınırlarından tespit edilen bitki türlerinin IUCN ölçütlerine göre tehlike kategorilerinin dağılımı ise; LC 404, VU 2 ve NT şeklindedir. Nallıhan’da ayrıca Nallıhan yıldızı diye adlandırılan endemik bir tür de bulunmaktadır.

 

3.1.3. Kuş Gözlemciliği Turizmi

Kuş gözlemciliği, kuşların dünyasını tanımak için yapılan bir seyahattir. Kuş gözlemciliği, bulunulan coğrafyanın endemik(o bölgeye özgü) ve genel kuşlarının o coğrafyada hangi farklılıkları oluşturduğu ve o farkların kuşlar üzerindeki etkilerini de inceleyen bir alt daldır. Kuş gözlemciliği, kuşlara ve doğaya merak duyan herkese açık bir hobidir. Kuş gözlemcileri kuşları izlemek için sık sık kuş gözlem gezilerine çıkar ve gördüklerini diğer gözlemcilerle paylaşırlar. Sayıları her gün artan kuş gözlemcileri kuşları izleyerek ve kayıtlarını Doğa Derneği'yle paylaşarak doğanın korunmasına katkı verirler.

Kuş gözlemi; kuşların doğal ortamlarında incelenmesi, tanımlanması ve sayımıdır. Kuş gözlemcileri farklı doğa alanlarını ziyaret ederek kuş araştırma ve doğa koruma çalışmaları için veri sağlarlar. Kuşların davranışları, renkleri ve yaşam alanlarının çeşitliliği insanları kuş gözleme çeken en önemli sebeplerdir. Kuş gözlemine başlamak için belli bir yaş ve meslek sınırı yoktur.

Dünya’daki Pazar Durumu

Kuşlar insanoğlunun,  uçmak hevesi ve gökyüzü merakı nedeniyle hep bir imrenme ve hayranlık duygusuyla baktığı bir hayvan olmuştur. Bu sebeple dünyada çok uzun göç yollarını kat etmelerine rağmen izlemek ve anlamak için peşinden en çok gidilen hayvan kuşlar olmuştur. Bu sebepledir ki dünyada kuş gözlem turizmi ciddi bir paya sahiptir. Örneğin İngiltere'nin Rutland kentinde 21-23 Ağustos 2009 tarihleri arasında gerçekleşen ve yaklaşık 20 bin kişinin katıldığı dünyanın en büyük uluslararası kuş gözlem ve kuş turizmi etkinliği olan ve 21.si gerçekleşen İngiltere Kuş Gözlem Fuarı'nda,  61 ülkeden 350'den fazla stant açılmıştır. Doğa koruma dernekleri temsilcileri, Bakanlık görevlileri, kuş gözlem turizmi şirketleri, dürbün, teleskop ve diğer arazi malzemesi satıcıları, kuş fotoğraf, kitap ve belgesel üreticileri gibi, kuş gözlem turizminin her boyutunu kapsayan kurum ve kuruluşlar temsil edildi. Dünyanın her kıtasından kuş gözlemcileri, ornitologlar (kuş bilimciler), çevre dernekleri, turizm temsilcileri, kuş rehberleri ve kuş gözlem tur şirketleri de bu fuara katılmışlardır.

ABD’de doğa hobileri konusunda ulusal ölçekte yapılan en son anketin tahminlerine göre (NSRE), 16 yaş üzerinde olan 69 milyon insan ya da diğer bir deyişle Amerika’nın 16 yaş üzeri nüfusunun üçte birinin doğal bir hobisi vardır. Anketten önceki 12 ay içinde kuş gözlemlemiş, tanımlamış ya da fotoğraflamıştır; bu sayı anketten önceki 12 ay içinde balığa gidenler ya da doğa yürüyüşü yapanlar kadar büyük bir sayıdır (Cordell & Herbert, 2002). Kuş gözlemciliğini oluşturan NSRE standartları çok geniş kapsamlı olmasına rağmen, ABD kuş gözlemcilerinin %28’i, ya da yaklaşık 19.3 milyon insan, yılda 50 günden fazla kuş gözlediklerini bildirmişlerdir. 1983’ten beri, ABD’de kuş gözlemcilerinin sayısı %332 oranında artarak ülke içinde en hızlı gelişen doğa aktivitesi olmuştur (Cordell & Herbert 2002).

Genelde, kuş gözlemcileri eğitimli ve iyi gelirli insanlardır. Amerika’da bir kuş gözlemcisinin ortalama yıllık geliri 50.000 $’ın üzerindedir ve üçte biri en azından üniversite mezunudur (Cordell & Herbert 2002). Yüksek doğa bilinci taşımaları ve kuşlar için önemli miktarlarda para harcamaları, kuş gözlemcilerini ideal eko-turistler yapmaktadır. ABD’de 800.000’in üzerinde insana iş imkanı sağlayan kuş gözlemciliği ile ilgili harcamaların 1996 yılında 23 milyar doların üzerinde olduğu tahmin edilmektedir. (ABD İç İşleri Bakanlığı, Balık ve Yaban Hayatı Servisi ve ABD Ticaret Bölümü Sayım Bürosu 1996 verileri). Sadece 1996’da, tahmini 17.7 milyon üzerinde kuş gözlemcisi, kuş gözlemek için evlerinden en az 1 mil (1.6 km) uzağa gitmişler ve kullandıkları ekipman hariç sadece gezi masrafı olarak 7.6 milyar dolar para harcamışlardır. ABD’de beş büyük kuş gözlem alanının ekonomik etkisi 2.4 milyon dolardan 40 milyon dolara kadar değişmektedir (Kerlinger & Brett 1995). Muin (1992) Güneydoğu Peru’da çok turist çeken macaw papağanlarından ortalama bir bireyin, turistlerden yılda 750-4700 dolar, ömür boyu da 225.000-165.000 dolar arası bir para kazandığı tahmin edilmektedir.

Kellert’e göre (1985), 300.000 Amerikalı, kuş gözlemciliğine gönülden bağlıdır. Bu gönül vermiş grup, uluslar arası kuş gözlem turu katılımcılarının çekirdek grubunu oluşturmaktadır. 1994 yılında Amerikan Kuşçuluk Kurumunun yaptığı üye anketine göre (Amerikan Kuşçuluk Kurumu 1994), kuş gözlemciliğine gönül vermiş bu kişilerin %49’u kuş gözlemek için yurt dışına seyahat etmekte ve ve %32’si organize kuş turlarına katılmaktadır. Tüm dünyada kuş gözlem turizmi yapan en az 127 şirket bulunmaktadır (birding.com adresine bakınız, 2001). Dünyada kuş gözlem turizmi yapan en büyük 6 şirketin (yılda en az 150 kuş gözlem turu organize eden) az gelişmiş ülkelere yaptıkları ortalama bir tura, kişi başına 4000 dolardan fazla veren 12 kuş gözlemcisinin katıldığını dikkate aldığımızda, uluslar arası kuş gözlemciliğin ekonomik etkisinin farkına daha iyi varabiliriz. (http://www.stanford.edu/~cagan/TurkceKusculuk.pdf)   

Kuş gözlemcileri sık sık turist sezonu dışındaki zamanlarda ya da hiçbir diğer turistik çekiciliği olmayan bölgeleri ziyaret ederler (Kerlinger & Brett 1995). Tipik turizm mal ve hizmetlerinin satılmasıyla ülke ekonomisine katkılarının yanında, bağımsız kuş gözlemcileri ve kuş gözlem turları, Kenya ve Güney Afrika gibi düşük gelirli ülkelerde bile, bazen günde 150 dolar gibi ücretler ödeyerek, yerel doğa rehberleri tutmaktadırlar. 1999’da, Kosta Rika turizm enstitüsü (ICT), o yıl için olan 1 milyar dolarlık turizm gelirinin %41’inin kuş gözlemciliğinden geldiğini hesaplamıştır (R. Arias de Para, kişisel ilişkiler 2001)

 

Türkiye’de Pazar Durumu

Türkiye'deki toplam kuş türlerinin sayısı Avrupa'nın tamamında bulunan kuş türleri kadardır. Ülkemizin kuşlar açısından zengin olmasının en önemli nedenleri, zengin sulak alanlara sahip olması ve ana kuş göç yolları üzerinde bulunmasıdır. Türkiye'de kuş gözlemciliği son yıllarda dünyadaki gelişmelere paralel olarak hızla yayılmaktadır. Avrupa’daki kuş sayısını Anadolu ile kıyaslamak mümkün değildir. Türkiye’de son 50 yıl kayıtlarına göre tanımlanmış 502 kuş türü bulunmaktadır. Bunların 436’sı çok düzenli olarak görülmektedir.

Türkiye bu konudaki yüksek potansiyeline rağmen 2005 yılına kadar Türkiye çıkışlı uluslararası bir kuş gözlem turu gerçekleştirilmemiştir. Kuş gözlemi için gelen turistlerin ekonomik seviyesinin yüksekliği ve ülkemizin bu konudaki potansiyeli gerçek anlamda geliştirilmesi ve çözüm aranması gereken bir konudur.

Türkiye’de kuş gözlemciliği son yıllarda hızla yayılmaktadır. Bu turizm çeşidi geliştirilirken yerel potansiyeller değerlendirilmeli ve bu destinasyonlar için özel projeler geliştirilmelidir. Özel uzmanlık isteyen kuş gözlemciliği ülkemizin turizm faaliyetlerini tüm yıla yayılmasına ve atıl kaynakların kullanılmasına imkan sağlayacak büyük bir potansiyele sahiptir.

Turizm sektöründe küreselleşmenin getirdiği yoğun rekabet ortamında, günümüz işletmelerinin daha da büyüyeceği, orta büyüklükteki işletmelerin yok olacağı ve küçük işletmelerinde ancak niş pazarlarda varlıklarını sürdürülebilecekleri yapılan tahminler arasındadır. Günümüz rekabet şartlarında yapılmayanı yapmak, belirli bir potansiyele sahip fakat henüz girilmemiş olan pazarlara girmek küçük işletmelerin ayakta kalabilmeleri açısından önemli bir stratejidir. Bu tür Pazar kesimlerindeki turistler, fiyatlara karşı duyarlı olmayan, gelir seviyeleri yüksek, kaliteli turist diye tanımladığımız turist segmentini oluşturur. (Küçükaslan, 2007)

 

Nallıhan İlçesi Kuş Gözlem Turizmi Potansiyel Analizi

Nallıhan ilçesi içerisinde kuş gözlem turizmi açısından en öne çıkan alan Nallıhan Kuş Cenneti’ni de içerisine alan Sarıyar Barajı’dır. Sarıyar Barajı ile ilgili olarak ayrıntılı analiz çalışmaları aşağıda verilmekle birlikte ilçenin göletleri olan (Bozyaka Göleti, Çamalan Göleti ve Eymir Göleti) ile birlikte Doğa Derneği tarafından yapılan çalışmada önemli doğa alanı olarak belirtilen Nallıhan Tepeleri kısıtlı da olsa kuş gözleminin yapılacağı diğer alanlardır. 

Yüzölçümü: 31754 ha

 

Boylam-Enlem: 31, 38 0 D, 40,020 K

Yükseklik: 390 m

Statü: Yaban Hayatı Geliştirme Sahası

 

Resim: Sarıyar Barajı

 

     (Kaynak: Önemli Doğa Alanları Kitabı, 2006:145)

Ankara nın Nallıhan ve Beypazarı ilçelerinin güneyinde, Sakarya Nehri üzerine inşa edilen Sarıyar Barajı, Türkiye’nin büyük barajları arasında yer alır. 1956 yılında kurulan bu baraj geçen uzun yılların etkisi ile neredeyse doğal bir habitat haline gelmiştir. Bu sebeple doğa derneği tarafından Türkiye genelinde yapılan önemli doğa alanları arasında sayılmıştır. Aladağ Çayı’nın oluşturduğu ve çanak biçiminde bir çöküntüde yer alan mevsimsel küçük bir göl, Nallıhan Kuş cenneti olarak koruma altındadır. Göl ve çevresindeki tepeler bitki çeşitliliği açısından çok önemlidir. Alanda gözlenen kuş türleri aşağıda verilmiştir.

 

 

 

Tablo 1: Sarıyar Barajı’nda gözlenebilen kuş türleri

 

(Kaynak: Önemli Doğa Alanları Kitabı 2006:147)

Alan kuşlar için üreme döneminin yanı sıra göç ve kış dönemlerinde de önem taşır. Bölgede kuluçkaya yatan önemli türler arasında gece balıkçılı (Nyclicorax nyclicorax), küçük akbaba (Neophron percnopterus), bıyıklı doğan (Falco biarmicus), kara çaylak (Milvus migrans) ve gökdoğan (Falco peregrinus) sayılabilir. Küçük akbalıkçıl (egretta garzetta), gri balıkçıl (Ardea cinerea) ve gece balıkçılı aynı kolonide kuluçkaya yatar. Bölgede düzenli olarak görünen akkuyruklu kartal (Haliaeetus albicilla) büyük olasılıkla yakın çevrede üremektedir. Alan göç sırasında çok sayıda leylek (Ciconia ciconia) ve angıt (Tadorna ferrıginea) için konaklama noktasıdır. Kış döneminde çok sayıda kaz, ördek ve patkaya ev sahipliği yapan alan kuğular için de önemli bir barınaktır.

Tehdit ve Potansiyel Analizi: Nallıhan Kuş Cenneti çevresinde yapılan sebze tarımı bazı nadir tuzcul bitki türlerine (özelikle alan endemiği olan Salsoa grandis ve Verbascum gypsicola) zarar vermektedir. Ayrıca alanda kaçak avcılık yapılmaktadır.

Bunun yanında bölgede günübirlik ziyaretçiler için Çevre ve Orman Bakanlığı Doğa Korma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü tarafından bir gözlem merkezi inşa edilmiştir. Ancak bu yapı gerek mimarisi gerekse yapı kütlesi itibari ile doğaya uyumlu görünmemektedir. Ancak yapı bir çok aktivite için uygun büyüklükte ve konumdadır. Ayrıca Doğa Koruma Vakfı tarafından bölgeye bazı yıllarda foto safariler düzenlenmektedir.

 

3.1.4. Avcılık ve Balıkçılık 

Avcılık insanoğlunun çok eski çağlardan beri yaptığı ve sürekli geliştirdiği bir uğraştır. Eski çağlarda bu tamamen beslenme ve doğal ihtiyaçlarını karşılamak içim yapılırken günümüzde bu doğal ihtiyacın yanında spor olarak da tanımlanmaya başlamıştır. Türk Dil Kurumu`na göre avcılık, avcı olma durumu veya işi olarak tanımlanmaktadır. Iğırcık (2001)`de avcılık, yerkürenin her tarafında, her meslekten insanın tutkuyla yaptığı çalışma dışı zamanlara ilişkin bir etkinlik olarak tanımlamıştır. Geray’a(1999) göre avcılık günümüzde rekreasyon, doğayla bütünleşme, psikolojik direnç, bilgi edinme, topluluksal dayanışma, kültür ve ahlak içeriği önceki dönemlere göre çok daha gelişmiş bir etkinliktir.

Bir başka ifade ile avcılık, bütün dünyada doğanın önemli bir unsurunu oluşturan, serbest yaşayan tüm hayvanların bilinçli korunması, çevre ile yaban hayvanlarının sayısal varlıkları arasında gerekli olan dengenin bilinçli şekilde sağlanabilmesi ve mümkün olduğu kadar çok sayıda yaban hayvanı çeşitlerinden sürekli yararlanabilme olanağı şeklinde tanımlanmaktadır. (Ege, 1996:51)

 

Dünya’daki Pazar Durumu

Yirminci yüzyılın son çeyreğine kadar beyaz adamın safari adı altında Afrika, Asya ve Latin Amerika'da yaban hayvanlarını trofeleri, dişleri ve değerli kürkleri için sürüler halinde katletmelerini hesaba katmazsak, av turizminin ortaya çıkması 1960'lı yılların başlarına rastlamaktadır.

Günümüzde Almanya, Avusturya, Danimarka, Doğu Avrupa ülkelerinden Çek Cumhuriyet, Slovakya, Romanya, Polonya, Bulgaristan ve Sovyetler Birliği ile Batı Avrupa'da İspanya ayrıca birçok Afrika ülkesi av turizmi aracılığıyla küçümsenmeyecek ölçülerde döviz elde etmektedirler. Nitekim bazı ülkeler ekonomilerindeki büyük açıkları av turizmi gelirleri ile kapatmaktadırlar.  Örneğin, Amerika`da avcılar yetişkin nüfusun %10`unu oluşturmaktadır. Nitekim 1996 yılında 14 Milyon avcı avlanma etkinliği için 21 Milyar $ harcamışlardır. Amerika`da her avcı yıllık ortalama 1500 $ harcama yapmaktadır. Avcılar bu rakamın 23 $`ı arazi kiralaması, 13 $`ı rehber ücreti, 806 $’ı ekipman, 378 $`ı yiyecek, konaklama ve ulaşım masrafları olarak harcamaktadırlar. Yaban koyunu için yerli avcılardan 425 $, yabancı avcılardan 550 $; geyik için yerli avcılardan 150 $, yabancı avcılardan 200 $; dağ keçisi için yerli avcılardan 300 $, yabancı avcılardan 400 $ av katılım bedeli alınmaktadır.

 

Türkiye’deki Pazar Durumu

Türkiye, av ve yaban hayvanı kaynaklarının gerek tür çeşitliliği gerekse habitatında barındırabileceği miktar bakımından oldukça önemli bir potansiyele sahip bulunmaktadır. Ancak bu potansiyel günümüze kadar yürütülen çalışmalarda verimli bir şekilde kullanılamamıştır. Türkiye'de Av Hayvanları`nın yaşama alanı olarak kullanılabilecek yaklaşık 70 milyon hektar genişliğinde bir potansiyel alan mevcuttur. Bu potansiyel avlak alanları iklim, toprak, fauna ve flora gibi özellikler bakımından çeşitli ekosistemlere bölünmüşlerdir. Her ekosistem kendine özel yaban hayvanı türlerini bünyesinde barındırmaktadır. Yaban Hayatı Üretme Sahası, nesli azalan veya yok olma tehlikesi altında bulunan Yaban Hayvanı türlerinin üretimi amacıyla, türün özelliğine uygun olarak oluşturulan üretim merkezleridir. Avrupalı doğal kaynak yöneticileri Avrupa Yaban Hayatı üzerindeki baskıyı azaltmak ve yaban hayvanlarının yetiştirilmesini sağlamak amacıyla Yaban Hayatı Üretme Sahası’nı ilk kez bir çözüm yolu olarak uygulamaya geçirmişlerdir. Türkiye`de 1958 yılında kurulmasına başlanan Yaban Hayatı Üretme Sahalarının sayısı günümüzde 40`a ulaşmıştır. Bu sahalarda üretimi yapılan yaban hayvanı türleri; Geyik, Alageyik, Karaca, Yaban Koyunu, Yaban Keçisi, Çengel Boynuzlu Dağ Keçisi, Ceylan, Sülün, Turaç, Kelaynak, Toy, Keklik, Çil`dir.

Türkiye`ye 1991-2001 yılları arasında, toplam 4999 yabancı avcı, bir seyahat acentesi aracılığı ile avlanma izni almak için Milli Parklar Genel Müdürlüğü’ne başvuruda bulunmuştur. Sayısı bilinmemekle birlikte, başvuruda bulunan yabancı avcıların büyük bir çoğunluğu Türkiye`de avlanmıştır. Av döneminde ortalama 500 yabancı avcı ile 160 yerli avcıya avlanma izni verilmiştir. Yabancı avcılardan 143.929 $, yerli avcılardan 1.340.131.000 TL ortalama av dönemi geliri sağlanmıştır. Köy tüzel kişiliğine ortalama av dönemi geliri olarak 17.396.244.000 TL aktarılmıştır.

 

Nallıhan İlçesi Av Turizmi Potansiyel Analizi

Nallıhan İlçesi yaban hayatı açısından zengin bir potansiyele sahiptir. Bu sebepledir ki alan içerisinde Doğa Kurma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü tarafından üç adet Yaban Hayatı Geliştirme Sahası ilan edilmiştir. İlçe içerisinde ilan edilen Yaban Hayatı Geliştirme Sahaları’nın adları ve ilan tarihleri aşağıdaki tabloda belirtilmiştir:

Tablo 2: Nallıhan İlçesi Yaban Hayatı Geliştirme Sahaları Listesi

Yaban Hayatı Sahasının Adı

İlan Tarihi

Emrem Sultan Yaban Hayatı Geliştirme Sahası

07.09.2005 tarih Karar Sayısı : 2005/9453

DavutoğlanYaban Hayatı Geliştirme Sahası

07.09.2005 tarih Karar Sayısı : 2005/9453

Saçak Yaban Hayatı Geliştirme Sahası

07.09.2005 tarih Karar Sayısı : 2005/9453

 

 

 

 

 

 

Emrem Sultan Yaban Hayatı Geliştirme Sahası:

Emremsultan Yaban Hayatı Geliştirme Sahası; Ankara ili, Nallıhan İlçesi sınırlarında olup Nallıhan’a 24 km., Ankara’ya 158 km. uzaklıkta toplam 18.284 ha. alana sahip bir sahadır. Engebeli bir arazi yapısına sahip olan saha, doğudan Beypazarı, kuzeybatıdan Göynük, kuzeyden Mudurnu-Seben, batıdan Sarıcakaya, güneyden Eskişehir ve Mihalıçcık’la çevrilidir.Hazırlanan ve Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü tarafından onaylanan yönetim ve gelişme planı içerisinde  Kınalı keklik (Alectoris chukar), Yaban Tavşanı (Lepus europaeus), Yaban Koyunu (Ovis gmelinii anatolica) hedef türler olarak belirlenmiştir. Ancak alanın esas itibari ile yaban hayatı geliştirme sahası olarak ilan edilmesini sağlayan tür yaban koyunudur[3].

Harita 3: Anadolu Yaban Koyunu’nun Yayılma Sahası

 

(Kaynak: Emremsultan Yaban Hayatı Geliştirme Sahası Planı, 2009:21)

Resim 2: YHGS’de gözlemlenen Yaban Koyunları-2009

 

(Kaynak: Emremsultan Yaban Hayatı Geliştirme Sahası Planı, 2009:22)

Saçak Yaban Hayatı Geliştirme Sahası

Saçak Yaban Hayatı Geliştirme Sahası, bugünkü statüsüne kavuşmadan önce Nallıhan Orman İşletme Müdürlüğü tarafından uzun yıllar işletme ormanı olarak işletilmiştir. Sahanın 5537,0 ha’lık kısmı, 1979 yılında 3167 sayılı Mülga Kara Avcılığı Kanunu kapsamında “Av Koruma ve Üretme Sahası” olarak tefrik edilmiş ve korunmaya çalışılmıştır. Saha, daha sonra 4915 Sayılı Kara Avcılığı Kanunu kapsamında “Av ve yaban hayvanlarının ve yaban hayatının korunduğu, geliştirildiği, av hayvanlarının yerleştirildiği, yaşama ortamını iyileştirici tedbirlerin alındığı ve gerektiğinde özel avlanma plânı çerçevesinde avlanmanın yapılabildiği” alan olarak tanımlanmış ve 2005/9453 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile “Yaban Hayatı Geliştirme Sahası” olarak tescil edilmiştir.

Saçak YHGS; Ankara ili Nallıhan ilçesi mülki hudutları içerisinde kalmaktadır. Nallıhan ilçesine 2 km mesafede bulunan sahanın içerisinden Nallıhan-Eskişehir karayolu geçmektedir. Saha, Ankara il merkezine 162 km uzaklıkta olup, eski bir karayolu ağı ile bağlıdır.

 

Harita 4: Saçak YHGS Ekosistem Haritası

 

 

Kaynak: Saçak YHGS Yönetim ve Gelişme Planı, 2009:17

Saçak YHGS, Ankara İli’nin batısında yer alan Nallıhan ilçesi sınırları içerisinde, Nallıdere Çayı’nın Nallıdere Köyü yakınlarında 545 m’den başlayarak Düzenlik Tepesi 1443 m arasındaki yükseltilerde yayılış göstermektedir. Saha, İç Anadolu Bölgesi ile Marmara ve Karadeniz Bölgesi’nin geçiş zonunda yer almaktadır. Çalışma alanı tümüyle İran-Turan Fitocoğrafik Bölgesi’nin içinde kalmasına rağmen, alanda bulunan değişik habitatların varlığı nedeniyle, hem nemcil karakterlere sahip Avrupa-Sibirya hem de Akdeniz Fitocoğrafik Bölgesi’nin elementlerine rastlanmıştır.

 

Davutoğlan Yaban Hayatı Geliştirme Sahası

Alan genel itibari ile Nallıhan Kuş Cenneti olarak da bilinmektedir. Tarihi ipek yolu üzerinde Sakarya nehri havzasında bulunan ve 1994 yılında korumaya altına alınan bu alan 425 hektar genişliğindedir olup 179 den fazla kuş türünün yaşadığı ve ürediği bir alandır. Sulak çamur düzlükleri, ağaçlık, bozkır ve kayalık alanları pek çok türün beslenip barınmasına fırsat vermektedir. Göç zamanında çok sayıda kuşun ziyaret ettiği alan kış mevsiminde de binlerce su kuşuna ev sahipliği yapmaktadır. Soyu tehlike altında olan Karaleylek, Nallıhan Kuş cennetinde üremektedir. Türkiye’de yaşayan 6 balıkçıl türünün 5’i sahada yaşamakta ve bunların 3’ü ağaçlarda koloniler halinde üremektedir. Kara çaylak, Akkuyruklu Kartal, Gökdoğan, Kuzgun, Kırmızı Gagalı, Dar Karpası bu bölgede görülebilmektedir. (Nallıhan Dergisi, 2010: 39)

Harita 5: Davutoğlan YHGS Önemli Bitki Alanları Haritası.

 

Kaynak: Önemli Doğa  Alanları Kitabı, 2006:146)

 

Alan isim olarak Yaban Hayatı Gelişme Sahası olarak belirlense de şu an itibari ile Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü’ne bağlı Doğa Koruma Dairesi tarafından yönetilmektedir. Alanın en önemli değeri su kuşlarıdır. Ancak bunun yanında alanda önemli bitkilerinde geniş oranda yayılış gösterdiği görülmektedir (Bkz Harita 5).

Davutoğlan Yaban Hayatı Geliştirme Sahası ile ilgili en önemli sorun alanın statüsünün ve yönetim biriminin uyumsuzluğudur. Alan Yaban Hayatı Gelişme Sahası olarak ilan edilmekle birlikte avcılık konusunda yasal olarak yetkisi bulunmayan ve çalışma konuları içerisinde bu ihtisaslaşmayı hiç kullanmamış olan Doğa Koruma Dairesi’nin olması alanla ilgili en önemli problemdir. Ayrıca alanın ne sulak alan yönetim planı, ne sulak alan koruma bantları ne de yaban hayatı koruma bölgesi yönetim ve gelişme planı yapılmış değildir. Bu statü karmaşası içerisinde en büyük tehdit alanda yürütülen kaçak avcılık faaliyetleridir. Özellikle Aladağ ve Kirmir çaylarının göle döküldüğü alanlarda kaçak avcılık yoğunlaşmaktadır.

Kızılgeyiğin hedef tür olarak belirlendiği Saçak Yaban Hayatı Gelişme Sahası’nda ise alanın Yönetim ve Gelişme Planı hazırlanmış olması alan için en önemli olanaktır. Ancak planın alt planları ile detaylandırılmasına ihtiyaç bulunmaktadır.

Emrem Sultan Yaban Hayatı Geliştirme Sahası içerisinde ise küresel ölçekte nesli tehlike altında bulunan Siraz balığı (Capoeta capoeta) karabalık (Capoeta tinca) mezgeldek (Tetrax tetrax) çamurçulluğu ( Limosa limosa) küçük akbaba (Neophron percnopterus) kara akbaba (Aegypius monachus) gökkuzgun (Coracias garrulus) sarı yılan (Elaphe quatuorlineata ) Hamster (Mesocricetus auratus) ve alaca sansar (Vormela peregusna) türlerinin mutlak şartla yaşam alanları ile birlikte korunmaları ve yaban koyunu, tavşan ve kekliğin korunması ve devamlılığının sağlanması ana hedef olarak belirlenmiştir. Alan içerisinde kaçak ve bilinçsiz avcılık en büyük problem olmakla birlikte Anadolu yaban koyununun varlığının kırsal turizm açısından büyük potansiyel yaratacağı plan içerisinde belirtilmiştir.

Ayrıca yaban koyununun harita 3’de görüldüğü üzere alan dışına doğru yayılma eğilimi bulunduğu bu durumun izlenerek ileride gerekirse yaban hayatı geliştirme sahasının sınırının genişletilmesi hedefler arasında sayılmıştır. ( Emrem Sultan YHGS Yönetim Planı,2009:21)

Alanın Yaban Hayatı Geliştirme Sahası Yönetim ve Gelişme Planı hazırlanmış olması alan için en önemli olanaktır. Ancak planın alt planları ile detaylandırılmasına ihtiyaç bulunmaktadır.  Nallıhan İlçesi sınırları içerisinde durgun ve akarsu yapılarının bolluğu balıkçılık için bölgede bir potansiyel yaratmaktadır. Ancak Barajların kirlenmeye başlaması bu sektörle ilgili en büyük tehdittir. Sazan ve yayın avlanan en önemli balık türleridir. 

 

3.1.5. Trekking-Doğa Yürüyüşü 

Trekking; doğada, bir noktadan diğer bir noktaya varmak amaçlı yapılan, genelde hafif tempolu sportif yürüyüşlerdir. Esasen bir dağcılık stili olan trekking teknik olarak kamp kurularak yapılan dağ yürüyüşleri olarak tanımlanmaktadır.

Trekking, İngilizce trek kelimesi ve -ing ekinden üretilmiş İngilizce bir kelimedir. Türkçe de kullanımı yaygın olmakla beraber, bu kelime yerine doğa yürüyüşü kavramı da kullanılır.

Trekking her mevsimde yapılabilir; ancak hava ve ortam şartlarına, uzunluğuna ve zorluk derecesine göre gerekli hazırlıklar yapılmalıdır. Trekking parkurları birkaç saat sürebileceği gibi birkaç hafta hatta ay da sürebilir.

Başlangıçta doğasever insanların, doğal güzellikleri yaşamak ve doğada bulunmak amaçlı gerçekleştirdikleri kişisel veya arkadaş çevresi etkinlikleri olarak başlayan trekking, günümüzde alternatif turizm çatısı altında giderek ekonomik boyut kazanmış ve büyümüştür.

Bugün trekking, genelde şehrin stresinden kurtulmak isteyenlerin, haftasonu günübirlik şehre yakın parkurlarda ya da yabancı ülkelerde 2-3 haftalık turlar şeklinde, profesyonel bir rehber eşliğinde gerçekleştirdikleri bir spor durumundadır.

Doğa yürüyüşlerinin insanın vücut ve ruh sağlığı üzerinde çok olumlu etkileri olduğu uzmanlarca kabul edilmektedir. Yüksek kondisyon veya teknik istemiyor oluşu, sakatlanma vb. risklerinin çok düşük seviyelerde seyretmesi, maliyetinin az olması gibi nedenlerle kitlelerin en yoğun ilgi gösterdiği doğa sporudur.

 

Dünya’daki Pazar Durumu

Dünyada alternatif turizm türlerine olan talebin artması ile birlikte trekking oldukça önemli ve popüler bir hale gelmiştir. Özelikle doğal manzaraların ve vadilerin önemli potansiyel teşkil ettiği ülke ve bölgelerde trekking önemli bir potansiyele sahiptir. Bu anlamda başta dünyanın en yüksek zirvesi olan Himalayalar Bölgesi, Asya, Afrika, Avrupa’da Alpler dünyada en popüler trekking güzergahlarıdır. Trekking turizmi diğer turizm türleri ile bir arada gelişen tamamlayıcı bir aktivitedir. Yalnız başına gelişmesi söz konusu  değildir. Dağcılık, kış turizmi, kültür turizmi, kıyı turizmi v.b. türden turizm aktivitelerine katılanlar bu aktivitelerin yanında trekking turizmini programı zenginleştirici bir etkinlik olarak yapmaktadırlar.

 

Türkiye’de Pazar Durumu

Trekking turizmi her ülkede iç turizm olarak da giderek genişleyen bir pazara sahiptir. Dünyadaki gelişime paralel olarak, alternatif turizm türlerine olan yönelişin neticesinde trekking ülkemizde de yükselen bir Pazar payına ve popülerliğe sahip olmuştur.  Ülke ölçeğinde Antalya bölgesinden başlayan ve Muğla Yöresine kadar uzanan tarihi Likya Yolu, St. Paul Yolu, Cappadocia Bölgesi, Kaçkar Dağları, Yedi Goller, Aladağlar v.b. trekking ile ilgili olarak ülkemizde ve dünyada popüler olan ve öne çıkan tur güzergahlarıdır. Bunun yanında ülkemiz taşıdığı derin tarihi ve kültürel geçmişin yanında, barındırdığı çeşitli ve nadide doğal güzellikleri sebebi ile büyük bir potansiyele sahiptir. Ancak bu potansiyelin yeterince değerlendirildiğini söylemek mümkün değildir. Son yıllarda her şehir içerisinde hafta sonları kendi yakın çevresindeki doğa güzellikleri sahip yerlere günübirlik gezilerin sayısında büyük artış olmuştur. Örneğin, Ankara’da düzenlenen Çamkoru, Beypazarı, Işık Dağı gezileri, İstanbul’da düzenlenen Belgrad Ormanları, Kilyos, Riva, Polonezköy, v.b. tematik trekking turlarının sayısının artışı trekking potansiyelinin yakın zamanda gelişeceğine yönelik bir gösterge olarak değerlendirilmelidir.

 

Nallıhan İlçesi Trekking Potansiyel Analizi

Trekking, Nallıhan İlçesinde en çok yapılan turizm türüdür. Şu an için Nallıhan Turizm Gönüllüleri Derneği tarafından bazı tematik trekking güzergahlarında yürüyüş düzenlenmektedir. Dernek tarafından gerçekleştirilen turlar günübirlik ve ikigün süreli olmak üzere genelde Kültür ve Doğa Turizmi ağırlıklı olarak yapılmaktadır. Türbeler ve Camiler turu, Anıt Ağaçlar Turu gibi tematik turlar düzenlenmektedir.

Kırsal Kültürle ilgili olarak Beydili Köyü (Halkoyunları, Ortaoyunları) öne çıkan köydür. Ancak tarımsal üretime ilişkin herhangi bir tur bulunmamaktadır. Ayrıca Ülkemizin ilk sanayi yapılarından sayılan tesislere ilişkin bir gezi tasarımı da bulunmamaktadır.

Ayrıca şelalaler (Uyuzsuyu ve Soğukkuyu) ve Asarlık Tepe Tabiat Anıtı[4], Kabaardıç Tabiat Anıtı[5]  trekking noktaları için varış veya mola noktası olarak değerlendirilebilecek nitelikli alanlardır.

 

 

Asarlık Tepe Tabiat Anıtı

Trekking turları bütüncül olarak değerlendirildiğinde ilçede büyük bir potansiyelin olduğu ancak bu turların tasarımının bir master plan eşliği içerisinde yapılmadığı görülmektedir. Tur güzergahlarının bir kısmında köylerle ilişki aktif biçimde hiçbir şekilde kurulmamıştır. Ayrıca turları ayrı ayrı ve bir arada gösteren broşürlere ihtiyaç bulunmaktadır.

 

                  Soğukkuyu Şelalesi                                         Uyuzsuyu Şelalesi                                       

 

Harita 6: Nallıhan İlçesi Anıt Ağaçlar ve Trekking Tur Güzergahları

 

 

3.1.6. Dağcılık-Tırmanma 

Dağcılık, dağlarda yürüyüş ve kamp kurmanın yanı sıra tırmanma sporunu da kapsayan bir doğa sporudur.

18.-19. yüzyılda İngiliz ve Fransızlar başta olmak üzere, Avrupalıların boş zamanlarını değerlendirme ve hayatlarının rutinlerini yeni maceralarla süsleme arayışı neticesinde bir spor sayılmaya başlanan dağcılık, 20.yüzyılın başında diğer ulusların da ilgisini çekmeyi başarmıştır. Uluslararası bir spor haline gelmesi ise, 1931 yılında, merkezi Cenevre'de olan Uluslararası Dağcılar Birliği (UIAA)'nin kurulmasıyla mümkün olmuştur. İzleyen yıllarda, belirli teknik ve emniyet yöntemlerinin geliştirilmesine paralel olarak kendine özgü disiplini ve ilkeleri olan bir spor haline dönüşen dağcılık, birçok doğa sporunun da önünü açmıştır.

Günümüzde en çok rağbet gören doğa sporlarından biri olsa da, bu spora eklenebilecek yeniliklerin azalması, yeni neslin yeni doğa sporlarına daha fazla ilgi duyması ya da bu tür sporlara yönelmesi nedeniyle, 20. yüzyılın başındaki popülaritesini kaybetmeye başlamıştır.

 

Dünya’daki Pazar Durumu

Dünyada dağcılık bir turizm türünden çok profesyonel kişiler tarafından yapılan risk seviyesi yüksek bir spor dalı olarak görülmektedir. Dolayısıyla bu spor dalının turizm ile olan ilişkisi dağcılık sporu yapan sporcuların ülkemizi ziyaretleri ile olmaktadır. Uluslararası Dağcılık ve Tırmanış Federasyonunun varlığı hem bu spor dalının hem de bu spor dalına bağlı yürütülecek turizm faaliyetinin gelişmesi anlamında en büyük olanaktır. Dağcılık sporu turizmi, katma değeri yüksek olan bir turizm faaliyeti olup, spor dalı ile uğraşan kişiler ve/veya kurumlar bu spordan önemli bir gelir elde etmektedir. (Bulu Eraslan, 2007: 202)

 

Türkiye’deki Pazar Durumu

Ülkemizde dağcılık etkinlikleri ilk kez yabancıların bizim dağlarımıza çıkmasıyla başlamıştır. Bu ilk tırmanışlar dağcılık etkinliklerinden çok bilimsel araştırma temelinde gelişen tırmanışlardır. Bu konuda bilinen ilk tırmanış Alman fizik profesörünün Büyük Ağrı dağına yaptığı tırmanıştır. 27 Eylül 1829 tarihinde Prof. Dr. F. V. Parrot Büyük Ağrı dağının zirvesine ( 5165 m.) ulaşan ilk kişi olmuştur. Bu tırmanış aynı zamanda ülkemizde dağcılık etkinliklerinin başlangıcıdır. Dünyada dağcılık bir turizm türünden çok profesyonel kişiler tarafından yapılan risk seviyesi yüksek bir spor dalı olarak görülmektedir. Dolayısıyla bu spor dalının turizm ile olan ilişkisi dağcılık sporu yapan sporcuların ülkemizi ziyaretleri ile olmaktadır. Ülkemizde ulusal ve uluslar arası seviyede en popüler noktalar Büyük Ağrı Dağı, orta Toroslarda bulunan Aladağlar ve Bolkar Dağları ve Erciyes Dağıdır.

Ancak Türkiye’de son yıllarda üniversitelerin dağcılık kulüpleri ile başlayan dağcılık, seyahat acenteleri tarafından paket turların gerçekleştirildiği bir turizm türü olarak giderek gelişmektedir.

 

Nallıhan İlçesi Dağcılık Tırmanma Potansiyel Analizi

Nallıhan ilçesi jeolojik oluşumlar açısından önemli bir alan olmasının yanında ilçe sınırları içerisinde yükseklik de çeşitlilik göstermektedir. İlçe içerisinde tek ve sıradağ kısımları bulunmaktadır. Sıra dağlardan en önemlisi Karagiriş Dağları’dır. Bu sıra Dağ Köroğlu Dağı ile Aladağ’ın devamıdır. En yüksek tepesi Bozyaka ile Sarıkaya Köyleri’nin güneyinde olup 1507 metre yüksekliğindedir. Diğer bir sıradağ da pek devamlı olmamakla beraber Saçak üzerinden Kızkıran Tepesi’nden başlayarak Yukarı Kavacık ile Aksu Köyleri arasında 1589 metre yüksekliğe ulaşır. Kuzeybatı yönüne devam ederek Yapraklı Tepesi ismini alır ve daha batıda Epçeler Kayalığı’nda 1532 metre yüksekliğe ulaşır ve burada son bulur.

 

Tek dağlardan Nallıhan’ın en yüksek dağı olan Sarıçalı Dağı’nın tepesi 1720 metre yüksekliğindedir. Sarıçalı Karacasu ve Uluhan Korukayası bölgelerinde kaya tırmanışları halihazırda sürdürülmekle birlikte Beydili, Çulhalar, Sarıkaya ve Aksu köyleri de potansiyel alanlardır.

 

3.1.7. Bisiklet 

İnsan gücünü işe çeviren, pedal veya benzeri bir mekanizma ile çalışan iki tekerlekli motorsuz taşıt aracı ile, özel pistte, yolda veya açık arazide ferdi ve takım halinde yapılan spor dalı bisiklet sporu turizmi olarak nitelendirilmektedir.

Bisiklet turizmi yeni yaygınlaşmaya başlayan bir turizm türüdür. Bütün dünyada hızla yayılan doğa turizmi anlayışına paralel olarak ülkemizde de bisiklet turları son yıllarda seyahat acenteleri tarafından doğal güzelliklere sahip kırsal alanlarda düzenlenmektedir. Günümüzde ise bisiklet performans geliştirmenin yanı sıra, doğayı keşfetmenin verdiği zevkle bütünleşmiştir.  En eski motorsuz ulaşım araçlarından biri olan bisiklet performans geliştirmenin yanı sıra doğayı keşfetmenin verdiği zevkle bütünleşir. Doğanın daha derinlerine yol olmayan yerlerine gidebilmek, her yerden rahatlıkla geçebilmesi, gerekirse elinize alıp taşınabilecek kadar hafif olması ile kısa sürede çok yer gezebilmek, aynı zamanda sürat yapıp kötü arazi koşulları ile de mücadele edebilmenin verdiği macera duygusu ile yaygın bir spor olmuştur.  

 

Dünya’daki Pazar Durumu

Dünya’da bisiklet her geçen gün kullanımı yaygınlaşan ve bu konuda ülkelerin her geçen gün teşvik ve politikalar ürettikleri bir ulaşım aracıdır. Örneğin, Amsterdam’da günlük 120.000 bisiklet park yeri kapasitesi ve Hollanda da 15.000 km. bisiklet yolu bulunmaktadır. Hatta Avrupa’nın belirli bölgelerinde bisiklet yolları sınır aşan bir stratejiyle planlanmaktadır.

Almanya’nın Regensburg şehriyle Çek Cumhuriyeti’nin başkenti Prag’ı birbirine bağlayan bisiklet yollarını Münih’in güneyine kadar genişletilmiştir. Bu sayede hem bisiklet kendi başına bir turizm faaliyeti hem de turizm faaliyetini gerçekleştirmek için etkin bir ulaşım aracı haline gelmiştir. Ayrıca bisiklet yarışları hem spor turizmi anlamında hem de bisiklet turizmi anlamında dünyada büyük bir potansiyele sahiptir. Örneğin, Fransa Bisiklet Turu dünyanın en çok izlenen spor olaylarının başında gelmektedir. Ayrıca Bisiklet Turları zaman zaman birden çok ülkeyi kapsayacak şekilde düzenlenmeleri sebebi ile turizm açısından büyük bir potansiyel oluşturmaktadır.

 

Türkiye’de Pazar Durumu

Ülkemizde Bisiklet Turizmi ile ilgili olarak ulusal bölgesel ve uluslararası birçok turnuva, yarışma ve festival düzenlenmektedir. Bunların arasında en popüleri Cumhurbaşkanlığı Türkiye Bisiklet Yarışması’dır. Ayrıca Kapadokya Bisiklet Festivali her sene daha çok popülerleşmekte ve uluslar arası boyuta taşınmaktadır. Bunun yanında özellikle üniversitelerin ve yerel yönetimlerin düzenledikleri bisiklet festivalleri ülkemizde bisiklet turizminin geliştirilmesi anlamında küçük de olsa bir potansiyeli temsil etmektedir.

Yurdumuzda bisiklet turları yapmaya uygun bölgelerde, bisiklet turlarının yapılacağı parkurların tespitiyle, bu parkurların üzerinde gerekli düzenlemelerin yapılması amacıyla Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından çalışmalar yapılmaktadır.

 

Nallıhan İlçesi Bisiklet Turizmi Potansiyel Analizi

Nallıhan arazi yapınsın çeşitliliği ve görsel peyzaj elemanlarının çeşitliliği sebebiyle bisiklet sporu için oldukça uygun bir alandır. Karasal ve sucul ekosistemin yarattığı görsel zenginliğin yanında tarihsel zenginlik alanda bisikletle gezilecek uygun varış noktaları yaratmaktadır. Bu itibarla Karacasu-Çulhalar arası bisiklet turizmi açısından en uygun alanlardan birisi olarak öne çıkmaktadır. Ancak yukarıda da bahsedildiği gibi Nallıhan çeşitli tematik kurgularla bu sporun kolaylıkla geliştirilebileceği bir alandır. Ayman Kırındaki düzlük alanlar Nallıhan, Çayırhan, Sarıyar ve Davutoğlan çevresi bisiklet kullanımına uygun alanlar arasındadır.

 

3.1.8. Karavan 

Çadır ve karavan turizmi doğa turizminin ayrılmaz bir parçasıdır. Kendine özgü araç ve ekipmanlarla tamamen doğal yapının kontrollü kullanımına özen gösteren ve bireysel tercihleri ön plana çıkan bir turizm türüdür.

Karavan, dış etkenlerden korunaklı bir biçimde içinde uzun süre yaşanabilecek, içi kamp yapmaya uygun gereçlerle donatılmış römork veya araçlardır. Karavan çekme karavan ve motokaravan olmak üzere ikiye ayrılır. Motorlu bir araç tarafından çekilenlere çekme karavan, kendi motor gücüyle hareket edenlerine ise motokaravan denmektedir. Çekme karavanlar uzun süreli konaklamalarda konfor sağlamakla birlikte, hareket kabiliyeti ve pratiklik bakımından motokaravanla farklı kullanım amaçlarına hizmet etmekte olup, her ikisinin de artı ve eksileri vardır. Yurt dışında, özellikle Amerika'da motokaravanlar büyüklüklerine ve sağladıkları konfora göre farklı sınıflandırılmaktadır. Karavanlar istenilen yerde konaklama özgürlüğü tanımakta ve bisiklet, motosiklet, kayık gibi yardımcı ulaşım araçları ise kamp çevresinin keşfini ve alışverişi kolaylaştırmaktadırlar.

 

Dünya’daki Pazar Durumu

Son ekonomik kriz karavanı Amerikalıların, özellikle de emeklilerin hayatına etkin şekilde sokmuştur.  Artık birçok Amerikalı, evlerinin içinde yolculuk eden insanlar haline gelmiştir. Yapılan araştırmalar ülkedeki karavan parkı sayısının son iki yıl içinde yüzde 14 arttığını göstermektedir.

Karavanla yolculuk, Amerika'da olduğu gibi Avrupa'da da oldukça yaygındır. Özellikle Almanya'daki karavan kulüplerinin üye sayısı milyonu aşmaktadır. Artık karavan Avrupalılar içinde yavaş yavaş mantıklı ve vazgeçilmez bir hayat tarzı haline gelmektedir.

 

Türkiye’de Pazar Durumu

Ülkemizde karavancılık yok denecek kadar azdır. Bunda en önemli engel, karavanlara uygulanan çok yüksek vergilerdir. Hâlbuki Türkiye, karavan turizmi için dünyanın en elverişli ülkelerinden biri konumundadır. Ülkemizde karavan kullanılmadığı gibi, yurt dışındaki karavanlı turistleri de buraya çekmek için herhangi bir gayret gösterilmemektedir. Hâlbuki bu tür yolculuk yapan turistler gerçek para bırakan ve gerçek anlamda turizmin sosyal ve barışçıl yönünü ortaya çıkaran konuklardır. Yemek için, benzin için, elektrik için, kamp yeri için, günlük gereksinimleri için hep para harcamaktadırlar. Ülkemizin doğal güzelliklerinin ve tarihi ve kültürel zenginliklerinin fazlalığının yanı sıra Asya ve Avrupa arasında geçiş bölgesi olması bu turizm türü için ülkemize eşsiz bir fırsat sunmaktadır.

Kültür ve Turizm Bakanlığı’na göre Türkiye’de beş bölgeye yayılmış yaklaşık 300 adet kamping alanı bulunmaktadır. Almanya Otomobil Kulübünün (ADAC) yaptığı bir araştırma, Türkiye’nin ’de Alman Karavancılar tarafından tercih edileceğini belirtmektedir. Araştırmaya göre Almanların 2007’de Türkiye tercihi 6. sıradayken, bu tercih 2008’de 5. sıraya yükselmiştir.

 

Nallıhan İlçesi Karavan Turizmi Potansiyel Analizi

Nallıhan taşıdığı klimatik özellikler, alternatif turizm türleri ile karavan turizmi açısından önemli avantajlar taşımaktadır. Karavan turizminde arz edilecek birçok unsuru bünyesinde barındırmasının yanında en önemli avantajı bu turizm türü için bölgesel konumudur. Ankara ve Eskişehir gibi büyükşehirlere yakınlığının yanında, Ankara İstanbul Karayolu güzergahı üzerinde konumlanması ilçenin bu turizm türü için en büyük avantajıdır.

Şu an Çayırlar, Hoşebe ve Sarıyar Beldelerinde amatör anlamda karavancılık yapılırken, profesyonel anlamda bu turizm türü için gerekli teknik altyapı sunulmuş değildir. Ayrıca Nallıhan karavan turizmi için hizmet veren acentelerde destinasyon listesinde de görülmemektedir.

 

3.1.9. Yamaç Paraşütü- Paramotor

Yamaç paraşütü, hava sporlarıyla ilgilenen birkaç kişi tarafından 1980'li yılların başlarında bulunan, serbest paraşütlerle yamaçlardan koşarak kalkmaya olanak sağlayan bir ekstrem spor türüdür. Sivil havacılık mevzuatlarına göre çok hafif hava aracı sınıfına girer.

Yamaç paraşütü, çok hafif hava araçları içerisinde en hafifidir. Kolay taşınabilir olması sayesinde, yolu olmayan tepelerden kalkış yapılabilir. Özel kalkış-iniş pisti gerektirmez. Doğal kaldırıcı kuvvetleri kullanarak saatlerce havada kalabilir, bulutlara kadar yükselebilir ve kilometrelerce mesafeler kat edebilir. Dünyada en yaygın ve hızlı gelişen havacılık sporudur. Paraşütün sırt çantasına sığacak kadar küçülebilmesi ve ağırlığının az olması nedeniyle bazı dağcılar tarafından dağların zirvelerinden inmek için de kullanılır.

Yamaç paraşütünü, belirli sağlık koşullarına uyan hemen herkes yapabilir. Birçok kulüp, dernek, kurs vb. kuruluşlar bu sporun eğitimini vermektedir. Türkiye'de bu sporun eğitimini veren yaklaşık 40 civarında da üniversite kulübü bulunmaktadır.

Kullanılan malzemelerin ithal ve özel olması nedeniyle maliyeti oldukça yüksektir. Ancak yine de diğer havacılık sporlarıyla karşılaştırıldığında uçmanın en ucuz yolu olduğu görülür. Paramotor ise Yamaç Paraşütü yapılırken pilotun sırtına takılan elden veya ayaktan kumandalı şekilde gidilecek yönün tayin edilmesiyle oluşmuş bir spor dalıdır.

 

Dünya’daki Pazar Durumu

Yamaç paraşütü, dünyada en yaygın ve hızlı gelişen havacılık sporudur. İlk olarak Fransa ve İsviçre Alplerindeki bir grup dağcının dik yamaçlardan koşarak kalkış yapmasıyla başlamıştır. 1989 yılında Avusturya’nın Kössen şehrinde ilk Dünya Yamaç Paraşütü Şampiyonası yapılmıştır. Şu anda Antarktika hariç bütün kıtalarda sıkça rastlanan bir spor dalı haline gelmiştir. Ayrıca uluslar arası Çanhavk Yamaç Paraşütü yarışması her sene bir başka ülkede düzenlenmektedir.

 

Türkiye’deki Pazar Durumu

Türkiye’de yamaç paraşütü ile 4000 5000 m. yüksekliklere çıkılabilmekte, 100-200 km. arasında mesafelere gidilebilmektedir. Türkiye’de bulunan bazı uçuş bölgeleri aşağıda verilmiştir. Bu spor dalı ile ilgili olarak Ayrıca Türkiye Yelken Kanat ve Yamaç Paraşütü Federasyonu kurulmuş olup bu spor dalı oldukça hızlı bir şekilde gelişmektedir. Bu federasyon tarafından şu an için bu sporla aktif olarak uğraşan sporcu sayısının 1000 civarında olduğu belirtilmiştir. Ayrıca ülkemizde bu sporun eğitimini veren ve yapan yaklaşık 40 civarı üniversite kulübü vardır.(Bulu Eraslan, 2007: 206)

Türkiye bu spor dalı ile ilgili olarak dünyada öncü olacak konumdadır. Örneğin ülkemizde bu spor daha yeni gelişmeye başlayan bir spor dalı olmasına rağmen 2010 yılında Dünya Yamaç Paraşütü Şampiyonası Çankırı Bayramören’de gerçekleştirilmiştir.

 

Nallıhan İlçesi Yamaç Paraşütü Potansiyel Analizi

Nallıhan’ın değişken yükseklikteki jeomorfolojik yapısı bu spor için avantaj yaratmaktadır. Şu an için sadece Vericiler bölgesinden yapılan bu sporun geliştirilebilmesi için peyzaj değeri yüksek alanlarda görselliklerin yakalandığı yüksekliklerde gerekli rüzgar ölçümleri ve güvenlik araştırmaları yapılması gerekmektedir.

3.1.11. Kürek ve Su Sporları 

Kürek insanoğlunun denizler ve akarsularla basit araçlar kullanarak mücadelesini temel alan spor dalıdır. Kürek sporu, sporcuların birbirleri ile rekabet ederek göl, nehir ve denizde, kürekler vasıtası ile hareketin sağlandığı özel olarak üretilmiş tekneler ile gerçekleştirilen bir takım sporudur. Dünyanın en zor sporlarından biri olup, aşırı bir dayanıklılık ve kuvvet gerektirmektedir. Kürek sporunu yaparken vücudun bütün kasları çalışır. Yarışma Küreği ve Rekreasyon Küreği olmak üzere iki çeşidi vardır.    

Yarışma küreği, performans küreği olarak da adlandırılan ve Dünya’da ve Türkiye’de en çok uygulanan çeşittir. Rekreasyon küreği ise boş zamanları değerlendirme, sağlıklı yaşam sporu ve eğlence amacı ile yapılır. Rekreasyon amacı ile yapılan kürek sporu için özel olarak üretilmiş tekneler bulunmaktadır. Bu teknelerin yapısı yarış teknelerine göre daha geniştir ve su üzerinde denge sağlamak daha kolaydır.

Dünya’daki Pazar Durumu

1715'te İngiltere'de, kayıkçıların kendi aralarında düzenlemiş oldukları "Doggetts Coat Badge" yarışı modern anlamda yapılmış olan ilk kürek yarışı olmuştur.

Amatör bir spor niteliğinde olan ilk kürek yarışları ve kuralları ise, 1829'da İngiltere'de Oxford ve Cambridge üniversiteleri arasında, 1851'de ABD'de Harward ile Yale Üniversiteleri arasında düzenlendi. Bacakları itmek suretiyle güç kazanılmasını sağlayan kızaklı oturakların ilk kez kullanılması ise 1857'de ABD'de oldu, onu 1871 yılında İngiltere izledi. 1892'de Fransa, Belçika, İtalya ve İsviçre tarafından Uluslar arası Kürek Dernekleri Federasyonu (Federation İnternationale Des Societes D'Aviron) "FISA" kuruldu. FISA aynı zamanda kurulan ilk uluslar arası spor federasyonu oldu. 1900 Paris Olimpiyat Oyunları'na alınmasından sonra kürek, olimpik bir spor haline gelmiştir. Özellikle içerisinden nehir geçen metropollerde kürek yarışları büyük bir tanıtıma ve turizm organizasyonuna olanak sağlamakta olup, Londra bu konudaki en başarılı şehirdir.

Türkiye’de Pazar Durumu

Kürek sporu kulüplerarası rekabetin en yoğun olduğu spor dallarından biridir. 1951'e kadar sadece il ve bölge şampiyonaları düzenlenirken, II. Dünya Savaşı sonrasında birçok kulübün kürek branşı açması ve Marmara bölgesi dışındaki kulüplerin de bu spora ilgi duymaları ile kulüplerarası Türkiye Şampiyonaları düzenlenmeye başladı. Ağırlıklı olarak İstanbul/Kartal, Sakarya/Sapanca Gölü ve Ankara/Mogan Gölü'nde yapılmaktadır.

 

Resim...:Sarıyar Barajı Tekne Gezintisi

 

Nallıhan İlçesi Su Sporları Potansiyel Analizi

Nallıhan ilçesi esas itibari ile hidrolojik açıdan zengin bir ilçedir. İlçe içerisinde üç baraj ve 3 gölet mevcuttur. Özellikle Sarıyar Hasanpolatkan Barajı, Yenice Barajı, Gökçekaya Barajı su kütleleri itibari ile su sporları için özellikle kürek sporu için uygun potansiyele sahip alanlardır. Sarıyar Belediyesi tarafından alınan tekne ile Sarıyar Barajı üzerinde günübirlik tekne turları düzenlenmektedir. Aşağıdaki resimde söz konusu tekne yolculuğa çıkmadan önce görülmektedir.

 

3.1.12. Orienteering 

İngilizce’de orienteering olarak adlandırılan bu yön bulma sporu, harita ve pusula kullanarak, özel bir topoğrafya haritasında işaretlenmiş bir dizi kontrol noktasını bulmak amacı ile yapılmaktadır. Navigasyon bilgisi olarak da adlandırılabilecek doğada yön bulma, klasik anlamı ile pusula ve harita kullanarak doğada gidilecek yere ulaşabilmeyi içermektedir. Harita yardımıyla yön bulmayı içeren, zamana karşı yapılan bir spordur. Farklı arazi koşullarında yapılabilse de, genellikle ormanlık arazide yapılması tercih edilmektedir. Çoğu ülkede federasyonlar halinde örgütlenmiştir ve belirli kurallar çerçevesinde gerçekleştirilir.

Oryantiring’de sporcular kendilerine verilen yarışma bölgesinin haritasında belirtilmiş hedeflere (kontrol noktaları) sırasıyla ve en kısa sürede ulaşmaya çalışırlar. Kontrol noktalarında turuncu-beyaz bayraklar bulunur. Yarışmacılar bayrağın yanındaki zımbayı ellerindeki fişe (kontrol kartı) basarak kontrol noktasına ulaştıklarını kanıtlarlar. Bazı yarışmalarda zımba ve kontrol kartı yerine elektronik bir sistem de kullanılmaktadır. İki hedef arasında hangi yolu izleyeceğine yarışmacı kendi karar verir. Amaç hedefleri en kısa sürede tamamlamaktır. Tüm hedeflere ulaşamayanlar genellikle diskalifiye edilir. Yarışmacıların birbirini izlememesi için genellikle birkaç dakika arayla çıkış verilir. Yarışmacılar parkur boyunca karşılaşsalar dahi birbirlerini izlemeleri yasaktır. Bu spor sadece yürüyerek değil kayak, dağ bisikleti gibi araçlarla da yapılmaktadır. Ülkemizde ve dünyada bir federasyon şeklinde örgütlenmesini tamamlamış bir spor dalı olup dünya şampiyonaları düzenlenmektedir.

 

Dünya’daki Pazar Durumu

Bu spor özellikle tüm Avrupa’da ve Amerika’da yaygın olarak yapılmakta olup, popülerliği her geçen gün artmaktadır. Doğayı keşfetme arzusunun artığı gelişmiş ülkelerde teknoloji merakıyla birleşen bu arzu bu sporun gelişmesinin arkasındaki temel itici güçtür.

 

Türkiye’deki Pazar Durumu

Türkiye’de bu spor dalı ile ilgili olarak kurulu bir federasyon bulunmasına rağmen örgütlenmesi ve kurumsallaşması henüz oluşma aşamasındadır. İllerde örgütlenme temsilcilikler üzerinden yürütülmektedir.

Yön bulma sporu Türkiye’de askerler, polisler, izciler, üniversitelerin spor bölümleri gibi kendi içlerine kapalı çevrelerde 1970’li yıllardan beri yapılmaktadır. Diğer bir deyişle, ülkemizde yön bulma daha yeni tanınmaya başlamış olan bir spordur. Senelerdir askeri birliklerin eğitiminde kullanılmakta olmasına rağmen henüz yeterli popülerliğe sahip olamamıştır. Bunun en büyük sebebi stratejik olmayan yerlerin dahi haritalarının bulunamamasıdır. Bunun dışında ülkemizde yeni tanınan sporlara karşı görünen çekince bir diğer sebeptir. Halbuki ülkemiz yön bulma sporunun gelişmesi için ideal doğal şartlara sahiptir.

 

 

Nallıhan İlçesi Orienteering Potansiyel Analizi

Nallıhan’ın çeşitli turizm türlerine ve zengin tarihi geçmişe sahip olmasının yanında barındırdığı peyzaj değerleri orientering sporu için en önemli avantajdır. Ayrıca Bacım Sultan’ın kaybolması ile özdeşleşen anlatım başlı başına bu turizm türü için kullanılabilecek bir temadır. Bunun yanında sanayi tesislerine sahip olması, sucul ve karasal peyzaj elemanlarının yoğunluğu ve kırsal yerleşmelerin varlığı bu sporun gelişebilmesi için Nallıhan İlçesinin barındırdığı avantajlardır.

 

3.1.13. Paintball 

Son 20 yıldır dünyada yaygın bir şekilde oynanan, ülkemize sadece 5 yıl önce girmiş olan “paintball” bir “takım ve strateji” oyunudur. paintball’da her oyuncunun yüzünde, kırılmaz camlı özel bir maskesi ve elinde ise özel gazlı silahları (marker diye tabir edilir) vardır. Bu silahlar görünümleriyle gerçek silahları andırır, ancak farklı olarak bunlar öldüren mermiler değil; boyayan kapsüller atarlar. Kapsüller görünüm olarak misketten farklı değildir, üstleri plastik benzeri (ilaç kapsüllerindeki malzemenin aynısı) bir malzeme ile kaplı olan bu malzeme, doğa dostudur ve çevreyi kirletmeden kendiliğinden yok olur.

 

Dünya’daki Pazar Durumu

Amerika başta olmak üzere tüm dünyada şu anda paintball ile ilgili kuruluşların sayısı binlerle ifade edilebilir. Bu kuruluşların arasında paintball oyun alanları, malzeme satıcıları, takımlar ve hatta ulusal ve uluslararası Paintball Federasyonları bulunmaktadır. Uluslararası turnuvalar sayesinde oyunculara ülkelerini temsil etme fırsatı sağlanmaktadır. paintball günümüzde neredeyse bütün dünya ülkelerinde oynanmaktadır.

 

Türkiye’deki Pazar Durumu

Türkiye’de paintball birçok bölgede oynanmaktadır. Büyükşehirler başta olmak üzere Antalya gibi turistik bölgelerin birçoğunda, alternatif turizm aktivitesi olarak kurgulanmakta ve her geçen gün talep artmaktadır.

 

Nallıhan İlçesi Paintball Potansiyel Analizi

Paintball yapısı gereği şehirden uzakta ve doğa ile iç içe ortamlarda yapıldığı için Nallıhan ilçesi bu spor için uygun potansiyele sahiptir. Hem sucul bölgelerin hem de bitki örtüsü ve yükseltisi değişik yeryüzü şekillerine sahip olması sebebi ile Nallıhan bu spor için pek çok uygun alanı içerisinde barındırmaktadır. Ancak Ankara il merkezi ve diğer yerleşim alanlarına olan uzaklığı bu spor alanı için en önemli dezavantajdır. Dolayısıyla bu spor dalına dayalı turizm türü için farklılaştırılmış alana özgü temaların yaratılması ve öncü turizm türü olmasından çok destekleyici turizm türü olarak değerlendirilmelidir.

 

3.1.14. Fotoğrafçılık – Foto Safari

Vahşi yaşam alanlarına fotoğraf çekmek amaçlı düzenlenen geziler foto-safari olarak adlandırılmaktadır. Fotoğrafçılık ise bugün çok farklı bir kulvarda bir sanat dalı olarak adlandırılmaktadır.

 

 

 

 

 

 

Dünya’daki Pazar Durumu

Foto safari genel olarak bugün dünyada vahşi doğayı veya doğal güzellikleri gözlemlemek ve anlamak adına düzenlenen turizm turlarına ek olarak düzenlenmektedir. Ancak belirli türleri gözlemekten öte onların canlı doğa içerisinde fotoğrafını çekebilmek bazen kendi başına bir amaç olmakta bu da kendi başına turizm potansiyeli meydana getirmektedir. Bazen direkt türün fotoğrafını çekebilmek üzerinden fiyat pazarlıkları yapılabilmektedir.

 

Türkiye’deki Pazar Durumu

Ülkemiz üç kıtanın kesişim bölgesinde yer alması sebebi ile sahip olduğu tür çeşitliliği ve yeryüzü şekillerinin çeşitliliğinden dolayı barındırdığı peyzaj güzellikleri açısından ve derin kültürel ve tarihi geçmişi açısından hem foto-safari hem de fotoğrafçılık açısından zengin bir potansiyele sahiptir.

 

Nallıhan İlçesi Foto safari- Fotoğrafçılık Potansiyel Analizi

Nallıhan ilçesi foto safari için oldukça büyük potansiyele sahiptir. Öncelikle ilçenin karasal ve sucul ekosistem varlığının zenginliği ve çeşitlilik arz eden jeomorfolojik yapısı foto safaride kullanılacak bir çok öğenin bu ilçede yer almasına sebep vermiştir. İçerisinde anıt ağaçlarının varlığı, üç adet yaban hayatı gelişme sahası, bir adet tabiatı koruma alanı ve kırsal yaşamın sürüyor olması bu alanda foto safari için öne çıkan potansiyel avantajlardır. Zaten bu turizm türü alanda halihazırda yapılmaktadır. Doğa Koruma Vakfı tarafından her sene alan içerisinde foto safari düzenlenmektedir. Kuş cenneti, barajlar, göletler, Sarıçalı Dağı, Yaban Hayatı Üretme Sahaları, orman alanları, köyler, inanç turizm merkezleri fotoğrafçılık yapılacak başlıca alanlar arasındadır.

 

3.2.Kültür Turizmi

Kültür turizmine yönelik tanımlar genel olarak kültür tanımı ekseninde gelişmekte ve anlam kazanmaktadır. Kültür turizminin kapsamı, kültürel faaliyetlere ve kültür sanayine ilişkin tanımlamalara bağlı olarak genişlemekte veya daralabilmektedir. Dünya turizm örgütünün sınırlı kültür turizmi tanımı, insanların şehir turları, sanat gezileri, festival ve diğer kültürel etkinlik ziyaretleri, tarihi eser gezileri gibi kültürel motivasyonlarla yaptıkları hareketleri bu çerçevede değerlendirmektedir. Kültür turizmi, insanoğlunun geçmişten bugüne kadar biriktirdiği mekanların, geleneklerin, sanat formlarının, kutlamaların, deneyimlerin tümünün turizm olgusu içinde sunumudur.  Kültür turizmi için gelen insanlar aslında modern yaşam değil bölgenin insanlarını, geçmişte uygarlıkların katman katman oluşturduğu mekanları, bu mekanların üzerinde oluşturulan yaşam biçimlerini, gelenekleri görenekleri deneyim etmeye gelirler.

Kültür turizmini oluşturan esas ‘kültürel miras’tır. Günümüzde kültürel miras kavramı giderek, sanat dışı faaliyet alanları da dahil olmak üzere, yeni varlık ve faaliyet kategorilerini de kapsayacak şekilde genişlemiştir. UNESCO, kültürel mirası, her türlü tarihi anıt ile geleneksel ve popüler kültürü ya da halk kültürünü ve sanat dışı faaliyetleri da kucaklayan somut ve somut olmayan kültürel miras olmak üzere çeşitlendirmiştir.  Bunlar arasında sözlü gelenek, töreler, diller, müzik, halk oyunları, törenler, festivaller, geleneksel tıp ve eczacılık, mutfak ve yemek gelenekleri, endüstriyel miras gibi kültürel öğeler ile kültürel miras alanları, tarihi kentler, kültürel peyzajlar, taşınır kültürel miras, aletler ve yaşam alanları gibi, kültürün maddi yanlarıyla ilişkili her türlü kültür öğesi sayılabilir.

Kültür turizminin ayrılmaz bir parçası da tarih turizmidir. Tarih bilimi diğer bilim dallarından farklı olarak birçok insanın günlük yaşamının içerisindedir ve ilgi alanındadır. Bu ilgi her geçen gün artmaktadır. Bu ilgiye bağlı olarak bu insanların tarih konusundaki amatör ya da profesyonel uğraşısı turizm sektörünün ilgi alanına girmiş ve tarih turizmi oluşmuştur. İnsanların tarihi bir mekan yada olaya ilişkin bilgi edinmek, hissetmek, anmak gibi duygularla bir yerden başka bir yere seyahat etmeleri ve ilgili mekanda konaklamaları, harcamalarda bulunmaları tarih turizmini oluşturmaktadır. 

 

Dünya’daki Pazar Durumu

Son elli yılda uluslararası düzeyde turizm pazarında istikrarlı bir şekilde gelişen turizm kolu kültür turizmidir. Kültür turizmi seyahat sanayinin en hızlı gelişen sektörüdür ve bu turizm için gelen turist, diğer turistlerden günde 62 dolar, her ziyarette 200 dolar fazla harcama yapmaktadır. Ayrıca kültür turizmi için gelenler ziyaretleri esnasında birden fazla destinsayonu ziyaret etmektedirler ve bu turizm türünü seçenlerin büyük bir kısmı yüksek gelir seviyesindendir.  Kültür turizmi sektörü başlangıçta çok yatırım isteyen ancak zamanla diğer turizm türlerinden çok daha fazla getirisi olan bir türdür.

Günümüzde turizm harcamalarında kültür odaklı turistik faaliyetlerin artış eğiliminde olduğu görülmektedir. Örneğin Avrupa Komisyonu tarafından yürütülen bir araştırma, AB genelindeki turizm varış noktalarının %30’unun, sahip olduğu kültürel miras nedeniyle tercih edildiğini göstermektedir. (Bellini vd, 2007) Eğer sözkonusu tercih nedenlerine kültürel etkinlikler ve festivaller eklenecek olursa, bu oranın %50 seviyesine yükseleceği tahmin edilmektedir (Klein, 2001). Kültürel miras odaklı girişimler, Avrupa’daki turistik aktivitelerin %50’sinin kültürel mirasa yönelik gezi ve ziyaretlerden kaynaklandığını iddia etmektedir.

Kültür turizminin bir alt bileşeni olan tarih turizminin tüm dünyada meraklısı çok olmasına rağmen tek başına bu turizm türü için hareket eden turist kitlesi azdır. Tarih boyunca yaşanan savaşlara sahne olan meydanlar, barış anlaşması yapılan saraylar veya mekanlar, bir idamın yapıldığı alan, toplama kampları v.b. alanlar bu turizmin yapıldığı mekanlar arasındadır. Bununla birlikte, bu turizm türü diğer turizm türlerini bütünler niteliktedir. Örneğin, kitle turizmine, kültür turizmine, kırsal turizme veya doğa turizmine katılan ziyaretçiler belli bir zaman diliminde de bu turizme vakit ayırmaktadırlar. Bu nedenle, yalnızca bu alana özgü bir turizm geliri çok fazla değildir.

 

Türkiye’de Pazar Durumu

Ülkemizin kültür miras konusunda zenginliği tartışılamaz. Topraklarımızda pek çok uygarlık ve kültür yaşamış ve yeni kuşaklara paha biçilmez değerde bir miras bırakmıştır.  Ancak henüz koruma bilincinin oturmaması ve koruma projelerinin yüksek maliyet gerektirmesi sebebiyle kültür varlıklarımız ciddi tehdit altındadırlar. Sit alanları her ne kadar koruma statüsüne alınmış yerler olsa da gerçek anlamda korunamamaktadır. Yeni yapılaşmalar tarihi doku ile uyumsuz gelişmekte ve tarihi dokuyu bozmaktadır.

Kültürel miras, bir üretim faaliyeti olarak ekonomik bir öneme sahiptir.  Ülkemizde böylesine kültür değerlerinin varlığı, önemli bir kalkınma fırsatı meydana getirmektedir. Bu değerlerin varlığı, bölgede turizm yoluyla genel kalkınmayı artırma stratejisinin önemli bir dayanağı olabilir. Kültürel mirasın geliştirilmesi konusunda ulusal, bölgesel ve yerel düzeyde çeşitli idareler kadar kar amacı güden ve gütmeyen özel sektör kuruluşlarının da harekete geçirilmesi gerekmektedir; bu da yenilikçi ve pazara dönük bir plan ile sağlam ve etkili bir yönetim çerçevesinde mümkün olabilecektir.

Ülkemizde özellikle Kapadokya, Lidya, Antik Yunan, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlılardan kalan merkezler ile Cumhuriyetimiz açısından Çanakkale savaşlarının yapıldığı Gelibolu ve civarı, Başkomutanlık Meydan muharebesinin yapıldığı Afyon, Sakarya savaşının yapıldığı Polatlı ve civarı önemli kültür turizmi alanları arasında yer almaktadır.

Nallıhan İlçesi Külür Turizmi  Potansiyel Analizi

Nallıhan Kültür Turizmi esas itibari ile 4 tema üzerine şekillenmektedir. Bunlar

  • İnanç turizmi
  • Arkeoloji Turizmi
  • Yeme/içme –Gastronomi Turizmi
  • Sanayi Odaklı Kültür Turizmi
  • Geleneksel l Sanatları ve Özel Günler

olarak belirlenmiştir.

Nallıhan için belirlenecek kültür turizmi stratejisinde öne çıkan marka Değerler, inanç turizmi için Tabduk Emre Türbesi, Arkeoloji Turizmi için Julıopolis Antik Kenti’dir. Bu iki marka değerin yanında Sanayi odaklı kültür Turizmi ülkemizde henüz profesyonel anlamda yapılmaya başlamayan bir turizm türü olduğu için sektördeki boşluk itibari ile küçük ölçekli ancak öncü pazar payı elde edebilecek niteliktedir. Bunun yanında Gastronomi konusunda markalaşmış Bolu-Mengen aksı üzerinde bulunması Nallıhan’ı avantajlı konuma getirmektedir. Ancak bu konuda ihtisaslaşma ve profesyonelleşme artık em önemli husustur. Geleneksel el sanatları ile birlikte özel günler, İnanç Turizmi ve Arkeoloji Turizminin esas itici alt sektörler olarak var oldukları Kültür Turizmi için destekleyici unsurlar olarak kurgulanmalıdırlar.

Bu genel stratejinin ardından yukarıda bahsedilen beş alt sektör için analizler ayrı ayrı yapılmış ve Nallıhan İlçesi özelinde potansiyel analizleri ortaya konulmuştur.

 

3.2.1.      İnanç Turizmi 

Turizm pazarında geliştirilebilecek çeşitli alternatif ürünlerden biri de inanca dayalı turizm faaliyetlerinin organizasyonudur. İnanç turizmi olarak adlandırılan bu alternatif turizm ürünü doğrudan doğruya herhangi bir ülke destinasyonunun sahip olduğu kültürel ve dinsel miras ile yakından ilişkilidir. Diğer bir ifade ile inanç turizmine konu edilebilecek kaynaklara sahip olmak inanç turizmi için bir yandan temel zemini oluşturmaktadır.

İnsanların dini inançlarını gerçekleştirmek amacıyla önemli çekim merkezlerine yaptıkları ziyaretlerin turizm olgusu içinde değerlendirilmesine “inanç turizmi” denilmektedir. İnanç turizmi kültür turizminin bir alt birimi olarak görünse de “ibadet amaçlı” ziyaretler olması sebebiyle diğer turizm türlerinden farklıdır. Amaç kişilerin dini köklerini aramak için yaptıkları arkeolojik bir araştırma ve ibadettir. Bununla birlikte bu ziyaretler esnasında dolaylı bir kültürlenme söz konusu olduğundan “inanç turizmi” kavramı “kültür turizmi” kavramını belli bir noktada yakalamaktadır.

 

Dünya’daki Pazar Durumu

Dünyada inanç merkezlerine göz atacak olursak özellikle Hıristiyanlık, Yahudilik ve İslam’ın kutsal mekanları birbirine çok yakındır. Kudüs, Mekke bunlardan ilk akla gelenlerdir.  Kutsal kitaplarda tasvir edilen olaylar ve mekanlar birbiriyle çok yakın ilişkilidir. Bu bağlantıda Anadolu’nun önemi büyüktür. İlkçağ medeniyetlerinin Anadolu’da gelişmesi, Hıristiyanlığın ilk dönemlerinde Havarilerin, Ortaçağ’da ise Musevilerin bulundukları ülkelerde karşılaştıkları ağır baskı ve yok etme politikaları sonucu Anadolu’ya sığınmış olmaları, İslamiyet’e ait eserlerin yanı sıra çok sayıda kilise, sinagog ve diğer eserlerin Anadolu’da yer almasına neden olmuştur.

İnanç turizmi faaliyetlerinin, ortak inanç paydasında buluşan çok sayıda insanı ilgilendirmesi, bu alanda ortaya çıkabilecek turistik hareketliliğin boyutunu ve dolayısıyla ekonomik potansiyelini ortaya koymaktadır. İnsanların inançlarının gereği olarak gördükleri hac gibi seyahatlere katılmaları ya da kutsal mekanlara ilişkin kültürel merak, dinlerin kutsal merkezlerinin bulunduğu turistik destinasyonlarda yoğun bir turistik hareketliliğin yaşanmasına neden olabilmektedir. Dünya Turizm Örgütü (DTÖ) tahminlerine göre dünya genelinde her yıl 300 milyon turist inanç merkezli olarak seyahat etmektedir. Bu seyahatler ile oluşan pazarın ekonomik büyüklüğü ise 18 milyar $ olarak hesaplanmaktadır (Wright, 2007:1) Bu istatistikler, inanç turizminin alternatif bir turistik ürün olarak, ülke destinasyonları için gelir potansiyeli bağlamında taşıdığı önemi açıkça ortaya koymaktadır. Buna ek olarak , Dünya Turizm Örgütü (DTÖ), inanç turizminin de içerisinde bulunduğu niş pazarlarda turistik hareketlerin 2020 yılına kadar %20 artacağını öngörmektedir (Mckelvie, 2005:69).

 

Türkiye’de Pazar Durumu

 Türkiye, coğrafi konumu itibariyle eski dünya kıtaları olan Asya, Avrupa ve Afrika arasında doğal bir köprü gibidir. Bu nedenledir ki tarihin ilk devirlerinden beri kıtalar arası insan ilişkileri Anadolu topraklarında olmuştur. Uygarlık geçmişinin çok eski oluşunun yanı sıra yaşamış olan kavimlerin çeşitliliği de Türkiye’nin arkeolojik ve kültürel zenginliklerini benzersiz kılmaktadır.

Her ne kadar İsa Peygamber Filistin’de doğmuş ve orada ölmüşse de Havarileri Anadolu topraklarına sığınmış, Hz. İsa’nın öğretilerini yaymaya çalışmış, ilk kiliseler bu topraklarda kurulmuş ve Hıristiyanlık tarihinin en önemli olayları bu topraklarda yaşanmıştır. Hıristiyanlığın doğduğu yer Filistin ise geliştiği, serpildiği  yer Anadolu’dur. Anadolu coğrafyasının en önemli kesimleri Antakya’dan başlayan Tarsus’a, Demre’ye, Yalvaç’a, Pamukkale’ye, Efes’e, İznik’e ulaşan güzergah önemli bir dini inanç güzergahı olmuştur.

Anadolu aynı zamanda bir çok peygamberin yaşadığı ve hatta doğduğu coğrafyadır. Sadece Şanlurfa’da onlarca peygamberin hayatı geçmiştir.  İslami dönemin bir çok veli zatının naaşlarını bağrında barındıran Anadolu Hz. Mevlana, Hacı Bayram Veli, Yunus Emre gibi önemli İslam bilginlerini de dünyaya tanıtmış ve milyonlarda yabancı turistin gelmesine vesile olmuştur. Milletimizin İslami anlayış paralelinde derin saygı ve hoşgörü içerisinde günümüze kadar ulaşan bu kişilerin türbeleri, Türkiye’nin rekabet gücünü arttırmakta ve diğer ülkelerden daha avantajlı hale getirmektedir.

 

Nallıhan İlçesi İnanç Turizmi Potansiyel Analizi

Nasuh Paşa Camii

Cami, 1911 yılında Ankara-Ayaş Nallıhan-İstanbul güzergahını çizmek üzere Nallıhan’a gelen bir Fransız mühendisin nezaretinde yıkılan eski caminin yerine aynı genişlikte yeniden yapılmıştır. Dikdörtgen planlı, düzgün kesme taştan, üstü ahşap çatılı ve alaturka kiremitli olarak inşa edilmiştir. Kuzeyde birbirine kemerle bağlanan sekiz adet kare sütunlu iki yanı ve önü açık üstü ahşap çatıyla örtülü son cemaat mahali yer almaktadır. Son cemaat yerinde hareme geçişi sağlayan kapı kilit taşı çıkıntılı ve dairevi kemerlidir. İbadet mekanının ortasını göbekli ahşap tavan örtmektedir. Mahlefi dört köşeli iki taş sütun üstünde ahşaptandır. Cami toplam dokuz adet sivri kemerli pencere ile aydınlatılmaktadır.

Mihrabın kenarları kademeli sivriye yakın dairevi kemerli ve basit kornişlidir. Minber kesme taştan, minberin korkuluğu ise ahşaptandır. Cami avlusunun batı tarafında 20. yy başı olarak tarihlenen içinde dört kabir bulunmaktadır.

Yapı Ankara Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu Müdürlüğü’nün 28.01.2005 tarih ve 266 sayılı kararı ile tescillenmiştir.

Uluhan Köyü Camii

17.yüzyıl başında sadrazamlık yapmış olan Nasuh Paşa tarafından Ankara-Göynük arasında yaptırılmış olan han ile birlikte yapıldığı anlaşılan Uluhan Köyü Camii’nin orjinal yapısından günümüze sadece mimarisi kalmıştır. Deprem bölgesinde bulunan caminin yapılışından sonra birkaç defa tahribat uğrayıp sonradan yenilenmiştir. Ancak caminin beden duvarları kısmen eski durumu muhafaza etmektedir.

Dikdörtgen plandaki ahşap tavanlı caminin kuzey tarafındaki kadınlar mahfili bulunmaktadır. Caminin kuzey batı köşesinde camiden yaklaşık olarak 2,80 metre açıkta bulunan orijinal minare harap vaziyettedir. Kare kaideli ve tuğla gövdeli minarenin kaide kısmında kesme taş kullanılmıştır.

 

Tapduk Emre Türbesi

 

 

 

Türbe, Emremsulan Köyü girişinin sağında hafif meyilli bir arazi içerisinde bulunan mezarlık içerisinde yer alır. Köyün mezarlık sahası olarak belirlenen özel mülkiyetteki ve koruma altındaki bir arazidedir. Kare planlı ve kubbelidir. Duvarları içerden 6 x 6 metre boyutunda ve 1.6 metre kalınlığındadır. Sarıyar Barajı’nın yapımı sırasında 1954-1958 yıllarında Etibank tarafından türbe olarak onarılırken kubbeyi korumak ve akıntıyı önlemek amacıyla kubbenin üzerine kiremit kaplı şemsiye külah şeklinde, dışa taşkın saçaklı bir çatı yapılmıştır. Türbeye doğu yönünden, oldukça sade ve basık kemerli alçak bir kapıdan girilir. Orijinal ahşap kapı kanatları türbeden çıkarılmıştır ve köydeki yeni camide saklanmaktadır. Basık kemerli, kapı girişinin üstünde devşirme bir antik mermer üstüne oyulmuş dört satırlık kitabesi mevcuttur.

 

Resim 3: Nasuhpaşa Camii Tescil Fişi

 

 

 

Güney duvarında 1.5 metre yüksekliğinde 67 cm genişliğindeki dikdörtgen pencere tek açıklıktır. Taşıyıcı duvarlar moloz taştan inşa edilmiş olup, kubbe ve pandantifler ise tuğla örgüdür. Kare planlı türbede ayrı bir mezar odası bulunmadığından cenazeler doğrudan ziyaret (mescit) kısmına gömülmüştür. İçeride altı sanduka yer almaktadır. Ortada 3.7 metre uzunluğunda ve 72 cm genişliğinde Tapduk Emre’nin sandukası vardır. Tabduk Emre’nin eşi ve dört çocuğuna ait olduğu sanılan beş sanduka daha bulunur. Türbenin 20 metre batısında ise Tabduk Emre’nin hatiplerinin türbesi vardır.

Bacım Sultan Türbesi

 

 

 

Kaynak: Nallıhan Kitabı,2010: 27

Tapduk Emre’nin kızına ait olan bu türbe Tekke Köyü içerisindedir. Tekke Köyü’nün ilçe merkezine uzaklığı 14 km olup köylerin dizilişine göre Ermem sultan Köyü ortada, Yunus’un mezarının bulunduğu Sarıköy sağda ve Bacım Sultan’ın yattığı Tekke Köyü solda yer alır. Rivayete göre Bacım Sultan’ın evinin odaları açık ve gelene gidene baktığı için bu adı almıştır. İçerisinde Bacım Sultan’ın, eşinin, iki çocuğunun ve hizmetkarının sandukaları vardır. Üstü çatı olan türbenin 200 metre kadar aşağısında bir kuyu bulunmaktadır. Kuyunun suyu tuzludur. Bazı rivayetlere göre düğünden belli bir süre sonra Tapduk Emre ve yakınları hem dünürleri ziyaret etmeye hem de kızlarını görmeye giderler. Çevrede buna kız ardına gitme denir. Babasının geldiği haber verildiğinde Bacım Sultan hamur yoğurmaktadır. Haberi alınca elleri hamurlu babasını karşılamaya koşar. Yolda ellerinin hamurlu olduğunu fark edince ellerini yolunun üstündeki otlara sürer ve elini sürdüğü yerlerden su çıkar. Bacım Sultan ellerini bu suda yıkayarak babasını karşılamaya gider. Bugün yörede yaşayanlar suyun bulunduğu yere Hamurlu Su Kuyusu demektedir. Türbeye gelen ziyaretçiler ve hastalar bu suyla yıkanmakta veya  içmektedirler. Genellikle bu türbeye kara sevdaya tutulanlar ve akıl hastaları gelmektedir.

Resim 4: Taptuk Emre Türbesi Tescil Fişi

 

Şeyh Cafer Sadık Türbesi

Tapduk Emre’nin öğrencisi olan Şeyh Cafer Sadık türbesi Nallıkozlu köyünde iken köy Gökçekaya Baraj Gölü suları altında kalmadan önce aynı köyün yaylasına nakledilmiştir. Şeyh Cafer Sadık sağlığında çok sert bir mizaca sahiptir. Bir düğünde davul çalınmasından rahatsız olmuş ve davulu kaptığı gibi Sakarya’nın öteki yakasına atmış. O gün bugündür Nallıkozlu, Ömerşeyhler ve Emremsultan köylerinde düğünlerde davul çalınmaz. Türbe çevresinden çalı çırpı alınmaz, odun kesilmez. Türbeyi daha çok çocuk sahibi olmak isteyen kadınlar ziyaret etmektedir.

Ömer Şeyh Türbesi

Cafer Sadık gibi Ömer Şeyh’de Tapduk Emre’nin öğrencisidir. Ömer Şeyh’in türbesi Nallıhan ilçesinin adını aldığı Nallı Çayı’nın Sakarya nehrine karıştığı yere yakın olan Ömer Şeyhler Köyünde bulunmaktadır.

Hoşebe Türbesi

Hoşebe Türbesi Nallıhan’a 3 kilometre uzaklıkta olan Akdere Köyünün yakınındaki Ardıç koruluğu içindedir. Ziyaret yeri yüksekçe bir tepenin yamacındadır. 10 metre kadar aşağısında içilebilen bir su vardır. Hoşebe Türbesi’nin diğer türbelerden ayrı bir özelliği vardır. Türbenin bulunduğu koruluk mesire yeri olarak kullanılır. Halk arasında dolaşan rivayete göre Hoşebe ölmeden önce mezarının etrafında gülünüp oynanmasını hoşça vakit geçirilmesini istemiştir.

Resim 6:Şeyh Cafer Sadık Türbesi

 

(Kaynak: Nallıhan Kitabı,2010:29)

 

 

Resim 7: Ömer Şeyh Türbesi

 

Kaynak: Nallıhan kitabı, 2010: 29

Hasan Dede Türbesi

Hasan Dede türbesi Nallıhan’a 5 km uzaklıkta bulunan Sobran köyünde bulunmaktadır. Erenin Horosan’dan geldiği rivayet edilmektedir. Yüksek bir yer de bulunan Hasan Dede Türbesi’nin çevresinde koruluk vesu vardır. Köylünün çok saygı gösterdiği bu yerde yağmur duasıyla beraber 70 bin taş gömülmüştür. Askere gidecek gençlerde türbeyi ziyaret ederler. Haziran ayının sonuna doğru gün dönümünden 10 gün önce bu yerde yapılan oğlak bayramında 45-50 kurban kesilir. Türbenin yanındaki birkaç ardıç ağacına bez bağlanıp adak adanır.

 

Resim 8:Hasan Dede Türbesi

 

 

Soğukkuyu Türbesi: (Kümmet)

 

Eğimli arazi üzerine kare planda inşa edilmiş olan kubbeli yapının beden duvarları yığma moloz taş olup dıştan kaba yontu ile kaplanmıştır. Moloz aralarına akustiği sağlamak amacıyla bol miktarda testi yerleştirilmiştir. Kubbe kırmızı harman tuğla ile örülmüştür ve üzerindeki sıva dökük vaziyettedir. Türbe yapısının girişi batıdandır. Yuvarlak kemerli ve kesme taş söveli ahşap kapısı bugün yerinde yoktur. Kapı portalı 1 m dışa çıkıntılıdır. Türbe içinde her cephede oldukça büyük kemerli birer nişi vardır. Nişlerin kemerli kısımları kesme taştır. Kemerlerin hemen üstünden kubbe başlamaktadır. Harman tuğla ile örülmüş kubbenin etek kısmında,  kemerlerin üzerinde aydınlatmayı sağlayan dikdörtgen biçiminde 4 adet küçük pencere açılımı vardır. Pencerelerin altında sıvaların sağlam kalan yerlerinde geometrik ve bitkisel motifli kalem işleri göze çarpar. Kemer araları üçgen geçişlidir. Her üçgenin üst kısmında kemerli küçük bir niş vardır. Üçgenler beden duvarlarının dış kısmından dikdörtgen prizma şeklinde çıkıntı teşkil eder. Güneybatı köşedeki üçgen üzerinde boya ile yazılmış Arapça kitabe görülür. Güney duvarındaki büyük kemerli niş içerisinde yarım silindirik formlu basit mihrap yer alır. Mihrabın üst kısmındaki kemer kesme taştır.

Türbe içi kısmen kaçak kazılara maruz kalmış olup yığma toprağı taşıyan köşeli ahşap hatıllar ortaya çıkmıştır. Batı kısmında, kapı eşiğinin hemen önünde 2,5 m derinliğinde çukur açılmıştır. Kaçak kazı ve rutubet tehlikesi bulunan yapının Selçuklu veya Osmanlı’nın ilk dönemlerine ait bir eser olduğu düşünülmektedir.

 

 

 

Resim 9: Soğukkuyu Türbesi (Mescidi) Tescil Fişi 

 

 

 

Nallıhan Kilisesi

Nasuhpaşa Mahallesi 109 ada, 3 parselde özel mülkiyette bulunan yapı üç nefli bazilika planlı bir kilise olup harabe durumda ve yıpranmış vaziyettedir. Üst örtüsü ve bazı kısımları yıkılmış olan yapının temeli taş malzeme ile yapılmıştır. Köşe duvarlar ve nefleri ayıran duvarlardaki kemer açıklıkları kesme taş ile örtülüdür.

Doğuda apsis ve batıda narteks kısımları kısmen ayaktadır. Kilisenin sağ nef duvarı üzerinde ikişer katlı bitişik nizamda iki ev yapılmıştır. Kilisenin apsisi şu n odunluk olarak kullanılmaktadır. Yapı Ankara Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu Müdürlüğü’nün 21.04.2000 gün ve 6705 sayılı kararı ile tescillenmiştir.

Resim 10:

Resim 11:

 

 

 

 

 

Nallıhan İnanç Turizmi Potansiyel Analizi:

Nallıhan İlçesi Ankara’nın yerleşim görmüş en eski bölgelerinden birisi konumundadır. Bu özelliğinin yanında içerisinde İslam Dini açısından önem arz eden bir çok şahsiyetin ebedi istirahatgahını barındırmaktadır. Bu alimlerin başında Taptuk Emre gelmektedir. Ülkemizde bir çok kişi tarafından da tanınan bu yüce islam aliminin türbesi Nallıhan ilçesindedir. Nallıhan’ın inanç turizminde imaj olarak kullanılacak bu değerinin yanında yine bir çok islam aliminin türbesi ilçe sınırları içerisindedir. Ancak türbelerin çevre düzenlemeleri eksik ve niteliksizdir. Kişilerle ilgili tanıtıcı, bilgilendirici hiçbir doküman levha pano düzenlemesi nitelikli anlamda bulunmamaktadır. Bunun yanında bütün bu değerleri birlikte ele alan bir turizm planlamasının bulunmaması bu turizm türüne ilişkin en önemli eksikliktir.

Bunun yanında Nallıhan merkezinde bulunan Kilise ilçeye gelen yabancı turistler için çekim noktası olabilecek bir obje olmasına rağmen o nitelikte değildir. Oldukça yıpranmış ve algılanması zorlaşmış bir haldedir. Civarında orijinal yapısını gösteren çizim veya bilgilendirme panosu bulunmamaktadır.

Uluköy’de her bahar çıkılan “yağmur duası”, Sobran Köyü Hasandede Türbesi’nde yapılan “aş günü”, Hıdırlar ve Ayman Köylerinde geleneksel olarak yapılan Hıdırellez kutlamaları ve Erenler Bayramı, Eymir Köyünde Mayıs veya Haziran başında yapılan Garadin Bayramı, Epçeler’de kutlanan Hacet Bayramı, Beyalan Köyünde her yıl Haziran ayının 2. Pazar günü düzenlenen “Dedebaşı Şenliği”, Beydili Köyündeki dedelik yatırları ve erenler bayramı inanç turizmi çerçevesinde kullanılabilecek somut ve soyut kültürel miras değerleri arasındadır.

 

3.2.2.      Arkeoloji Turizmi 

Sığırkıran 1. ve 3. Derece Arkeolojik sit Alanı Yerleşimi:  Nallıhan ilçesi Soğukkuyu Köyündedir. Tescil fişinde Sığırkıran yerleşimi olarak adlandırılmıştır. Seyrekte olsa Roma Dönemine ait seramik ve tuğla yapılara rastlanmıştır. İçerisinde taşduvar sırası bulunmaktadır. Ankara Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu Müdürlüğü tarafından 09.11.2004 tarihinde tescillenen taşınmazla ilgili olarak kaçak kazı tehtidinin bulunduğu tescil fişinde ifade edilmiştir.

Çömlektepe Höyüğü:  Nallıhan İlçesi, Çayırhan Beldesi’nin yaklaşık olarak 7 km kuzeyinde, Park Termik G-7 galerisinin yaklaşık olarak 500 metre batısında yüksek küçük doğal bir tepe üzerinde yer almaktadır. Alanın bulunduğu dağlık alan kuzey-güney yönünde Çayırhan’a doğru devam etmektedir. Tespit edilen alan, kuzey güney yönünde devam eden bu dağlık alanın batıya bakan bölümünde, Aladağ (Antik Skopas) Çayı Havzasına ve çayın kenarında yer alan Uluköy ve Karaköy yönüne bakmaktadır. Doğal yükselti üzerindeki alan, yerleşim alanı olamayacak kadar küçük boyutlu ve çok kaliteli seramikler veren bir alan olması nedeniyle tapınıma ilişkin bir alan görünümündedir. Bu alanda yapılan incelemede, kaçak kazıcılar tarafından oldukça büyük yarmalar ile tahribat yapılmış, kaçak kazılar sonucu Eski Tunç Çağı, Asur Ticaret Kolonileri Çağı ve Erken Hitit Dönemine ait oldukça kaliteli ve farklı tiplerde bol miktarda seramik parçası ele geçirilmiştir. Bu seramiklerin yoğunluğu ve kalitesi de bu alanın tapınıma ilişkin bir alan olduğuna işaret etmektedir. Kaçak kazılar sonucu açılan yarmalar ile ana kaya üzerinde muhtemelen 2 veya 3 seviyeli mimari tabaka görülebilmektedir. Ana kaya üzerindeki kültür tabakası yaklaşık olarak 1.40 m civarındadır. 15.10.2010 tarihinde Ankara Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu Müdürlüğü tarafından tescillenen taşınmazla ilgili en büyük tehdit kaçak kazı tehdididir.

Kılavuzdere Mevkii 1. Derece Arkeolojik Sit Alanı: Çiller-Mudurnu karayolunun yaklaşık 2. Kilometresinde ve yolun sağında (doğu) yer almaktadır. Yapılan kurtarma kazısı ile dere yatağının yoğunlukla batı yamaçlarında antik dönem yerleşimine ait yapı kalıntıları ve pithos parçaları ele geçirilmiştir. Bu alanda yerleşim alanı yoğun erozyon nedeniyle oldukça derinde kalmıştır. Eğrek dağının doğuya bakan eteklerinde yer alan kayalıkların yamaçlarında bölgenin yerel taşı olan kayrak taşları ile harçsız olarak örülmüş duvar kalıntıları tespit edilmiştir. Ayrıca kazı alanının etrafında farklı yönlere devam eden aynı karakterli duvarların varlığı da gözlemlenmiştir. Kaçak kazı yapılan çukurlarda koruma kurulu elemanlarınca yapılan inceleme neticesinde bölgenin nekropol alanı olabileceği yönünde kanı oluşmuştur. Gerçekleştirilen kurtarma kazısı neticesinde dönem özelliği taşımayan seramik parçaları, çatı tuğlaları ve bir adet demir karıştırıcı bulunmuştur. Bu bilgiler ışığında Kılavuzdere’nin muhtemelen Geç Roma- Bizans Döneminde basit köy kültürü özelliği gösteren bir yerleşime-işliğe sahne olduğu tahmin edilmektedir. 

Ulaşımı zor ve uzak olan bu bölge kaçakçılar için bölgeyi cazip hale getirmektedir. Ayrıca bölgenin engebeli yapısından dolayı kurul elemanları tarafından hiçbir koruma önlemi alınamamıştır. 

Hıdırlar Köyü 1. Derece Arkeolojik Sit Alanı (Çoban Oturacağı Sırtı): Nallıdere Köyü ile Hıdırlar Köyü arasında Nallıdere Köyü sınırları içinde, köyün güneydoğusunda, Hıdırlar köyünün ise kuzeybatısında köye yaklaşık 3 km mesafede Sakızlı mevkiinde yer almaktadır. Alana Sarıyer-Mihallıççık yolundan ayrılıp Nallıdere Köyüne giden eski Ayman toprak yolu ile ulaşılmaktadır. Sakızlık deresinin kenarında yer alan ve üzerinde kaçak kazı bulunan yan yana sıralanmış tepelerin güneydoğusunda ve bu tepelere yaklaşık 400 metre mesafede güneydoğu-kuzeybatı yönünde uzanan bir sırtta yer almaktadır. Sırt üzerinde iki ayrı kaçak kazı sonucu çıkarılmış büyük ve düzgün blok taşlar görülmektedir. Çevresinde yapılan araştırmalarda çok az Roma dönemine ait seramik parçalarına rastlanılmıştır. Kaçak kazı sonucu ortaya çıkan duvarın tam niteliği belli olmamakla beraber anıtsal bir yapıya ait olabileceği tespitinde bulunulmuştur. Alan için en büyük tehdit kaçak kazılardır.

Karahisargölcük Köyü 1. Derece Arkeolojik Sit Alanı: Nallıhan İlçesi, Karahisargölcük Köyü, Gölkayası mevkii, Nallıhan’a 25 km uzaklıkta olup, Karahisargölcük Köyü’nün yaklaşık 1 km. kuzeydoğusunda yer almaktadır. Eski Nallıhan-Eskişehir karayolunun güneyindedir. Gölyakası mevkii köyün hemen arka tarafında kalmaktadır. Teknik elemanlar tarafından yapılan yüzey araştırmaları neticesinde, doğal mağaraların bulunduğu kayalık alanın eteklerinde Roma Dönemine ait bol miktarda seramik örneklerine rastlanmıştır. Bölgenin yakın çevresinde bulunan diğer arkeolojik alanların yoğunluğu ve fonksiyonları  da düşünüldüğünde alanın arkeolojik bir yerleşim yeri olduğu yönünde teknik elemanlarca kuvvetli kanaat belirtilmiştir. Alan içerisinde kaçak kazılar yapıldığı yine yapılan çalışmalar neticesinde ortaya çıkan bir tespittir.

Hıdırlar Köyü 3. Derece Arkeolojik Sit Alanı: Nallıdere Köyü ile Hıdırlar Köyü arasında Nallıdere Köyü sınırları içinde, köyün güneydoğusunda, Hıdırlar köyünün ise kuzeybatısında köye yaklaşık 3 km mesafede Sakızlı mevkiinde yer almaktadır. Alana Sarıyer-Mihallıçık yolundan ayrılıp Nallıdere köyüne giden eski Ayman toprak yolu ile ulaşılmaktadır. Sakızlık Deresinin kenarında yer alan küçük ve sivri bir tepedir. Tepenin uç kısmında yapılan kaçak kazıda düzensiz ve harçsız kuru duvar örgüleri görülmüştür. Bu duvar örgüleri çevresinde kaba yapımlı küp parçalarına rastlanılmıştır. Tepenin doğusunda yer alan kuru dere kenarında yapılan bir başka kaçak kazı çukurunda daha küçük ve düzensiz taşlardan örülmüş duvar örgüsü görülmüştür. Söz konusu tepe ve doğusunda yer alan kuru dere arasında yuğun çanak ve çömlek parçalarına rastlanılmıştır. Alan üzerinde bulunan seramik parçalarından eski Tunç Çağı ve Klasik ve Roma döneminde iskan gördüğü tahmin edilmektedir. Yapılan incelemeler neticesinde tepelik kesimin küçük gözetleme kulesi olduğu kuru dere ile tepenin doğu eteklerinin ise yerleşim yeri olduğu düşünülmektedir.

Yalacık 3. Derece Arkeolojik Sit Alanı: Yukarıbağdere Köyü’nün doğusunda yer alan Kırıntı Tepe’sinin doğuya doğru Güzelhisar Dere’sine uzanan etekleri üzerinde ormanlık alanda tamamen ağaçlar arasında yer alan bu yerleşimin yamaç yerleşimi olduğu düşünülmektedir. Alanın yüzeyinde ve her iki kenarında (kuzey ve güney) yer alan dere yataklarında yapılan araştırmada, herhangi bir mimari buluntuya rastlanmamasına rağmen, yüzeyde Roma ve Bizans Dönemine ait seramik parçalarına, çatı tuğla parçalarına ve pithos parçalarına rastlanmıştır. Bu alanda fazla yoğun olmayan küçük bir yerleşimin olduğu tahmin edilmektedir.

Alan Ankara Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu Müdürlüğü tarafından 29.04.2009 tarih ve 4098 sayılı karar ile tescillenmiştir. Alana ait en öncelikli tehdit erozyon olup bu konuda herhangi bir önlem alınmadığı gözlenmiştir.

Y. Bağdere, Yalacık Tümülüsü (Anıt Mezar): Tümülüsün tepesinden yaklaşık 2 metre derinlikte dromoslu oda mezara ait üst yapı elemanları açığa çıkarılmıştır. Mezar tümülüsün doğu yamacında ve kuzey-batı, güney-doğu yönündedir. Mezar odası güney-doğuda yer almaktadır ve kare planlıdır. (1.94 -1.94 m) Yine kare planlı bir önodaya monoblok eşikli bir kapıya oradan da kenarlarına dikey konulmuş dikdörtgen prizma söve blokları olan bir kapıyla dromosa bağlanmaktadır. Mezarın dromosuyla birlikte uzunluğu 8 metredir.

Helenistik dönemden kalma bu yapıya ilişkin en önemli tehdit unsurları civarında sürdürülen tarımsal faaliyet ve rutubettir. Ankara Kültr ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’nun   03.04.1990 1192 sayılı kararı ile 1. Derece Arkeolojik Sit Alanı olarak tescillenmiştir.

Hıdırlar Köyü 1. Derece Arkeolojik Sit Alanı: Hıdırlar köyünün yaklaşık 1.5 km batısında Kurban Mevkiinde geniş düz arazilerin içinde yer almaktadır. Küçük bir höyük olup, güneyinde bir çeşme, doğusunda ise araziye giden stabilize tarla yolu yer almaktadır. Yaklaşık 4-5 metre yüksekliğinde olan höyükte Eski Tunç Çağı ve Demir Çağı’na ait çanak çömlek parçaları yer almaktadır. Seramik buluntusu oldukça azdır.

Çiller Köyü 1 Derece Arkeolojik Sit Alanı:  Çiller Köyü Hocadağ mevkiindedir. Nallıhan-Adapazarı Karayolu üzerinde, ilçe merkezinden 17 km uzaklıkta, Doğandere Köprüsünden 2 km kuzeyde yer almaktadır. Taş temel üzerine tuğla örgülü bir duvar kalıntısıdır. Açıkta görülebilen duvarın yüksekliği 2.60 metre, uzunluğu 3.20 metre, kalınlığı 70 cm.’dir. Gerek doğal, gerekse kaçak kazılar sebebiyle oldukça tahrip olan duvarın Geç Roma Dönemine ait olma olasılığının yüksek olduğu tespit edilmiştir. Alanla il,işkili en büyük tehdit kaçak kazılardır.

Soğukkuyu Köyü Sığırkıran Mevkii 3. Derece Arkeolojik Sit Alanı: Arkeolojik yerleşim bugünkü köy yerleşiminin kuzeyinde ve 1.5 km uzaklıkta, Nallıhan-Sarıcakaya yolunun kuzeyinde, Kaklık Tepenin kayalık eteklerinin güneyinde yer almaktadır. Yine bu alan “Yukarı Köy” olarak da bilinmektedir. Söz konusu alanda yapılan yüzey araştırmasından, Roma Çağına ait az sayıda seramik ve tuğla parçaları görülmüştür. Alanda uzun yıllar devam eden tarımsal faaliyetlerin yarattığı tahribat mevcuttur.

Köyyeri Höyüğü 1. Derece Arkeolojik Sit Alanı: Ankara-Nallıhan yolunun solunda, doğu-batı doğrultusunda uzanan höyük Nallıhan yolundan yaklaşık 2 kmiçerde yer almaktadır. 300 metre  uzunluğunda 20 metre yüksekliğindedir. Eski İpek yolu üzerinde bulunan höyüğün ortası hafif çukur olup, iki tepeden oluşmaktadır. Höyüğün güneyinde kepez tepesi, güneydoğusunda Koca Kum Tepesi, kuzeyinde tarlalar ve Çayırhan Şosesi batısında Kum Ağılı Mevkii yer almaktadır. Höyükte seramik buluntularının yanı sıra temel kalıntıları da bulunmuştur. Belli bir simetri veya düzen bulunmayan mimari kalıntılardan ikisi birbirine oldukça yakındır. Kalıntılar kare ve dikdörtgen planlar göstermektedir. Oldukça iri taşların yan yana dizilmesiyle örülen duvar temellerinde harç görülmemiştir. Höyük üzerinde oldukça yoğun miktarda Bizans, Selçuklu, Erkan Osmanlı yerleşimlerinin bulunabileceği görüşünü destekler nitelikte seramik buluntularına rastlanmıştır. Alana ilişkin en büyük tehdit kaçak kazılardır.

Ericek Köyü Arkeolojik Sit Alanı: Ericek Köyü, Arpacık Kırı Mevkiinde bulunmakta olan bu yapı kaçak kazı sonucu tespit edilmiştir. Mezar yapısı horosan harçlı ve 4 kemerli bir tonoza sahip yapının Bizans döneminden kaldığı düşünülmektedir.  Mezar odasında gerçekleşen kazı odanın zemin delinerek aşağı doğru 6 metre daha sürdürülmüştür. Kaçak kazı sonucu büyük tahribata uğrayan bu yapı ile ilgili olarak en büyük tehlike yine kaçak kazılardır.

Kalekayası Akropol Alanı 1.DereceArkeolojik Sit Alanı: Yeniceköy, Kalekayası diye adlandırılan tepenin çevreye hakim, stratejik konumlu antik bir kale-akropol olarak Roma devrinde yoğun bir iskan gördüğü, büyük kaçak kazı çukurlarındaki seramik parçaları ve yapı temel izlerinden anlaşılmaktadır.

Kale-akropolün Sakarya Irmağı’na bakan güney ucunda birbirleriyle kesişen Kuzey-Güney ve Doğu-Batı doğrultusunda iki antik merdivene rastlanılmıştır. Akropol üzerinde yapılan incelemede, kaçak kazı çukurlarının batı yamaçta yoğunlaştığı saptanmıştır. Bu çukurların en büyüklerinden birisinde, Roma dönemi yapı temel izleri açıkça görülebilmektedir.

Alan her türlü tahribe açık vaziyettedir. Özellikle kaçak kazı ve devşirme malzeme alımı yapıya ilişkin en büyük risk unsurlarıdır. 

 

 

 

 

 

 

 

 

Resim12: Sığırkıran 1. ve 3. Derece Arkeolojik Sit Alanı Tescil Fişi

 

 

Resim 13: Çömlektepe Höyüğü 1. Derece Arkeolojik Sit Alanı.

 

 

Resim14: Kılavuzdere Mevkii 1. Derece Arkeolojik Sit Alanı Tescil Fişi

 

 

Resim 15: Hıdırlar Köyü 1. Derece Arkeolojik Sit Alanı

 

 

Resim 16: Karahisar Gölcük 1. Derece Arkeolojik Sit Alanı

 

Resim 17: Hıdırlar Köyü 3. Derece Arkeolojik Sit Alanı Tescil Fişi

 

Resim18:Y. Bağdere Köyü Yalacık Mevkii 1. Derece Arkeolojik Sit Alanı Tescil Fişi

Resim 19: Y. Bağdere-Yalacık Tümülüsü 3. Derece arkeolojik Sit Alanı Tescil Fişi

 

Resim. 20: Çiller Köyü 1. Derece Arkeolojik Sit alanı Tescil Fişi

 

Resim 21: Kurban Höyük 1. Derece Arkeolojik Sit alanı Tescil Fişi

 

Resim 22: Köyyeri Höyüğü 1. Derece Arkeolojik Sit Alanı Tescil Fişi

 

Resim 23: Y.Bağdere Köyü Yalacık Tümülüsü 1. Derece Arkeolojik Sit Alanı Tescil Fİşi

 

Resim 24: Ispabeleni Büyük Tümülüsü ve Küçük Tümülüs

 

Resim 25: Kalekayası Akropol

 

 

 

 

Juliopolis Antik Kenti

 

JULIOPOLIS NEKROPOL BULUNTULARI

Ankara–Nallıhan İlçesi, Çayırhan Beldesi, Gül Şehri mevkii’nde 2009 yılında Anadolu Medeniyetleri Müzesiince başlatılmış olan Roma Dönemi Nekropol (Mezarlık) kazıları önemli keşiflere sahne olmuştur.

Kurtarma kazısı olarak başlamış bu çalışma sayesinde, yerleşim yeri tam olarak belirlenmemiş bir kentin varlığı ortaya çıktı. Kazılar sırasında bulduğumuz, ölülerin ağzına konulan sikkelerin çoğunluğunun Juliopolis basımlı olması, Bithynia Bölgesinin Juliopolis antik kentinin nekropolünü kazılmış olduığu belirlenmiştir..

Antik kaynaklar ve son yıllarda bu bölgede yapılmış yüzey araştırmaları Juliopolis antik kentini, Nallıhan İlçesi, Çayırhan Beldesi, Gülşehri  mevkii yakınlarına lokalize etmekteydi. Kent, Sakarya Nehri (Sangarius) ve Aladağ Çayının (Skopas) birleştiği bir yerde, eski Sarılar Köyündeydi. Sarılar Köyü 1950 yıllarında Sarıyar Baraj Gölü altında kalmıştır..Gülşehri Nekropol alanı baraj gölünün kuzey kıyısındaki kalker kayalık üzerinde bulunmaktadır. Kayıp kent Juliopolis (Sarılar Köyü) bu alana 3-4 km. uzaklıktadır. Antik kaynaklar, Juliopolis kentinin, Frig Döneminde Gordiokome isimli bir köy olarak kurulmuş olduğundan bahseder. Augustus Döneminde (M.Ö. 27 - M.S. 14) Kleon isimli zengin ve yerli bir haydut lideri bu köyün ismini ünlü Julius Caesar’a atfen Juliopolis olarak değiştirerek kent statüsüne kavuşturmuştur.

Juliopolis adı antik çağiın edebi eserlerinde yaygın olarak görülmektedir. Plinius (M.S. 61-112), Roma’nın Bithynia Valisi olduğu sırada (M.S. 103) yazdığı mektuplarda, Juliopolis’ten “içinden geçenlerin çok, trafigin yoğun olduğu bir sınır kasabası” olarak bahseder. M.S. 4. ve 9. yüzyıllar arasında ise, Juliopolis önemli bir Hristiyan kenti hüviyetindedir. Bizans Piskoposluk merkezi konumundaki kentin kilise papazlarının isimleri düzenli olarak Konstantinopolis’teki Sinod Meclisi (ruhani meclis) kayıtlarında görülür. Bu dönem içerisinde kentin adı, İmparator I. Basileos’a (M.S. 867-886) atfen Basileon olarak bir kez daha değiştirilmiştir. Bu tarihten itibaren de kentin adına antik kaynaklarda artık rastlanılmadığı ve tarih sahnesinden silinerek bir köy haline dönüştüğü sanılmaktadır.

Bu yitik kenti günümüzde en iyi tanıtan maddi kültür kalıntılarının şehrin Roma Döneminde basmış olduğu bronz sikkeler olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Sikke darbı, Vespasianus (M.S. 69- 79) ile Gallienus (M.S. 253-268) dönemleri arasında kesintisiz devam etmiş olup, bu sikkeler sayesinde kentin tapınakları ve kültlerinin neler olduklarını öğrenmekteyiz. Çok çeşitli tipteki sikkeler içerisinde, tanrı Mên; Dionysos; Asklepios; Herakles; Hermes; Zeus ve tanrıça Kybele; Athena; Hygieia; Tykhe en çok rastlanan figürlerdir.

2009 yılı kazılarında tarafımızdan 43 yeni mezar bulunmuş ve birçok ölü hediyesi ele geçirilmiş olup, bunlar içerisinde altın, gümüş ve bronz mücevherler en dikkat çekici olanlardır. Ayrıca pismiş toprak kaplar, kandiller, kemik tıp ve süs eşyası aletler, cam eşyalar ve özellikle kalsedon taşından yapılmış oyma (intaglio) yüzük taşı mühürler çok ilginç eserlerdir. Bu yüzük taşlarının üzerindeki tasvirler bize tıpkı sikkelerde olduğu gibi şehirdeki kült ve inanışların varlığına işaret etmektedir. Bunlara en iyi örnek, gümüş bir çift küpe üzerindeki aslan betimlemesinin tanrıça Kybele’yi, bir çift altın hilâl şeklindeki küpenin ve ay-yıldızlı tasvirli yüzük taşının tanrı Mên’i  ve bir başka yüzük taşı üzerindeki Pan tasvirinin de Dionysos’un simgesi olduğunu anlamaktayız. Komşu kent Ankyra’da olduğu gibi Juliopolis sikkelerinde  ve yüzük taşlarında gök tanrı Mên’in kendisi ve simgeleri yaygın bir şekilde görülmektedir.     Mustafa Metin (Anadolu Medeniyetleri Müzesi)

 

 

 

 

 

 

 

Antik kaynaklar, Juliopolis kentinin, Frig Döneminde Gordiokome, kentin efsanevi Frigya kralı Midas tarafından babası adına bir köy olarak kurulduğundan bahsetmektedir. Augustus Döneminde (M.Ö 85 – Ms-14) Kleon İsimli zengin ve yerli bir haydut lideri bu köyün adını ünlü Julius Caesar’a atfen  Juliopolis olarak değiştirmiştir.

Juliopolisle ilgili kazı çalışmalarını yöneten Anadolu Medeniyetler Müzesi Müdürü Melih Arslan bu sürece ilişkin şu bilgiyi vermektedir:

''Tarihi kaynaklara göre, M.Ö 100-44 yıllarında yaşayan Roma İmparatoru Jul Sezar, Pontus asıllı Basforos Kralı 2. Pharneke ile yaptığı savaş öncesi 'Goordion Kome' kentinden destek aldı. Savaşı kazanan Sezar, dünyaca ünlü sözü ''Veni-Vidi-Vici'' (Geldim-Gördüm-Yendim) diyerek başarısını Roma'ya bildirdi. Bunun üzerine 'Goordion Kome'de söz sahibi olan bir haydut Sezar'a bağlılığından dolayı bu yerleşim bölgesinin adını 'Juliopolis' olarak değiştirdi.''(http://www.juliopolis.com/)

Juliopolis  adı antik çağın edebi eserlerinde yaygın olarak görülmektedir. Plinius (M.S. 61-112), Roma’nın Bithynia Valisi olduğu sırada (M.S. 103) yazdığı mektuplarda, Juliopolis’ten “içinden geçenlerin çok, trafiğin yoğun olduğu bir sınır” kasabası olarak bahsetmektedir. M.S. 4. ve 9. yüzyıllar arasında ise Juliopolis önemli bir Hıristiyan Kenti hüviyetinde Bizans piskoposluk merkezi konumundaki kentin kilise papazlarının isimleri düzenli olarak Konstantinopolis’teki Sinod Meclisi (ruhani meclis) kayıtklarında görülmektedir. Bu dönem içerisinde kentin adı, imparator Basileos’a (M.S. 867-886) atfen Basileon olarak bir kez daha değiştirilmiştir. Bu tarihten itibaren de kentin adına da antik kaynaklarda artık rastlanılmadığı ve tarih sahnesinden silinerek bir köy haline dönüştüğü sanılmaktadır.

Bu yitik kenti günümüzde en iyi tanıtan maddi kültür kalıntılarının şehrin Roma Döneminde basmış olduğu bronz sikkeler olduğunu rahatlıkla söyleyebilirliz. Sikke darbı, Vespasiaunus (M.S. 253-268) dönemleri arasında kesintisiz devam etmiş olup, bu sikkeler sayesinde kentin tapınakları ve kültürlerinin neler olduğu öğrenilebilmektedir. Çok çeşitli tipteki sikkeler içerisinde, tanrı; Dionyysos; Asklepios; Herakles; Hermes; Zeus ve tanrıça Kybele; Athena; Hygiea; Tykhe en çok rastlanan figürlerdir.

Şimdiye kadar yapılan kazılar neticesinde altın, gümüş ve bronz mücevherler en dikkat çekici olanlardır. Tanrı Men’i tasvir eden ay yıldızlı yüzük bugün kullandığımız bayrak figürüne yakınlığı ile dikkat çekici eserlerdendir (Mustafa Metin, Nallıhan Dergisi, 2010: 11).

            Nallıhan İlçesi Arkeoloji Turizmi Potansiyel Analizi:

Nallıhan İlçesi toprakları çağlar boyu; Hititlerin, Friglerin, Bitinya Krallığı'nın, Pers, İskender, Roma ve Bizans İmparatorluklarının hakimiyetinde kalmıştır. Bu uzun ve zengin tarih Nallıhan İlçesi’ne arkeolojik açıdan değerli birçok eseri de armağan etmiştir. Bu eserlerin kuşkusuz en önemlisi Juliopolis’tir. Bu antik kentin büyük kısmı suyun altında kalmış olmasına rağmen daha yeni bulunmuş bir antik kent olması bu anlamda avantaj olarak kullanılabilecek bir özelliktir. Ancak günümüzde birçok antik kentte yörede yaşayan halkın da kazı ekibi ile kaynaşmasına olanak sağlayan, kazı ekibinin alanla ilgili olarak yöre halkını eğitmelerinin sağlandığı sosyal projelerin bölgede başlamamış olması en büyük eksiklikti. Çünkü bu projelerin uygulandığı bölgelerde hem yöre halkı tarafından alana kaçak kazı yapılmasının önüne otokontrol sistemi ile geçilmiş hem de yöre halkının arkeolojiyi bir turizm değeri olarak görmesi sağlanmıştır. Örneğin Aksaray ili içerisindeki Aşıklıhöyük Köy Odası ve Acemhöyük Çocuk Atölyesi buna iki güzel örnektir.

Bunun yanında yine Çanakkale’de düzenlenen Arkeoloji Buluşma Günleri bu anlamda güzel örneklerdendir. Çanakkale kent merkezindeki eski bir handa yapılan ve Çanakkale ili içerisinde sürdürülen kazıları ve kazı sonuçları ile ilgili yerel halka bilgi aktarımının yapıldığı toplantılar hem yöre halkının arkeoloji bilimini ve arkeolojik eserlerine ilgi duyup sahiplenmelerini sağlamış hem de kent merkezinde alternatif turizmin gelişmesine olanak vermiştir. Bu anlamda 23-24 Mayıs 2010 tarihinde Ankara Üniversitesi 100. Yıl Konferans Salonunda düzenlenen Geçmişten Geleceğe Türkiye’de Müzecilik ve Kültürel Miras adı konferansta gerçekleştirilen “Mezardan Müzeye Juliopolis, Juliopolis Nekroplolü Topagrafyası ve Kazı Yöntemleri, Juliopolis 2009–2010 Arkeolojik Buluntuları ve Sonuçları” paneli olumlu bir örnek olmakla birlikte bu gibi toplantıların Nallıhan İlçesi içerisinde halkın ilgisini uyandıracak şekilde ve festivallerle ilişkilendirilerek yapılması arkeoloji turizminin gelişmesi açısından önemlidir.

Ayrıca yine öncelikle Juliopolis’in olmak üzere sürdürülen diğer kazı çalışmalarında kazı ekibi ve ziyaretçilerin karşılıklı fikir alış verişinde bulunabilecekleri bir başka deyişle kazı alanlarını aynı zamanda bir öğrenme ve turizm alanı haline getirecek ortamların yaratılması gerekmektedir.

Juliopolis kazılarından çıkan nitelikli eserler birer hediyelik ürün haline getirilmelidir. Bunların dışında kaçak kazılardan öte yöredeki bazı arkeolojik eserler hava koşullarından ve tarımsal faaliyetlerden olumsuz etkilenmektedirler. Bu konuda ilgili mercilerin kontrolünde çiftçilere yönelik eğitim programları düzenlenmelidir.

 

3.2.3.      Yeme-İçme/Gastronomi Turizmi 

Dünya üzerinde değişik kültürlerle birlikte kültürlerin en önemli bileşenlerinden birisi olan mutfak kültürü ve lezzetlerini tanımaya yönelik olarak gerçekleştirilen turizm türü yeme-içme/gastronomi turizmi olarak adlandırılmaktadır.

Tanımından da anlaşılacağı üzere bu turizm türünde en önemli belirleyici unsur yeme içme ve mutfak kültürüdür. Dolayısıyla dünya üzerinde bu konuda potansiyel sahibi olan ülkeler aynı zamanda mutfak kültürü zengin olan ülkelerdir.      

İtalya, Fransa, Türkiye, Kuzey Afrika ve başta Çin olmak üzere diğer uzak doğu ülkeleri bu konuda öne çıkan bölgelerdir.

Gastronomi turizminde esas amaç yeme ve içme üzerine kuruludur. Gastronomi turizmi, yiyecek-içecek tatmak ve bu konuda deneyim ve şarap evlerini ziyaret etmek olarak tanımlanabilir. Yemek turizmi, aynı zamanda, yeme ve içmenin dışında, kimlik, kültür, üretim, tüketim ve giderek önem kazanan sürdürülebilirlik konularıyla ilişkilidir.

 

Dünya’daki Pazar Durumu

Gastronomi turizminde de diğer birçok turizm türünde olduğu gibi öne çıkan bölge Akdeniz havzasıdır. Bu havza içerisinde de İtalya, Fransa, İspanya ve Yunanistan önemli ülkelerdir. Akdeniz havzası dışında Başta Çin olmak üzere uzak doğu mutfağı sunduğu değişik damak tatlarıyla gastronomi turizminde öne çıkan ülke ve bölgedir.

Türkiye’deki Pazar Durumu

Türkiye’de gastronominin gelişmesi ve özellikle ihtisaslaşması esasen turizm sektörü ile bir paralellik göstermiştir. Türkiye’de turizmin altyapı anlamında atılım yaptığı 1980’li yıllardan hemen sonra turizmin ayrılmaz bileşeni olan mutfak, eğlence kültürü 1990’lı yıllarda gelişmeye başlamıştır. Türkiye’de ilk marka ve zincir restoranlar bu tarihlerde ortaya çıkmıştır. Türk mutfağı dünya mutfakları arasında ilk üç sırada yer almasına rağmen ne tek başına gastronomi turizmi yeterli olarak vurgulanmış ne de tamamlayıcı ve destekleyici bir turizm atraksiyonu olarak etkin şekilde kullanılabilmiştir. Bu konuda iki kıta arasında kurulu bulunması, bitki örtüsü çeşitliliği ve üç tarafı denizlerle çevrili olmasının yanında zengin bir tarihi derinliğinin yanında bir imparatorluk geçmişinin olması sebebi ile geniş ve özgün bir mutfak kültürüne sahip olmasına rağmen bu kültür üzerine yeterince akademik araştırma yapılmamakta ve turizm tanıtım ve organizasyonlarında bu özellik yeterince kullanılmamaktadır.

Ülkemizde de kendi içerisinde Gastronomi turizminde tekdüze ve bir bölgeye dayalı olarak bu turizm türü gelişmektedir. Güneydoğu Anadolu Gastronomi turizminde ülkemizde ilk akla gelen bölgedir. Oysa, Türkiye pazarlanabilecek çok geniş bir yerel mutfağa sahiptir. Türk mutfağı için verilen bilgiler, farklı yiyecek ve içecek çeşitlerini sıralamayı içermektedir. Bu bilgiler, yerel ve küresel bağı sağlamaktan ve tanıdıklık ve yabancılığı uzlaştırmaktan uzaktır. Bu durum, Türk mutfağına yabancı olan birisi için, yemekleri tanımasını zorlaştırmaktadır.

 

Nallıhan Gastro-Turizm Potansiyel Analizi

Nallıhan için gastro-turizm stratejik öneme sahiptir. Çünkü barındırdığı turizm olanakları (kültür, doğa, kırsal turizm vb.) büyük oranda turist profili açısından incelendiğinde gastro turizme önem veren turist tipini temsil etmektedir. Kırsal yaşamın ve tarımsal üretimin devam ediyor olması gastro turizmini destekleyen en önemli unsurdur. Ayrıca gastro-turizminde belli başlı ürünlerde markalaşmayı yakalamış Beypazarı ile konumsal yakınlık ve belirli paket turlar içerisinde birlikte pazarlanıyor olma Nallıhan’a bu anlamda konumsal avantaj sağlamaktadır.

Bununla birlikte, bugüne kadar herhangi bir markanın yaratılamamış olması en büyük dezavantajdır. Bu turizm türüne ilişkin Karacasu Köy Sofrası, Akdere Köyü Köy Sofrası gibi başarılı örnekler olsa da Nallıhan İlçesi genelinde gastro-turizmin yeterli niteliğe ulaştığı söylenemez. Servis ve sunum anlamında da ilçe genelinde bir eksiklik tespit edilmiştir.

Nallıhan ilçesi mutfak yapısı olarak incelendiğinde Beypazarı ile birlikte Bolu mutfağına yakınlık tespit edilmektedir. Nallıhan ilçesinde öne çıkan yemekler aşağıda verilmiştir.

Nallıhan Mutfağı

 

Çorbalar  ; Tarhana Çorbası,  Bulgur Çorbası,  Mantı Çorbası Toygar Çorbası, Kızılcık Çorbası, Sütlü Çorba

 

Et Yemekleri ; Güveç, Çökel, Kafa, Oturtma, Gorçan, Sırım,Balık Güveç

 

Yemekler ; Deneli Patates, Etsiz Biber dolma, Sulu patlıcan   yemeği,  Pirpir, Domates Kurusu, Sütlü Kabak,  Karamancar, Keşkek

 

Pilavlar ; Kapama Pilav, Börülceli bulgur Pilavı, Domatesli pirinç   pilavı, Çıklı pilav.

 

Yaprak Sarmalar; Zeytin Yağlı Yaprak Sarması, Etli Yaprak Sarması.

 

Turşular  ; Sarıyar Turşusu, Tetir Turşusu.

 

Hamur İşleri; Malak (Karma Malak), Keşli Makarna, Kaşıktan Çıkarma ( Suya Atma), Ayman Böreği, Kül Çöreği, Yufka Böreği, Çullu Gözleme, Cevizli Bayram Çöreği, Susamlı Halka, Nallıhan Simiti, Hamur Kızartma, Keşli Erişte.

 

Tatlılar; Baklava, Oklava Baklavası, Sarığı Burma (Saraylı, Deli Oğlan Sarığı, Serale), Tırtır veya Büzme Baklava, Perçem, Höşmerim, Un Helvası, Çekme Helva, Nişasta Helvası, Fırın Kabağı.

 

 

3.2.4.      Sanayi Odaklı Kültür Turizmi 

Bu tür turizm dünyada kitlesel üretimin yavaş yavaş zayıflaması ve insanların kitle turizminden (deniz, kum, güneş) kültür turizmine yönelmeleri neticesinde ortaya çıkmış bir turizm türüdür. Kültür turizmi, talep eden turist profili gereğince sürekli yenilikçi ve öğreticiliği yüksek temalarla kendini çeşitlendirmek zorundadır. Bu sebeple dünyada turizmden yüksek pay alan ülkelerde (Amerika, Fransa vb) eski sanayi bölgeleri kentsel dönüşümün bir numaralı ilgi odağı haline gelirken bu dönüşüm de başlı başına kültür turizminin ilgi alanı içerisine girmiştir.

Baraj Ankara'nın 120 km kuzeybatısında, ilçe merkezinin 25 km güneydoğusundaki Sarıyar Kasabası civarında, Sakarya Nehri üzerinde kurulmuştur. İsmini bu kasabadan almıştır. Sakarya Nehri'ne ait etütler EİEİ tarafından 1935 yılında, jeolojik etütler ise 1943 yılında başlamıştır. Ankara'ya 165 km uzaklıktaki barajın yol yapım çalışmalarına 1951 yılında başlanmış. Baraj yolları yoğun insan emeği ile kazma kürekle yapılmıştır. Kaya dolgu olarak düşünülen baraj, sonradan teknik ve ekonomik nedenler yüzünden beton ağırlık barajına çevrilmiştir. Yapımını yerli firma olarak ETİBANK’ın üstlendiği barajın yapımına 1 Mart 1953 tarihinde başlanmış, 1956 yılının Nisan ayında su tutulmuştur. Açılışa devrin Cumhurbaşkanı Celal Bayar ve Başbakan Adnan Menderes'de gelmişlerdir. Diğer iki ünitesi de ikinci beş yıllık plan döneminde 1966 yılında işletmeye alınmıştır. Sarıyar beton ağırlık barajının tabandan yüksekliği 108 m , taban genişliği 95 m, taban uzunluğu 60 m'dir. Üst seviyede platform genişliği 7 m, uzunluğu ise, 257 m'yi bulur. Barajın gövdesinin beton hacmi 560 000 m3'tür.

 

Sarıyar Barajı ve Hidroelektrik Santrali

 

 

 

Barajın gerisinde oluşmuş bulunan gölün yüzölçümü 83 km2'dir. Biriken suyun hacmi 1 900 000 m3'ü bulur. Göl uzunluğu 63 km'dir. Baraj, çalışanların gereksinimlerine yanıt verecek biçimde düşünülüp yapılmıştır. Sinema, lokal, konukevi, spor alanları, yüzme havuzu ve göl kenarında plaj tesisleri vardır. Baraja, 1987 yılında eski Maliye Bakanlarından Hasan Polatkan'ın ismi verilmiştir.

 

Gökçekaya Barajı Hidroelektrik Santrali

 

 

Sakarya Nehri üzerinde, Eskişehir'in 60 km kuzeydoğusundadır. Sarıyar Barajı'nın altında yeni bir baraj inşaatına uygun yer çalışması yapılırken Gökçekaya Köyü altındaki boğazın en uygun yer olduğu görülmüştür. Baraj, tabiat şartlarına mukavemet etmiş aşınmamış iki sarp burnun meydana getirdiği dar boğaza yerleştirilmiştir. Gökçekaya Barajı ile meydana gelen gölün uzunluğu 50 km olup Sarıyar Barajı'na dayanır. Baraj golü 400-500 m genişliğindedir. Gökçekaya Baraj gölüne giren su Sarıyar'dan terk edilen ile, 1 650 km2'lik sahanın drenajından gelen suyun toplamıdır. Baraj gölünde en çok 910 milyon m3 su tutabilir. Gökçekaya Barajı; düşey ve yatay düzlemde eğri değişken yarıçap ve kalınlıkta Türkiye'nin ilk beton kemer barajdır. Barajın yapım çalışmaları 1967'de başladı. 1972'de tamamlandı. Elektrik üretimi amacıyla kurulan baraj Kuzey Anadolu Enterkonekte şebekesine bağlıdır ve öteki hidrolik ve termik santrallerle birlikte işlev görür. Barajın temelden yüksekliği 158 m, nehirden tabanından yüksekliği ise 115 m'dir. Elektrik enerjisi üretmek için gereken basınçlı suyu 5 m çapında üç çelik cebri boru santraldeki türbinlere iletmektedir. Her cebri borunun başında çelik kapak vardır. Enerji santraline dikey eksenli üç adet Francis tipi hidrolik türbin yerleştirilmiş olan barajın yıllık ortalama enerji üretimi 562 milyon kilovat/saattir. Kaynak Nallıhan Kitabı, 2010:61

 

 

Yenice Barajı ve Hidroelektrik Santrali

 

Nallıhan'a 67 km uzaklıktaki Yenice Köyü yakınında Sakarya Nehri üzerinde yapımına 1985 yılında başlanan Yenice Barajı, 24 Haziran 2000 tarihinde üretime açılmıştır. Yenice barajı  temelden 41 m yükseklikte toprak dolgu tipindedir. Baraj gölünde depolanan su 58 milyon metreküptür. Gövdeden 15 km aşağıda bulunan Yenice Hidroelektrik Santrali her biri 12.3 MW kurulu güçte üç adet üniteden oluşmaktadır. Toplam 37 MW kurulu gücüyle yılda ortalama 122 milyon kilovat/saat (GWh.) enerji üretimi gerçekleşmektedir. Kaynak: Nallıhan Kitabı, 2010: 61

 

Çayırhan Termik Santrali

Linyit kömürünün Çayırhan'daki varlığı 1954 yılında rastlantı sonucu, Beypazarı - Nallıhan yolu üzerinde köprü yapan Doğu Karadenizli bir müteahit olan Mustafa Murtazaoğlu tarafından ortaya çıkartılmıştır. Müteahhit, bulduğu kömürün tahlilini yaptırdıktan sonra ocakların işletmesi için ruhsat almış ve Çayırhan köyünün bugünkü kuruluş yerinin batı yakasındaki tepeciğin yamacında ilk ocak açılmış, ilkel yöntemlerle işletilmeye başlanmıştır. Sonradan bir kaç ocak daha açılmış , 1967 yılında linyit işletmesi Devletleştirilinceye kadar ocaklar özel sektörce işletilmişlerdir, çıkartılan Linyit "Beypazarı Linyiti" adıyla piyasaya sürülmüştür.  Kaynak: Nallıhan Kitabı, 2010: 43

Çayırhan ve çevresinde yapılan son araştırmalara göre saptanan linyit rezervi bir milyar tondur. Bu rezerv 40 kilometrekarelik bir alana dağılmış durumdadır.

Çıkartılan bu linyitin enerji üretiminde kullanılması hedeflenmiş ve bu doğrultuda Çayırhan Termik Santrali'nin 14 Kasım 1976'da temeli atılmıştır.

1978 yılında inşaatı tamamlanan Çayırhan Termik Santrali zaman içerisinde çeşitli genişletmeler ve ek binalar ile bugünkü halini almıştır. Bugün santral 4 üniteden oluşmaktadır. 1 ve 2’nci üniteler 150 MW, 3 ve 4’ncü üniteler ise 160 MW kurulu güce sahiptir. Toplam 620 MegaWatt elektrik enerjisi üreten Türkiye’nin önemli elektrik santrallerinden birisi olmuştur.

İşletme 1967 yılında Türkiye Kömürleri İşletmesi tarafından satın alınmış ve linyit üretimini çoğaltmak için yeni yatırımlar yapılmıştır. 1996 yılına kadar Devlet tarafından işletilen termik Santral 1996 yılında Ciner Şirketler topluluğu tarafından satın alınarak özelleştirilmiştir ve Park Termik adıyla işletmeye devam edilmiştir. (www.cayirhan.bel.tr/)

Sanayi Odaklı Kültür Turizmi Sorun Olanak Analizi

Bu noktada Türkiye’nin ilk Hidroelektrik Santraline ve tek santral atölyesine sahip olan Sarıyar (Hasan Polatkan) Barajı ve sonrasında yapılan baraj ve göletler hem teknolojik ilerlemenin anlatılabileceği, hem elektrik üretiminin nasıl yapıldığına ilişkin bilgi verilebilecek mekanlar olması sebebi ile kültür turizminin en önemli itici güçlerinden olan “güncel bilgi” ve “alternatif tarih” olgularını içerisinde barındıran bölgeler olarak sanayi odaklı turizmin kolaylıkla gerçekleştirilebileceği alanlardır.

Aynı şekilde Çayırhan Termik Santrali’de yenilenen tesisleri ve eski tesisleri ile teknolojideki ilerlemenin ve termik santral işleyişinin gösterilebileceği bir mekandır. Ayrıca hem hidroelektrik hem de termik santralin bu ilçede bulunması enerji ve sanayi temalı turizmin geliştirilmesi için sinerji yaratabilecek bir potansiyeli bize sunmaktadır.

 

3.2.5.      Geleneksel El sanatları ve Özel Günler 

Köklü bir geçmişin ürünü olan ve çok zengin çeşitliliğe sahip Türk El Sanatları, maddi kültür varlığımızın en değerli belgeleridir. İnsanlığın çağlar boyunca yaratıp ürettiği kültür varlıkları gelişim ve değişim içinde sürekli olarak geleceğe aktarılırlar. El sanatları bütün halk sanatları gibi, bir ulusun kültürel kişiliğinin en canlı ve anlamlı belgeleridir (Taciser Onuk,1988). İnsanlar beğenilme güdüsü ile süsü ve süslenmeyi sevmiş, bunun için daima yenilik peşinde koşmuştur. Giydiği ve kullandığı eşyaları dikerken bezemek ve süslemek amacından el işlemeleri doğmuştur. El sanatları ilk dönemlerde insanların beslenme, giyinme, barınma gibi temel ihtiyaçlarını, daha sonraki dönemlerde ve günümüzde ise insanların süslenme, yaşadıkları mekanları süsleme gibi kişisel zevk ve isteklerini karşılayan ürünler olarak üretilmiş ve üretilmektedir (Mustafa Arlı,1992).Önceleri ihtiyacı karşılamak amacıyla, basit araç gereçlerle yapılan bu süslemeler zamanla birer sanat haline gelmiştir. Bu tarihsel süreç içinde, özellikle endüstrileşme ve toplumsal değişmeler sonucu el işlemeleri zamanla unutulmaya, yok olmaya başlamıştır. Türkiye, her yöresi birbirinden farklı zengin el işlemeleri ile dolu bir ülkedir. Bu alanda tespit amacıyla çok sayıda araştırma yapılmış, ancak yaşatılması ve üreterek kullanılabilir duruma getirilmesi adına yeterli sayıda çalışma yapılamamıştır. El işlemeleri yılın her mevsiminde ve günün her saatinde, her yaşta ve öğrenim durumunda, sağlam ya da özürlü bireylere iş olanakları sağlaması, materyal temininde ve işleme tekniklerinde dışa bağımlı olunmaması gibi özelliklere sahiptir.

Büyük sermaye ve tesis gerektirmeyen el işlemelerinin, bütün bu özellikleri göz önünde tutulursa, turistik eşya üzerine uygulanarak üretilmesi ve pazarlanması için verilecek eğitimin önemi ortaya çıkmaktadır. İnsanların yer değiştirme hareketi olarak tanımlanan turizmde tatil olgusu ve bu tatilin geçirileceği yer önem taşır. Dolayısıyla turizmde tatilin geçirileceği yerlerde görülmesi, yaşanılması bir şeylerin tüketilmesi ön plandadır. Tüketim amaçlı gelen turistin beklentisi ise, yeni tanıdığı çevredeki halkın günlük yaşamında kullandığı onlara özgü bir ürünü hatıra olarak satın alıp götürmek ve kullanmaktır. Bu durumda istenilen ve tercih edilen ürün doğal olarak bir el sanatı olmaktadır (Hasan Olalı, 1987). Bu anlamda el sanatları turizmin gelişmesi, turizmin kültürler arasında pozitif anlamda etkileşim yaratması ve turizmden elde edilen maddi gelirin geniş halk kitlelerine yayılması anlamında önemli ve stratejik bir önemi vardır.

Turizmin gelişmeye başladığı Nallıhan İlçesi’nde de Nallıhan İlçesi içerisinde geleneksel el sanatları anlamında ipek böcekçiliği, ipek iğne oya yapımı, dokumacılık ve ahşa su fıçı yapımı başlıca faaliyetlerdir.

 

İğne Oyaları

Anadolu'ya özgü geleneksel el sanatları arasında önemli bir yeri olan “ipek iğne oyaları”, pahalı araç-gereç gerektirmeden uygulanabilirlikleri sayesinde ülkenin birçok yöresinin gelenek ve göreneklerine damgasını vurmuştur. Sabır, dikkat ve yaratıcılık gerektiren bu özgün el sanatı, yalnızca bir kadın giyim kuşamı süsleme unsuru değildir; kendi içinde derin anlamlarla da yüklüdür. Bu özellikli el sanatı ülkemizin birçok yöresinde (Aydın, Gönen, Rize vb) yapılamaktadır. Nallıhan ilçesinde de el sanatı denilince akla ilk gelen ipek iğne oyaları gelmektedir. Tarihçesi eskilere dayanan ve Nallıhan'ın simgesi haline gelen ipek iğne oyaları, ilçe halkının geçim kaynaklarından biri olmuştur. Yurtiçi ve yurt dışından pek çok alıcı bulan ürünler sayesinde yaklaşık 500 kadın aile bütçelerine katkı sağlar duruma gelmiştir. Oyaları çeyizlerde büyük bir yer tutmakla beraber, ilçe içinde ve dışında pazarlar bulmakta ve uluslararası boyuta ulaşmıştır. [6]

İpek İğne Oyası ile ilgili gelinen konum şu an için oldukça tatmin edici boyuttadır. Hem gelir getirici faaliyet olması, hem uluslar arası boyuta taşınmış bir üretim kolu haline gelmesinin yanında yerel değerlerle ilişkilendirilip imaj yaratılması oldukça önemlidir.

 

 

Bez ve Kilim dokuma

Dokumalar %100 doğal pamuklu iplerle dokunurken, yeni yapılan tasarımlarda Nallıhan’da yetişen tiftik keçisinden elde edilen tiftik de kullanılmaktadır. Yappımı ve elde edilmesi oldukça zor olan ipekböcekçiliğinin her aşamsı esas itibari ile turizm amacıyla kullanılabilecek niteliktedir. İpekböceğinin üretilmesi, kozaların toplanması, ipek üretiminin aşamaları ve nihayetinde dokuma tezgahlarında dokuma turizmde kullanılabilecek birer üretim aşamasıdır.

 

İpek Böcekçiliği

 

İğne oyası yapılan ipekler, ilçe halkı tarafından elde edilmektedir. İlçede eskiden beri ipek böcekçiliği çok yapılırken 1980’li yıllarda azalma göstermiş olup, şimdilerde tekrar çoğalmaya başlamıştır. Üretilen kozaların bir kısmı ihtiyaç için evlerde bırakılırken, kalanı satılmakta, aile bütçesine katkı sağlanmaktadır.

İpekböceğinden elde edilen ipeğin boyanması dahil olmak üzere her aşaması turizm amaçlı kullanılabilecek niteliktedir.

 

Ahşap Fıçı Yapımı

 

Kendisine has görüntüsü ve yapım tekniğiyle Nallıhan ahşap Su Fıçısının Türkiye’de başka örneği bulunmamaktadır. Çam ağacından imal edilen fıçının esas üretim yeri Nallıhan İlçesi Dövmeci Köyü’dür. Fıçı yapımının yaşayan ustaları Nallıhan İlçesinde ikamet eden Mustafa Çiftçi ve Safi Bozkurt’tur. Ahşap su fıçılarının en önemli özelliği ana gövdeye eklenen alt parçanın metal çivi kullanılmadan birleştirilmesidir. Tabanından su sızdırmaması da ustanın maharetini gösteren bir özelliktir.

 

 

Nallıhan Tapduk Emre ve İğne Oyaları Kültür Sanat Festivali

           

İlk olarak 2010 yılında düzenlenen festival uluslararası niteliktedir. 23-27 Haziran 2010 tarihleri arasında düzenlenmektedir.

 

 

Geleneksel El sanatları ve Özel Günler Potansiyel Analizi

Geleneksel el sanatları içerisinde en çok öne çıkan iğne oyasıdır. İğne Oyacılığı bir çok ev hanımının gelir elde ettiği ve hediyelik eşya olarak sunulabilen ciddi bir sektör haline gelmiştir. Hem modern tasarımları hem geleneksel tasarımları hem de sürdürülen tasarım yarışmaları ile iğne oyacılığı ciddi ve gelişmiş bir sektördür. Ancak iğne oyacılığının tüm Anadolu coğrafyasında derin kökleri ve izleri olan yaygın bir el sanatı olduğu düşünülürse bunun turizmi geliştirmek anlamında bir strateji olarak kullanılabilecektir. Örneğin Nallıhan ilçesi içerisinde düzenlenen yarışmalar yurt sathına yayılıp bu yarışmaya Nallıhan ilçesi ev sahipliği yapabilir ve bundan da ciddi imaj, turizm geliri ve reklam elde edecektir. Ayrıca yine bu ülkesel ölçekte geliştirilen strateji neticesinde tüm ülkeden iğne oyalarının örneklerinin bulunduğu bir müzenin ilk olarak Nallıhan’da kurulması stratejik açıdan önemlidir. Yapılacak yarışmalar neticesinde bu müze sürekli genişleyen bir müze olabilecektir. Ayrıca ürünlerin Nallıhan coğrafyasından ve sosyal yaşamından kişilerle özdeşleştirilmesi önemlidir. Bunun yanında oya sanatının barındırdığı derin anlamları ortaya koyabilecek ufak oya örnekleri ve hikâyelerinin bir arada bulunduğu kitap tasarımı (iğne oyası sözlüğü) özgün bir hediyelik eşya olabilecektir. 

İğne oyası dışındaki el sanatları ile ilgili ciddi bir imaj ve turistik potansiyel yaratılabilmiş değildir. Ahşap fıçı için ürün çeşitliliği sıkıntısı yaşanmaktadır. Bunu geliştirecek çalışmalar yapılmalıdır. Örneğin ahşap fıçı için işleme ile zenginleştirme ve süsleme bu anlamda alternatifler olarak düşünülebilir. Ayrıca bu turistik ürünün üretim aşaması turistik anlamda kullanılmalıdır.

İpek böcekçiliği gelişmeye başlayan bir sektördür. Bunun bazı illerde sürdürülen teşvik ve hibe mekanizması gibi yöntemlerle sürekli ayakta tutulması gerekmektedir. Bu sektörde de ortaya çıkan ürün kadar ürünün elde edilme süreci turistik ürün olarak sunulabilecek niteliktedir.

Ayrıca dünyanın en büyük turizm fuarlarından birisi olan Utrecht Turizm Fuarı’nda ülkemiz bu sene ilk kez Geleneksel El Sanatları ve Mağazalar İşletme Müdürlüğü’nün (GESİM), katılımıyla büyük oranda geleneksel el sanatları ve forklör temalı bir sunum ve stant hazırlamış ve bu büyük ilgi görmüştür. 

Nallıhan mutlak şartta bu özellikleri ile gerek yurt içi gerek yurt dışı fuarlarında tanıtım yapacak materyale sahiptir. Ayrıca bu el sanatlarına ilişkin Geleneksel El Sanatları ve Mağazalar İşletme Müdürlüğü’nün (GESİM) aracılığı ile www.gelenekselelsanatlari.gov.tr adresi aracılığı ile veya başka yerel bir internet ağı aracılığı ile satışlar yapılabilmelidir.

 

4. NALLIHAN’DA TURİZMİN ARZ ve TALEP BOYUTU 

Nallıhan’da turizmin arz ve talep boyutunun değerlendirmesini yapabilmek için talep kesiminde yer alan turistlere (100 adet), arz kesiminde yer alan esnaflara (50 adet) ve düzenleme kesimi olarak da kamuda görev alan kişilere (50 adet) anket birebir görüşme yöntemi ile uygulanmıştır. Bu anket sonuçları ve değerlendirmeler aşağıda verilmektedir.

 

4.1. Turist Anketi Değerlendirme Sonuçları 

Nallıhan’da turistlerin profilini belirlemek amacıyla 100 adet anket yapılmıştır. Bu anketlerde, Nallıhan’a gelenlerin %57’sinin kadın %42’sinin ise erkek olduğu tespit edilmiştir.

Gelen turistlerin yaşları incelendiğinde ise %46’sının ise 26-49 yaşları arasında, %42’sinin 50 yaş ve üzeri olduğu, kalan %12’nin ise 25 yaş altı olduğu görülmektedir.

Gelen turistlerin %61’inin evli %35’inin bekar %4 ünün ise dul olduğu verilen bilgilerden tespit edilmektedir. Gelen turistlerin %76’sı Ankara’dan gelirken %9’u İstanbul’dan kalan %15’lik kesim ise diğer illerden gelmektedir.

Bu sonuçlar Nallıhan’ın müşterilerinin Ankara ve İstanbul’da yoğunlaştığını bizlere göstermektedir. Dolayısıyla tanıtım ve pazarlama faaliyetlerinin önem sırasına göre Ankara, İstanbul ve komşu illerde odaklanması uygun görülmektedir.

Nallıhan’a gelen turistlerin eğitim durumlarının gösterildiği aşağıdaki tablodan da görüleceği üzere Nallıhan’a gelen turistlerin %84’ü üniversite eğitimi almıştır. Bu durum Nallıhan için büyük bir fırsat olarak görülmelidir.

 

 

 

 

Tablo.3. Turistlerin eğitim düzeylerine göre dağılımı – N=100

Eğitim düzeyleri

%

İlkokul mezunu

1.0

Lise mezunu

15.0

Üniversite mezunu

65.0

Yüksek lisans / doktora

19.0

Toplam

100.0

 

Nallıhan’a gelen turistlerin iş durumlarına bakıldığında gelenlerin %41’inin ücretli çalışan, %39’unun işveren %10’unun ise emekli olduğu görülmektedir. Benzer şekilde gelenlerin %22’si yönetici iken %41’i meslek sahibi ve 12’si ise teknik kökenli işlerle uğraşmaktadır. Gelenlerden yalnızca %9’u kendini memur ya da işçi olarak tanımlamıştır. Gelen turistlerin aylık gelirlerine bakıldığında ise turistlerin %98’inin 1000 TL üzeri gelirlerinin olduğu ve bunların %43’ünün gelirlerinin 3.000-10.000 TL arasında olduğu görülmektedir. Nallıhan’ı ziyaret edenlerin %14’ü ise aylık gelir sorusunu yanıtlamak istememişlerdir.

Tablo.4.Turistlerin Nallıhan ziyaretini değerlendirme biçimleri – N=100

5..4..3..2..1..    5 en iyi, 1 en zayıf

Değerlendirme konuları

5

4

3

2

1

Toplam

1. Bu seyahat benim bilgimi artırdı

88.0

9.0

2.0

1.0

-

100.0

2. Burada olmak çok dinlendirici idi

87.0

11.0

-

2.0

-

100.0

3. Burada görülmesi gereken çok ilginç şeyler var

88.0

11.0

1.0

-

-

100.0

4. Buranın atmosferini beğendim

90.0

7.0

2.0

1.0

-

100.0

5. Buranın yemeklerini beğendim

81.0

12.0

4.0

3.0

-

100.0

6. Burada gördüğüm yerlerde çevresel kaliteyi (altyapı, temizlik) beğendim

74.0

22.0

3.0

1.0

-

100.0

Nallıhan’a gelen turistlerin %60’ının gruplar şeklinde seyahat ettiği %40’ının ise bireysel seyahat yaptıkları görülmektedir. Nallıhan’a gelen her üç turistten birinin Nallıhan’a ilk kez geldiği görülürken kalanların ziyaretlerini tekrar ettikleri görülmektedir. Bu sonuç aynı zamanda ziyaretçilerin memnuniyetini de ifade etmektedir. Turist anketlerinden çıkan bir diğer önemli bulguda Nallıhan’a gelenlerin yarıya yakınının özel arabalarıyla kalanların ise tur şirketleri vasıtası ile gelmeleridir.

Yukarıdaki tablodan da görüleceği üzere Nallıhan’a gelen turistlerin memnuniyet düzeyleri oldukça yüksektir. Nallıhan’a gelen turistlerden %32’si geliş nedenlerini tatil olarak ifade ederken %18’i geliş nedenlerini alışveriş, %11’i spor olarak belirtmişlerdir. Bu sonuçlar Nallıhan’ın turizm, spor ve ticari ürün açısından büyük bir potansiyeli olduğunu ortaya koymaktadır. Aşağıdaki tablodan da görüleceği üzere Nallıhan’a gelen turistlerin yarıya yakını günübirlik gelirken kalan kısmının konakladığı görülmektedir.

Tablo.5.Turistlerin konaklama yerleri – N=100

Konaklama yerleri

n

Günübirlik

44.0

Kendi evi

4.0

Otel

23.0

Pansiyon

19.0

Karavan/çadır

4.0

Öğretmen evi

16.0   

Öğrenci yurdu

9.0  

Arkadaş evi

5.

Toplam

100.0

 

Yukarıdaki sonuca paralel olarak turistlerin yarıya yakını Nallıhan’ı günübirlik ziyaret ederken gelenlerin üçte biri ise üç günden fazla Nallıhan’da konaklamaktadır.

Nallıhan’a gelen turistlerin görmek istedikleri yerler sırası ile korunan alanlar, türbeler ve jeolojik oluşumlar olduğu ve gelenlerin tamamına yakınının bu seyahatten memnun kaldığı belirtilmiştir.

 

Tablo.6. Turistlerin Nallıhan ilçesinde bulunmaktan ötürü memnuniyet düzeyleri – N=100

Memnuniyet düzeyi (5 en yüksek, 1 en zayıf)

%

5. Çok memnunum

77.0

4.Memnunum

18.0

3.Yorumsuz

5.0

2.Memnun değilim

-

1.Hiç memnun değilim

-

Toplam

100.0

 

Tablo.7.Turistlerin Nallıhan İlçesinde Başlıca Harcama Kalemleri – N=100

Harcama Konuları

Sayı

Seyahat

51

Konaklama

56

Yiyecek-içecek

84

Hediyelik eşya

81

 

Gelen turistlerin birçoğu planlamalarını tur şirketleri aracılığı ile ayarlarken daha çok arkadaş ve akraba grubu önerisi ile geldikleri tespit edilmiştir. Bu nitelikli ve sürekliliği olan bir reklam türü olmakla birlikte gazete ve tv haberlerinin ve internet kullanımının azlığı dikkat çekicidir. Nallıhan Turizm Gönüllüleri Derneği bilgi sunan birim olarak öne çıkmaktadır.

 

 

 

Tablo.8.Turistlerin Nallıhan İlçesine Varış Biçimleri – N=100

Varış Biçimi

%

Tur şirketi/seyahat acentesi

52.0

Arkadaş/akraba grubu

34.0

Bireysel

10.0

Diğer

4.0

Toplam

100.0

 

 

Nallıhan’a gelen turistlerin Türkiye’de en sevdikleri turistik mekânlar sırasıyla; doğu Karadeniz, Kapadokya, Marmaris ve çevresi, Fethiye, Bodrum, İstanbul, Nallıhan ilçesi, Van Gölü, Kaz dağları, Kaş-Kekova, Pamukkale, Sinop, Efes harabeleri ve Konya olarak belirtilmiştir.

Turistleri Nallıhan ziyaretinde olumlu yönde etkileyen en önemli özellikler; iğne oyaları, yemekleri-tatlıları, doğal ve tarihi ortamlar, Nallıhan Turizm Gönüllüleri Derneğinin çalışmaları, Tabduk Emre Türbesi ve diğer türbeler, temizlik-misafirperverlik-güler yüzlülük, şelaleler, köyler ve köy mutfakları, Ayhan Sümer Kültür Merkezi, mesire yerleri, kuş cenneti, kadınların çalışkanlığı, üretime katkıları, juliopolis, hanlar olarak ifade edilmiştir.

Nallıhan İlçesi için en önemli eksikliğin tabelalar, düzensiz yapılaşma ve altyapı eksikliği, konaklama yerlerinin yetersizliği turistler tarafından en çok şikayet edilen unsurlarken, kamudaki heyecan eksikliği, restoranlardaki kısırlık, farklı fiyat konsepti ve pahalılık diğer şikayet edilen unsurlar olmuştur. Burada Nallıhan ilçesinde turizmin ayrılmaz parçası olan yeme içme turizminde bir kısırlık yaşandığı görülmektedir.

Nallıhan için marka olabilecek değerler arasında iğne oyası başta olmak üzere el sanatları başta gelirken yemekler ve tatlılar ikinci sırada Kuş Cenneti üçüncü ve Tabduk Emre Türbesi dördüncü sırada sayılmıştır. Diğer önemli marka değerleri ise doğal yaşlı ormanları, şelaleler ve jeolojik yapılar olarak ifade edilmiştir.

Turistlerin Nallıhan ilçesinde turizmin gelişimi için önerileri arasında; tanıtıma/reklama ağırlık verilmesi, yönlendirme levhalarının geliştirilmesi, pansiyonculuğun geliştirilmesi, esnafların duyarlı hale getirilmesi, doğa sporlarının artırılması, kent meydanının daha cazip hale getirilmesi, altyapı sorununun çözülmesi, akşamları yerel kültürü tanıtacak etkinliklerin düzenlenmesi, Yunus Emre/Tabduk Emreyi canlandıracak tiyatro oyunlarının canlandırılması, herkes için turizm eğitim programlarının düzenlenmesi, kültürel mirasın ön plana çıkarılması, doğal hayatın korunması, Web sitesi sürekli güncel ve dinamik tutulması, Ulaşım koşulları iyileştirilmesi, arıcılık geliştirilmesi, köylerde yerel ürünlerin sergilenmesi, Ankara’daki Nallıhanlıların daha aktif ve sorumlu hale getirilmesi, çevre illerden geziler organize edilmesi, eski evlerin restorasyonunun yapılması, yürüyüş rotalarının düzenlenmesi yer almıştır.

 

 

4.2. Esnaflar-İşletmeciler Anketi Değerlendirme Sonuçları 

 

Nallıhan ilçesinde esnaflara 50 adet anket uygulanmıştır. Esnafların genelde 26-49 yaş grubunda (%70) yer aldığı eğitim seviyesinin genel itibari ile lise ve üzeri olduğu (%76) ve %72’sinin erkek %28’inin kadın olduğu görülmektedir. Esnaflar genelde ilçenin yerlisi olup %68 oranında doğum yeri Nallıhan ilçesidir. Kalanların ise neredeyse tamamı 6 yıl ve üzerinde Nallıhan’a göç etmiştir. İşletmelerde süreklilik orta düzeyde, deneyim ise genel olarak düşüktür. İşletmelerin kuruluş yıllarında da büyük oranının 2006 yılı sonrasında kurulduğu görülmektedir. Bu esas itibari ile turizmin yeni yeni gelişmeye başlamasıyla ilişkilidir. İşletmelerin çoğu küçük işletme olup, %72 oranında 5 kişiden az kişiyle faaliyetlerini sürdürmektedirler. Talebin en yoğun olduğu aylar Nisan ve Eylül arası olup maksimuma çıktığı ay Hazirandır.  Görüşülen esnafların yarıya yakını (%44) işverenken kalanları ücretli (%48) ve emeklidir.

 

Esnafların üçte biri (%34) aylık gelirlerini açıklamazken %22’si gelirini 5.000-10.000 aralığın da olduğunu beyan etmiştir. Kalanların %44’ün aylık geliri ise 5.000 TL ve altı olarak belirtilmiştir.

Esnaflar tarafından Nallıhan’ın turizmden yeterince pay alamamasının sebebi olarak tanıtım eksikliği ilk sırayı alırken, turizmde bilgi ve bilinç eksikliği ikinci sırada kamu ve özel sektör arasındaki ilişki eksikliği ise üçüncü sırada yer almıştır.

 

Müşteri memnuniyetini güçleştiren faktörler arasında ise tanıtım yine ilk sırayı alırken, nitelikli eleman eksikliği ve yönetim organizasyon sorunu ikinci ve üçüncü faktörler olarak sıralanmışlardır.

 

Turizm işletmecilerinin, esnafların ve çalışanlarının %54’ü (n=27) finansman konusunda sıkıntı yaşadıklarını belirtmiştir. Finansman sorununa temel nedenler olarak; öz kaynak yaratamamak, sektördeki teşviklerin azalışı, işletme sermayesi ihtiyacının hızla artışı,  kredi maliyetinin yüksekliği ve müşteri azlığı olarak belirtilmiştir.

Turizm işletmecilerinin, esnafların ve çalışanlarının %78’i son 3 yıl içinde Nallıhan ilçesine herhangi yeni bir yatırımın yapılmadığını belirtmiştir.

 

Turizm işletmecilerine, esnaflara ve çalışanlarına göre tesislerini Nallıhan ilçesinde kurmalarının ana nedenleri sırasıyla; Nallıhan ilçesine hizmet, memleketlerine hizmet, iğne oyalarının tanıtımı ve satışında bulunmak, şelalelerin bulunması, farklılık yaratmak, kaliteli hizmette bulunmak, ilçenin gelecek açısından umut vaat etmesidir.

 

Turizm işletmecilerine, esnaflara ve çalışanlarına göre Nallıhan ilçesinde turist sayısını artırmak için; reklam-tanıtıma ağırlık vermek, kaliteli tesisler açmak, fuarlara katılım göstermek ve nitelikli elemanlar yetiştirmek gereklidir.

 

Turizm işletmecilerine göre Nallıhan’ın marka olabilecek ilk beş değeri sırasıyla iğne oyaları, Tabduk Emre Türbesi, yemekleri, kuş cenneti ve doğası olarak sıralanmıştır.

 

İşletmeciler Nallıhan’da turizme ilişkin olumsuzlukları Nallıhan halkının turizme inanmaması, konaklama yerlerinin azlığı, kamu elemanlarının turizm konusunda isteksizlikleri, tanıtım-reklam yetersizliği, İlgisizlik-organize olamama şeklinde sırlamışlardır. Aynı doğrultuda turizmin gelişimi için öneriler arasında tanıtım ve reklam ilk sırayı alırken, konaklama tesislerinin sayısının artırılması, Kocahan’ın yeniden düzenlenmesi sırasıyla yer almıştır. 

 

Turistik işletmelerde çalışanların konumları aşağıdaki tabloda verildiği gibidir.

 

Tablo.9.Turistik tesislerde çalışanların/esnafların işletmedeki konumları – N=50

Konumları    

%

Tesis sahibi - yönetici

68.0

Çalışan

26.0

Diğer

6.0

Toplam

100.0

 

Turistik işletmelerde çalışanların yarıya yakını bu sektörde beş yıldan daha az süredir çalışırken, kalanları beş yılı aşkın süredir işlerini sürdürmektedir. İşletmelerin üçte birinden fazlası beş yıl içinde kurulmuşken, kalanlarının daha eski olduğu ve kurumsallaştıkları görülmektedir. Esnafların büyük bir kısmının %42’si Nallıhan’da müşteri sayısının azaldığını söylemesi kayda değer bir tespit olarak görülmektedir. Bunun nedenleri arasında büyük marketlerin açılması gibi nedenlerin olabileceği Arama Toplantısı’nda katılımcılar tarafından ifade edilmiştir.

 

Tablo.10. Turizm işletmecilerine, esnaflara, çalışanlara göre Nallıhan’da Son 3 yıl göz önüne alındığında, müşteri sayısında nasıl bir değişiklik oldu?

Değişmeler

Nallıhan İlçesinde - % (N=50)

Türkiye’de - % (n=28)

Arttı

36.0

28.6

Azaldı

42.0

25.0

Aynı kaldı

22.0

46.4

Toplam

100.0

100.0

 

 

Turizm işletmecilerine, esnaflara ve çalışanlarına göre Nallıhan ilçesinde turizm açısından ortaya çıkan olumlu özellikler arasında;  iğne oyaları, yemekler-tatlılar, festivaller-şenlikler, doğal ve tarihi ortamlar, Turizm Gönüllüleri Derneği, Tabduk Emre Türbesi ve diğer türbeler, temizlik-misafirperverlik-güler yüzlülük, şelaleler-barajlar, yayla ve av turizmi, Ayhan Sümer Kültür Merkezi, kuş cenneti, ipek yolu üzerinde bulunması, hanlar, güvenli bir ilçe olması sıralanmıştır.

 

Turizm işletmecilerine, esnaflara ve çalışanlarına göre Nallıhan ilçesinde turizm açısından ortaya çıkan olumsuz özellikler arasında ise; Nallıhan halkının turizme inanmaması, konaklama yerlerinin azlığı, kamu elemanlarının turizm konusunda isteksizlikleri, tanıtım-reklam yetersizliği, ilgisizlik-organize olamama, esnafların duyarsızlığı, yemek yenecek yerlerin azlığı veya yetersizliği, fiyatlarda farklılık, hizmette eksiklikler, yerel radyonun olmaması, markalaşmanın olmaması, kalifiye eleman yokluğu, siyasi çekişmeler ve düzensiz yapılaşma, ilçe içindeki altyapı yetersizliği şeklinde sıralanmıştır.

 

Turizm işletmecileri, esnaflar ve çalışanlara göre Nallıhan ilçesinde marka olabilecek en önemli değerler ise; iğne oyası – el sanatları, Tabduk Emre Türbesi, yerel mutfak, kuş cenneti, doğası ve tarihi mekânları, doğal yaşlı ormanları-anıt ağaçlar, yamaç paraşütü, Ayhan Sümer Kültür Merkezi, şelaleler-barajlar, Bacım Sultan Türbesi, jeolojik yapılar, kültür-inanç turizmi, Karacasu Köyü ve doğa turizmi şeklinde belirtilmiştir.

 

Turistik tesislerde çalışanların/esnafların Nallıhan ilçesinde turizmin gelişimi için önerileri arasında; tanıtıma/reklama ağırlık verilmesi, konaklama yerlerinin artırılması, devlet desteği, Kocahan’ın yeniden düzenlenmesi, doğa yürüyüşleri düzenlenmesi, yol boyu tanıtım birimlerinin oluşturulması, proje geliştirilerek fon bulunması, gençlere yabancı dil öğretilmesi, esnafların daha duyarlı hale getirilmesi, kent meydanının daha cazip hale getirilmesi, altyapı sorununun çözülmesi, turizm eğitim programları düzenlenmesi, Web sitesinin sürekli güncel ve dinamik tutulması, ulaşım koşullarının iyileştirilmesi, Ankara’daki Nallıhanlıların daha aktif ve sorumlu hale getirilmesi, çevre illerden geziler organize edilmesi, v.b. yer almaktadır.

 

4.3. Kamu Kurumları Anket Değerlendirme Sonuçları 

 

Kamu kurumlarında çalışanların turizm konusunda eğilimlerini ve profillerini belirlemek üzere 50 adet anket uygulanmıştır. Kamu personeline ilişkin yapılan değerlendirme sonucunda genel olarak yaş ortalamasının orta ve üzeri olduğu ve eğitim seviyesinin yüksek (yüksek okul ve üzeri) olduğu görülmüştür. Görüşülen kamu personelinin büyük çoğunluğu (%84) erkek kalanı ise kadındır. Çoğu kamu görevlisinin 5 yıldan uzun süreli olarak ilçede bulunduğu ve bu kişilerin %36’sının Nallıhan doğumlu oldukları diğerlerinin ise farklı illerden gelip Nallıhan’da görev yaptıkları tespit edilmiştir. Kamu kurumlarının çoğu turizmle ilgili olarak faaliyet gösterilen alanlar olarak en çok tanıtım (%42)  ve eğitim (%24) ve teşvik belirtilmiştir. Tanıtım için kamu kurumlarının kullandıkları araçlar arasında internet ve broşür-kitapçık ilk sıralarda yer alırken fuarlar ve medya organları diğer araçlar olarak öne çıkmışlardır.

 

Görüşülen kurum/kuruluş elemanlarının %74’ü kurum/kuruluşlarının turizm sektörünün gelişimi için herhangi bir teşvik programı uygulamamaktadır. Uygulayanlar ise (%26, n=13); tanıtıma katkıda bulunduklarını, öğrencileri-velileri yönlendirdiklerini, turizm gönüllüleri desteğine katkı verdiklerini, esnafları yönlendirdiklerini, kültürel faaliyetlere katkıda bulunduklarını, kırsal turizmin altyapısını iyileştirmeye çalıştıklarını, iğne oyası yapanlara destek verdiklerini, kırsal kesimin kalkınmasına katkı verdiklerini belirtmişlerdir.

 

Kurum/kuruluşlardan bazıları öğrencilere, personellerine, orman köylülerine, öğrenci velilerine değişik zamanlarda turizm eğitimi verdiklerini belirtmişlerdir. Diğer yandan, Kaymakamlık, Belediye, Emniyet Müdürlüğü, Orman İşletme Müdürlüğü turizmin geliştirilmesi ve korunması amacıyla ilgi alanlarına giren konularda denetim yaptıklarını belirtmişlerdir.

 

Kamu kurumları Nallıhan’ın turizm sektöründe etkin bir pay elde edememesinin sebebi olarak ilk sırada tanıtım ve reklam eksikliğini dile getirmişlerdir. Diğer anket yapılan gruplardan farklı olarak kamu kesimi ilçeye yönelik vizyon ve plan eksikliğini etkin bir pazar payı elde edememenin önündeki en büyük etken olarak sıralamışlardır.

 

Kamu kurum ve kuruluşları Nallıhan ilçesinde turizmin gelişmesi (n=42) için kendilerinin; turizm planlaması, nitelikli eleman yetiştirme, personellerine eğitim verme, denetimleri artırma, yol göstericilik yapma gibi konularda destek verebileceklerini belirtmişlerdir.

 

Kamu kurum ve kuruluşlarına göre Nallıhan ilçesinde turizm faaliyetlerinin artırılması için sırasıyla; doğa turizmine, yeme-içme turizmine, el sanatları turizmine, inanç turizmine, köy turizmine, kültür ve eğlence turizmine ağırlık verilmesi gerektiğini belirtmişlerdir.

 

Kamu kurum ve kuruluşlarına göre Nallıhan ilçesinde turist sayısını artırmak için; reklam-tanıtıma ağırlık vermek, kaliteli tesisler açmak, kamu ve yerel halk duyarlılığını artırmak, turizm teşviklerine erişebilmek, fuarlara katılım göstermek ve nitelikli elemanlar yetiştirmek gereklidir.

 

Kamu kurumları turizmde yaşanan eksiklikler sıralamasında tanıtım ve reklam yetersizliğini ilk sıraya yerleştirirken, düzensiz yapılaşma ve altyapı eksikliği ikinci sırada yer almıştır. Üçüncü sırada Nallıhan halkının turizme yönelik ilgi eksikliği yer alırken konaklama yerlerinin azlığı ve kamunun turizm konusundaki isteksizliği sıralanan diğer faktörler olmuştur.

 

Kamu kurumları tarafından yapılan değerlendirmede Nallıhan ilçesi için marka olabilecek değerler arasında ilk sırayı doğa ve tarihi mekanlar alırken ikinci sırayı iğne oyası ve el sanatları almıştır. Tabduk Emre Türbesi’nin üçüncü sırada sayıldığı anket çalışmasında yemekler dördüncü, kuş cenneti ise beşinci sırada yer almıştır.

 

Kamu kurum/kuruluşları personelinin Nallıhan ilçesinde turizmin gelişimi için önerileri arasında tanıtım-reklam, konaklama sayısının artırılması ve Kocahan’ın yeniden düzenlenmesi, esnaflara yönelik eğitim ve bilinçlendirme çalışmalarının yapılması ilk sıralarda yer alan faaliyetler olmuştur.

 

Görüşülen kamu personelinin (%82) büyük bir kısmı evli iken kalanlarının bekar olduğu bulgulanmıştır. Kamu personelinin neredeyse tamamının (%90) üniversite ve üzeri eğitime sahip olduğu kalanların ise lise mezunu olması Nallıhan’ın büyük bir avantajı olarak görülmelidir. Görüşülen kamu personelinin yarısının Nallıhan’da beş yılın üzerinde bir süredir görev yaptıkları bulgulanmıştır.

 

Tablo.11.Kamu personelinin Nallıhan’daki görev süreleri – N=50

Görev süreleri          

%

1 yıl veya daha az

18.0

2-3 yıl

10.0

4-5 yıl

22.0

5 yıldan daha fazla

50.0

Toplam

100.0

 

 

Tablo.12. Kurum/kuruluşların turizm sektörüne ilişkin faaliyetlere göre dağılımı - N=50

Faaliyetler

%

Faaliyette bulunmuyor

22.0

Tanıtım

48.0

Teşvik

18.0

Eğitim

24.0

Lojistik

14.0

Altyapı

16.0

Koordinasyon

18.0

Denetim

10.0

 

Kamu kurumlarının büyük bir kısmı (%52) kendilerinin turizmle ilgili bir görevlerinin bulunmadığını ifade ederken kalanlar internet, gazete-dergi ilanları, turizm fuarları ve gönüllü yetiştirme gibi konularda çalıştıklarını belirtmişlerdir.

 

Tablo.13. Kurum/kuruluşların turizm tanıtımı için kullandıkları tanıtım araçlarına göre dağılımı - N=50

Araçlar

%

Böyle bir faaliyetleri yok

52.0

Turizm fuarları

18.0

Gazete ve dergi ilanları

18.0

Broşür-kitapçık

22.0

İnternet

24.0

Gönüllü yetiştirme

8.0

Diğer

4.0

Denetim

10.0

 

 

Kamu kurum ve kuruluşlarına göre Nallıhan ilçesinde turizm açısından ortaya çıkan olumlu özellikler arasında; doğası, iğne oyaları-el sanatları, yerel mutfağı, festivaller-şenlikler, tarihi mekânlar, Hoşebe mesire alanı, Turizm Gönüllüleri Derneği’nin bulunması, Tabduk Emre Türbesi ve diğer türbeler, temizlik, misafirperverlik, güler yüzlülük, şelaleler, barajlar, endemik bitkiler, anıt ağaçlar, yayla ve av turizmi gibi özellikler sıralanmıştır.

 

Kamu kurum ve kuruluşlarına göre Nallıhan ilçesinde turizm açısından ortaya çıkan olumsuz özellikler; tanıtım-reklam yetersizliği, düzensiz yapılaşma-ilçe içi altyapı yetersizliği, Nallıhan halkının turizme inanmaması, konaklama yerlerinin azlığı, kamu elemanlarının turizm konusunda isteksizlikleri, ilgisizlik-organize olamama, esnafın duyarsızlığı, yemek yerlerinin azlığı veya yetersizliği, fiyatlarda farklılık, hizmette eksiklikler, nüfusun yaşlanması, markalaşmanın olmaması gibi özellikler sıralanmıştır.  

 

Kamu kurum ve kuruluşlarına göre Nallıhan ilçesinde marka olabilecek en önemli değerler; doğası ve tarihi mekânları, iğne oyası – el sanatları, Tabduk Emre Türbesi, yemekleri,  tatlıları, kuş cenneti, doğal yaşlı ormanları-anıt ağaçlar, Sarıçalı dağı, Ayhan Sümer Kültür Merkezi, şelaleler-barajlar, jeolojik yapılar, kültür-inanç turizmi, Karacasu Köyü ve doğa turizmi şeklinde sıralanmıştır.

 

Kamu kurum ve kuruluşları personelinin Nallıhan ilçesinde turizmin gelişimi için önerileri; tanıtıma/reklama ağırlık verilmesi, esnafların daha duyarlı hale getirilmesi, konaklama yerlerinin artırılması, Kocahan’ın yeniden düzenlenmesi, doğa yürüyüşleri düzenlenmesi, yol boyu tanıtım birimlerinin oluşturulması, evlerin restorasyonu, gençlere yabancı dil öğretilmesi, kent meydanının daha cazip hale getirilmesi, altyapı sorununun çözülmesi, turizm eğitim programları düzenlenmesi, ulaşım koşullarının iyileştirilmesi, Ankara’daki Nallıhanlıların daha aktif ve sorumlu hale getirilmesi, kurumlar arası işbirliği sağlanması, yöreye özgü hediyelik eşya tasarımı, gönüllü çalışanların sayısının artırılması, Ankara’da Nallıhan günleri düzenlenmesi, TBMM’inde tanıtım ve lobi çalışmaları yapılması şeklinde sıralanmıştır.

 


 


5. NALLIHAN TURİZMİNİN GÜÇLÜ VE ZAYIF YÖNLERİ, FIRSATLARI VE TEHDİTLERİ ANALİZİ 

   GÜÇLÜ YÖNLER

 

  1. Kültürel ve tarihi değerlerin çokluğu
  2. Doğal güzellikleri ve endemik zenginliği,
  3. Tarih boyunca meskun edilmiş bir alan olması,
  4. İkliminin turizm için uyumlu olması, (Güneşli ve açık gün sayısı çok)
  5. İnanç turizmi açısından zenginliği,
  6. Tarihi katmanlar olarak zengin bir çeşitliliğe sahip
  7. Orta Anadolu’nun en geniş nekropol (antik mezarlık) alanına sahip olması
  8. Yatırım açısından bakir bir bölge olması,
  9. Coğrafi konumu itibari ile büyükşehirlerin kesişim noktasında bulunması ve ulaşılabilirliği yüksek olması,
  10. Güvenli açısından uygun bir bölge olması,
  11. Yerel festivallerin varlığı,
  12. Yunus Emre, Tapduk Emre ve evliyaların yoğun şekilde yaşadığı bir bölge olması,
  13. Kuş gözlemi ve yaban hayatı için uygun alanlara sahip olması
  14. Kültür turizminde kullanılacak yerel kültür (mutfak, yerel giyim) öğelerine sahip olması,
  15. İpek İğne Oyalarına ilişkin sektörün gelişmiş olması,
  16. İnsanların güler yüzlü ve misafirperver olması,
  17. Köylerinin çok olması ve köylerin merkezle sıkı ilişkileri
  18. Üç ilin kesiştiği bir yerde olması
  19. İpek böcekçiliğinin hala sürdürülüyor olması
  20. Dışarıdan göç almaması nedeniyle geleneksel kültürünü hala sürdürüyor olması
  21. Çevresindeki endemik bitki varlığı
  22. Anıt ağaçlarının varlığı
  23. İlçe merkezine çok yakın Hoşebe mesire alanına sahip olması
  24. Öğrenci sayısının yüksekliği
  25. Cumhuriyetin ilk sanayi ve enerji tesislerine ev sahipliği yapıyor olması
  26. Spor tesislerinin varlığı
  27. Tarımsal ürün çeşitliliği
  28. Domates üretiminin fazla olması
  29. Ankara tiftik keçisinin varlığı
  30. Çeltik üretimi
  31. Farklı turizm alternatiflerinin geliştirilebileceği potansiyellere sahip olması,
  32. Kentsel ve kırsal alanlarındaki tarihi kentsel dokuların ev pansiyonculuğuna elverişli bir yapıda olması,
  33. Kooperatifçilik deneyiminin bulunması
  34. Kadınlar arasında üretim isteğinin bulunması
  35. Naltud’un varlığı
  36. Artan turizm varlığı
  37. Nallıhan dışında yaşayan Nallıhanlılar,
  38. Eğitim düzeyinin yüksek olması,
  39. Organik tarım potansiyelinin olması,
  40. Barajlar ve göletler nedeniyle su sporları potansiyeli,
  41. Karavan, kamping turizmi potansiyeli

 

ZAYIF YÖNLER

 

  1. Ürünlerde markalaşma olmaması
  2. Örgütlenme yetersizliği
  3. Ulaşım sorunu
  4. Yerel medyanın zayıf olması
  5. Reklam/tanıtım/eğitim’de eksiklik
  6. Turizmin gelişmesine olan inanç eksikliği
  7. Meydan, Kocahan ve yaya kaldırımlarının düzenlenmemiş olması
  8. Dışarıdan çok az göç alması
  9. Büyük marketlerin açılması
  10. Dükkanların tarihi dokuya uygun olmaması
  11. İlçe girişinde çöplüğün bulunması
  12. Halkın duyarsızlığı ve turizme i
  13. Hizmet sektörünün yetersizliği
  14. Turizm konusunda halkın bilgi eksikliği
  15. Öğrencilerin turizm konusunda bilgi eksikliği
  16. Hediyelik eşya sektörünün gelişmemiş olması,
  17. Kocahan’ın yeterince kullanılmaması
  18. Hediyelik gıda ürünlerinin (marka yiyecek) olmaması,
  19. Stk ve kamu kurum - kuruluşlarının arasındaki iletişim ve eşgüdüm eksikliği
  20. Tarihi eserlerinin kitabelerinin eksikliği
  21. Halkın yabancı dil eksikliği
  22. Yerel halk arasında dayanışma ruhunun eksikliği
  23. Ulaşılabilirliğin yüksek olması sebebiyle yatırımcıların başka şehirlere kayması
  24. Reklâm konusunda başarısızlık
  25. Konaklama gün sayısının (gün/turist) az olması
  26. Tur güzergâhlarından yeterince pay alınamaması
  27. Tur operatörlerinin ve seyahat acentelerinin azlığı
  28. Halkın tarih bilincinin azlığından dolayı tarihi eserlerin tahribatı
  29. Sponsor firmaların azlığı,
  30. Şehir kültürünün yeterince gelişmemiş olması
  31. Sit alanlarında yatırım yapmanın maddi ve bürokratik açıdan zorluğu,
  32. Kent içi ve kırsal alanlarda güvenlik eksikliği
  33. Şehrin teknik altyapısının eksikliği, (ulaşım olanakları zayıf,  wc yok vb),
  34. Tanıtım yetersizliği,
  35. Pazarlara ve turizmin arzına ilişkin araştırmaların yetersizliği nedeniyle sağlıklı stratejik kararların alınmasındaki güçlükler,
  36. Bacım Sultan, Tapduk Emre v.b. gibi yerleşmelerin ayrı bir destinasyon olarak turizm pazarına sunulamaması,
  37. Turistik kapasitesinin uluslararası turlarla gelenler için yetersiz konumda olması,
  38. Yörede bulunan kültürel değerlere ilişkin yeterince yerel tanıtım ve yönlendirme yapılmaması,
  39. Yöredeki termal, kış, agro ve kültür turizm potansiyelinin profesyonel turizme hizmet verecek nitelikte olmaması,
  40. Avrupa dillerinde tanıtıcı materyallerin azlığı,
  41. Turistik tesis yatırımlarının azlığı,
  42. Özellikle kırsal alanlarda turizme yönelik konaklama ve ağırlama tesislerinin yetersizliği,
  43. Turistik anlamda Nallıhan’ı yabancı dillerde tanıtan detaylı bir web sayfasının bulunmaması,
  44. Hedef pazar analizinin bilimsel düzeyde yapılmamış olması
  45. Kırsal yerleşimlerin yol üzerindeki çöplük alanları
  46. Eski tarihi evlerin bakımsız ve terk edilmiş olması,
  47. Genç nüfusun azalması
  48. Kooperatifçiliğe azalan ilgi ve ortak çıkarlar doğrultusunda bir araya gelmede isteksizlik yaşanması,
  49. Turizm konusunda bir stratejinin bulunmaması,
  50. Fuarlara katılımın yetersiz olması,
  51. Nallıhanlılık bilincinin zayıf olması,

 

Fırsatlar ----dışsal

 

  1. İnsanların kitle (deniz-kum-güneş odaklı) turizminden sıkılmış olması
  2. Nallıhan ilçesinde diğer sektörlerde gelişmenin hızlı olması (süpermarket sayısının artması örnektir)
  3. Yolların kesiştiği bir noktada bulunması,
  4. İnanç turizmi açısından zengin illere yakın olması
  5. Kuş göç yolları üzerinde olması,
  6. Aday ülke statüsü kazanan  Türkiye ile ab    katılım müzakerelerinin başlamış olması,
  7. Avrasya bölgesinin artan önemi ve  Türkiye'nin siyasal  ve   ekonomik yönden stratejik önem kazanması,
  8. Dünyada Türkiye'nin rekabet gücünün yüksek olduğu doğa, tarih ve kültür turizmine olan ilginin artması,
  9. Eğitim düzeyi yüksek ve deneyimli turistlerin sayısındaki artış,
  10. Büyüyen dünya ekonomisi ve sağlıklı gelişen turizm endüstrisi,
  11. Gelişen ulaşım olanakları ve buna bağlı uzun mesafeli seyahatlerin artması, bilinen varış noktalarından bilinmeyen veya az bilinen  varış noktalarına talep kayması,
  12. Türkiye turizm pazarında ihtisaslaşmış seyahat organizatörleri ve havayolu ulaşım şirketlerinin  sayılarının artması,
  13. Türkiye’de bilgi ve iletişim teknolojilerine ait alt yapının hızla gelişmesi ve yaygınlaşması,
  14. Gelişme potansiyeli  gösteren pazarlarda  Türkiye’ye  yönelik ilginin artması,
  15. Yenilik ve çeşitlilik talep eden turist tercihlerinin artmış olması (özellikle kültür turizmi),
  16. Gelişen ulaşım olanakları ve buna bağlı olarak uzun mesafeli seyahatin artması,

 

Tehditler ------dışsal

 

  1. Türkiye’nin AB’ye üyelik sürecinin sekteye uğraması,
  2. Ekonomik krizin sürmesi,
  3. Dış medyadaki imaj sorunu,

 


  1. NALLIHAN KIRSAL TURİZM GELİŞİM STRATEJİSİ İLKELERİ

 

 

 

 

 

  • ØTurizmin Nallıhan ekonomisi içinde önemli bir sektör haline getirilmesi, 
  • Ø Varolan doğal, tarihi, kültürel değerlerin koruma-kullanma dengesi içinde sürdürülebilir turizmin araçları olarak kullanılması,
  • Ø Kuş Cenneti ve çevresinin sürdürülebilirlik perspektifi içinde yeniden ele alınarak planlaması,
  • Ø Halkın bilinçlendirilmesinde turizm eğitimine önem verilmesi,
  • Ø Turist sayısının ve turizm gelirlerinin artırılması,
  • Ø Sürdürülebilir turizmin tanıtılarak eko-turizm, kırsal turizm ve agro-turizm konularında halkın bilinçlendirilmesi,
  • Ø Turizm hareketlerinde aktörlerin beraber çalışmasının ve işbirliği içinde olmasının sağlanması,
  • Ø Kamu-özel sektör işbirliğinin sağlanması,
  • Ø Turizm sektörünün diğer sektörlerle ilişkisinin kurulması,
  • Ø Uluslararası işbirliğinin güçlendirilmesi,
  • Ø Koruma kullanma dengesi gözetilerek korunan alanların ve yapıların işlevlendirilmesi,
  • Ø Farklı turizm türlerinin birbirleriyle bütünleşmesini sağlayacak alternatif turizm odaklarının oluşturulması,
  • Ø Nallıhan markasının, marka kimliğinin ve marka ürünlerinin ortaya konması,
  • Ø Nallıhan’a özgü hediyelik eşyaların çeşitlendirilmesi,
  • ØNallıhan’daki kırsal turizm ürünlerinin çeşitlendirilmesi 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

  1. NALLIHAN TURİZM GELİŞİM VİZYONU 

 

 

 

 

 

Vizyon

Sürdürülebilir turizm yaklaşımını benimseyerek,

Nallıhan’ı kırsal turizmde bir marka haline getirmek

ve 2023 yılında Nallıhan’ın

100.000 ziyaretçi kapasitesine

ulaşmasını sağlamaktır.

 

 

 

 

 

 

 


  1. NALLIHAN TURİZM STATEJİSİ STRATEJİK ALANLARI

 

Nallıhan’da 05-06 Mart 2011 tarihleri arasında yapılan Arama Konferansı’nda Nallıhan’ı 2023 yılına kadar kırsal turizmde markalaştırabilmek için beş stratejik alan belirlenmiştir. Bu alanlara ait stratejilerin amacı ve 2023 yılı hedefleri aşağıda verilmektedir.

 

STRATEJİK ALAN 1: TURİZM SEKTÖRÜNDE EĞİTİM STRATEJİSİ:

Eğitim Stratejisi 2023 Yılı Hedefi: Turizm sektöründe yaygın sürekli eğitim, hizmet içi eğitim ve mesleki eğitime özel önem vermek 

 

HEDEFLERE DOĞRU

  • Turizm Sektöründe Yer Alan İnsan Kaynaklarının (Yatırımcı, Girişimci, Yönetici, Çalışan) Geliştirilmesi
  • Turizm Sektörü Dışında Yer Alan İnsan Kaynaklarının Geliştirilmesi (Kamu Görevlileri, Öğrenciler, v.b.)
  • Turizm Sektöründe Girişimciliğin Geliştirilmesi

 

STRATEJİK ALAN 2: TANITIM VE PAZARLAMA STRATEJİSİ

Tanıtım ve Pazarlama Stratejisi 2023 Yılı Hedefi: 2023 yılına kadar Nallıhan’ı kırsal turizmde marka haline getirmek   

 

  • Şehirde Tanıtım Çalışmaları Yapmak
  • Turizm Yatırım Alanlarının Tanıtımını Yapmak
  • Nallıhan’ı Markalaştırmak
  • Turizm Ürünlerini Çeşitlendirmek

 

STRATEJİK ALAN 3: TURİZM ÇEŞİTLENDİRME STRATEJİSİ

Turizm Çeşitlendirme Stratejisi 2023 Yılı Hedefi: Nallıhan’ı doğa turizmi ve alternatif turizmde marka haline getirmek    

 

  • Yeni Turizm Yatırım Alanları Geliştirmek
  • İnanç Turizmine Yönelik Potansiyeli Geliştirmek
  • Doğa Turizmine Yönelik Potansiyeli Geliştirmek
  • Sarıçalı Dağı’nın Turizm Potansiyelini Geliştirmek

STRATEJİK ALAN 4: KÜLTÜR VARLIKLARI STRATEJİSİ

Kültür Varlıkları Stratejisi 2023 Yılı Hedefi: 2023 yılına kadar Nallıhan’daki kültür varlıklarının yenilenerek turizm amaçlı kullanılmalarını sağlamak  

 

  • Arkeolojik Alanların Turizm Potansiyelini Geliştirmek
  • Hanların Turizm Potansiyelini Geliştirmek
  • Nallıhan Kent Merkezindeki Tarihi Dokuyu Turizme Kazandırmak
  • Kültürel Değerlerin Turizm Potansiyelini Kullanmak

 

STRATEJİK ALAN 5: ALTYAPI VE ULAŞIM

Altyapı ve Ulaşım Stratejisi 2023 Yılı Hedefi: 2023 yılına kadar Nallıhan’daki altyapı ve ulaşım sorunlarını çözmek 

 

  • İnsan ve Çevre Sağlığının Korunmasını Sağlamak
  • Nallıhan İlçesinde Altyapı ve Ulaşımın Niteliğini Geliştirmek
  • Yerel Yönetimler Arasında İşbirliğini Geliştirmek

 


  1. 9.                  SONUÇ 

 

Nallıhan Kırsal Turizm Gelişim Stratejisi-2023 Raporu, Nallıhan’ın turizm stratejisinin belirlenmesinde şüphesiz önemli bir mihenk taşıdır. Bu çalışma bir dizi saha çalışması, uzun bir literatür taraması ve Nallıhan ilçesinde gerçekleştirilen bir dizi toplantıların sonucunda oluşturulmuştur.

 

Literatür ve arazi çalışmalarında ilçenin potansiyeli tespit edilmeye çalışılırken yerinde gerçekleştirilen toplantılar ile sektördeki sorunlar direk sektörle ilgili çalışanlar ve yararlanıcılarla birlikte tespit edilmiştir. Bir başka aşama ise anket çalışmaları olup anket sonuçları hem kendi içerisinde hem de çapraz şekilde değerlendirilmiş bu şekilde sektörde sunucular, kullanıcılar ve denetleyiciler arasındaki yönetişim durumu ortaya çıkarılmıştır.

 

Bütün bu aşamalardan sonra “sorunların çözümüne” yönelik, “potansiyellerin de geliştirilmesine” yönelik stratejileri, projeleri ve stratejik alanları belirleyen eylem planı hazırlanmıştır. Elbette bu eylem planı çalışmalar boyunca olgunlaşan ve katılımcı bir yaklaşımla tespit edilen kırsal turizm vizyonu çerçevesinde şekillenmiştir.

 

Nallıhan için belirlenen vizyon kırsal turizm olurken markalaşma süreci tamamen bu vizyon doğrultusunda şekillenmiştir. Diğer turizm türleri ise bu vizyonu destekleyici unsurlar olarak eylem planı içerisinde yer almıştır.

 

Bu belirlemenin ardından Nallıhan’ın kırsal turizmde nasıl bir marka haline getirilebileceği ve bunun için turizm eğitimi, altyapı, tanıtım/pazarlama, doğal ve kültürel varlıklar, ulaşım v.b. konularda neler yapılması gerektiği Eylem Planı raporunda ayrıntısı ile açıklanmıştır. Ayrıca yine Eylem Planı raporunda sektörel stratejiler ve bu stratejilere paralel olarak geliştirilmesi öngörülen projeler eylem planı yaklaşımı çerçevesinde ayrıntıları ile verilmiştir.

 

Hazırlanan bu rapor ve eylem planı esas itibari ile bir bütünün ayrılmaz parçaları olarak düşünülmelidir. Bu raporda ortaya açıkça konulan potansiyellerin geliştirilmesi ve sorunların çözümüne yönelik olarak fiziki, ekonomik, beşeri kaynakların rasyonel kullanımını hedefleyen ve uzun vadeli bir süreci kapsayan eylem planının hayata geçirilebilmesi için en önemli unsur işbirliği ve özveridir.   


 


 

KAYNAKÇA 

Bellini, E., Gasparino, U., Corpo, B.D., ve Malizia, W, Impact of Cultural Tourism upon Urban Economies: An Econometric Exercise, Fondazione Eni Enrico Mattei, Nota Di Lavoro 85.2007.

Cordell, H.K. & Herbert, N.G. (2002) The Popularity of Birding is Still Growing. Birding 34:54–59.

Davutoğlu Yaban Hayatı Geliştirme Sahası Yönetim ve Gelişme Planı, 2010, Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü, Ankara

Doswell, R., (1997) Tourism: How EffectiveManagement Makes the Difference, Butterworth- Heinemann, Oxford, 1997, s.158.

Ege, Z. 1998: Bir Rekreasyon Türü Olarak Av Turizmi ve Türkiye`de Av Turizminin Geliştirilmesi İle İlgili Bir Model Önerisi. Dokuz Eylül Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Turizm İşletmeciliği Anabilim Dalı Doktora Tez Çalışması, (Yayınlanmamış Doktora Tezi), S.227, İzmir.

Emremsultan Yaban Hayatı Geliştirme Sahası Yönetim ve Gelişme Planı, 2010, Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü, Ankara

Eraslan, İ.H., Şelli, F., Sürdürülebilir Rekabet Avantajı Elde Etmede Organik Tarım Sektörü, Sektörel Stratejiler ve Uygulamalar, Uluslararası Rekabet Araştırmaları Kurumu Derneği, İstanbul, 2006.

Freitas, C. R. de. (2003), “Tourism Climatology: Evaluating Environmental Information for Decision Making and Business Planning in the Recreation and Tourism Sector”, International Journal of Biometeorol, 48: 45–54.

Geray, U., 1999: Av ve Yaban Hayatı Yönetiminde Yeni Yaklaşımla İlgili Eğitim Workshopu Raporu. 23-25 Mart 1999, İzmir.

Geray, U. (1999), “Av ve Yaban Hayatı Yönetiminde Yeni Bir Yaklaşım Gereksinimi”, Avgünü Dergisi, Sayı:31, Ankara

Gössling, S., (2002). “Global Environmental Consequences of Tourism”, Global Environmental Change, Vol:12, No:4, ss:283-302

Iğırcık, M., 2000: “Yeniden Yapılanma”, Av Günü, Şubat 2000, Sayı 39-40 Ankara

Kellert, S.R. (1985) “Birdwatching in American society”, Leisure Sciences 7: 343–360.

Kerlinger, P. & Brett, J. (1995) “Hawk Mountain Sanctuary: a case study of birder visitation and birding economics”. In: Wildlife and Recreationists: Coexistence Through Management and Research, ed. Birdwatching and conservation 289

Kahraman N., (2007), Turizm ve Çevre İlişkisi, Sürdürülebilir Rekabet Avantajı Elde Etmede Turizm Sektörü Sektörel Stratejiler ve Uygulamalar, Uluslararası Rekabet Araştırmaları Kurumu Derneği (URAK) Yayınları, İstanbul.

Klein, R., (2001), European Commision-Head of Unit enterprise, directorate-General Tourism, Public Policies and Cultural Tourism- EU actities, paper presented at the 1 st Conference on Cultural Tourism Economy and values in the XXI century, Barcelona, 29-31 March

Küçükaslan, N.,(2007), Özel İlgi Turizmi, Ekin Yayınevi, Bursa

Mckelvie, J., (2005), “Religious Tourism-International”, Tourism Analyst, Mintel International Group Ltd., (4):1-47

Mihalic T., (2002), “Tourism and Economic Development”,s. 81-112, Cited in: Richard  Sharpley and David J. Telfer, Tourism and Development, Chabnnel View Publications, California, s. 90.

Munn, C.A. (1992) “Macaw biology and ecotourism, or ‘When a bird in the bush is worth two in the hand”. In: New World Parrots in Crisis: Solutions from Conservation Biology, eds. S.R. Beissinger &

Olalı H., Timur, A., (1988) Turizm Ekonomisi, Ofis Ticaret Matbaacılık Şti., İzmir, s. 31-35.

Öztürk, M., (2007), Aydınlatan İnsanlar Diyarı Nallıhan ve Kültür Değerleri, Aksu Basım, İstanbul.

Mutlu, A.N., 2007, Her Yönü ile Nallıhan’ın Dünü-Bugünü, Nallıhan Matbaası, Ankara

Nallıhan Vakfı Dergisi 15. Yıl Özel Sayısı, Ajans-Türk Gazetecilik Matbaacılık, 2010.

Nallıhan Dergisi, 2010, Nallıhan Belediyesi Yayınları, Akajans, Ankara

Ratz, T., and Puczko, L., 1998. “Rural Tourism and Sustainable Development, Rural Tourism Management”: Sustainable Options International Conference, September 1998, SAC, Auchincruive, Scotland, Alıntı: http://www.ratztamara.com/rural.html.

Saçak Yaban Hayatı Geliştirme Sahası Yönetim ve Gelişme Planı, 2010, Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü, Ankara

Soykan, F. (2003), “Kırsal Turizm ve Türkiye Turizmi için Önemi”, Ege Coğrafya Dergisi, 12 1-11, İzmir

Timoty, D.J., ve Olsen, D.H., 2006. Tourism, Religion and Spritual Journeys, Rotledge

Tosun, C. ve Timothy, D.J. (2001), “Shortcomings in Planning Approaches to Tourism Development Countries: the Case of Turkey”, International Journal of Contemporary Hospitality Management, 13(7): 352–359.

Tunç, Azize, Saç, Firuzan, Genel Turizm Gelişimi-Geleceği, Detay Yayınevi, 1998, Ankara

Türkiye Turizm Stratejisi 2023 ve Eylem Planı

Youell Ray (1998), Tourism: An Introduction, Longman, New York, 1998, s. 9.

 

Wright, K.J., 2007, Religious Travel&Toruism, Alıntı: http://www.washingtonpost.com

World Tourism Organization (2006), International Tourism: A Global Perspective, Ed. By Chuck Y. Gee, Madrid.

 

İnternet Kaynakları

http://www.cayirhan.bel.tr

http://www.juliopolis.com

http://www.nallihan.gov.tr

http://www.reberium.org

http://www.stanford.edu/~cagan/TurkceKusculuk.pdf  

http://www.turkcebilgi.com

http://www.tursab.org.tr/dosya/1017/ may04yayla_1017_1683015.pdf

 



[1] 2009 verilerine göre dünyada yaklaşık 880 milyon kişi uluslararası turizm faaliyetlerine katılarak 852 milyar ABD dolarına yakın bir harcama yapmaktadır (http://www.unwto.org/index.php). Bunun yanında iç turizmi de buna eklersek dünyada turizmin neden olduğu ekonomik büyüklük 2 trilyon dolara yaklaşmaktadır (Sarkım, 2007). Dünya Turizm Örgütü 2020 yılı için 1,5 milyar uluslar arası turist; yılda 2 trilyon ABD doları turizm geliri öngörmekte; büyümenin yılda ortalama %4 oranında gerçekleşeceği öngörülmektedir (WTO, 2006).

[2] Nallıhan konumu itibari önemli tarih içerisinde jeopolitik açıdan önemli bir alanda bulunmuştur.  Roma İmparatorluğunun M.S.396 da Doğu ve Batı Roma olarak ikiye bölünmesi ve İstanbul'un Doğu Roma İmparatorluğunun başkenti oluşuyla, Anadolu'nun içinden batıdaki Efes'e giden yol güzergahının yerine, İstanbul'a giden yeni bir yol güzergahı önem kazanmıştır. Ticari ve askeri amaçla kullanılan bu yeni yol üzerindeki Nallıhan, Doğu Roma ve Bizans İmparatorluğu döneminde önemli bir konaklama noktası ve piskoposluk merkezi olmuştur. Osmanlı İmparatorluğu döneminde de önemini koruyan yol Cumhuriyet döneminde eski önemini kaybetmiştir.

[3] ''Anadolu Yaban Koyununun Eski Yaşam Alanlarına Yeniden Yerleştirilmesi'' projesi kapsamında Konya-Bozdağ'daki üretme istasyonundan alınan 123 adet yaban koyunu, eski anavatanları olan Nallıhan'daki doğal yaşam alanlarına yerleştirilmiştir. Orta Anadolu’da 1000–1700 metre yükseklikte kayalık ve engebeli alanlarda yaşayan Anadolu yaban koyunları, Konya Bozdağ'da 2004 yılında başlatılan ''Anadolu Yaban Koyununun Eski Yaşam Alanlarına Yeniden Yerleştirilmesi'' projesi kapsamında Nallıhan'da Sarıyar Barajı yakınlarındaki Karatepe Mevkiine getirilmiş ve buradaki doğal ortama uyum sağlamışlardır. Emremsultan Yaban Hayatı Geliştirme Sahası’nda 16 hektar telle çevrili alan içinde yaşayan ve proje kapsamında ilk olarak 2004 yılında buraya salınan 63 adet Anadolu Yaban Koyunu beş yıl içerisinde yeni yaşam alanları olan Nallıhan’daki bu sahaya adapte olmuştur. (Emremsultan Yaban Hayatı Geliştirme sahası Planı, 38)

 

[4] 22.08.2004 tarihinde Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü tarafından tescillenen tabiat anıtı Ankara İli Nallıhan İlçesi, Danışment ve Oklalar köyü hudutları dahilide bulunan Asarlık Tepeler, farklı dirençteki kil tabakalarının aşınımıyla oluşmuş "kuesta" morfolojisinin ender örneklerini oluşturmakta ve yöre stratigrafik ve jeomorfolojik açıdan eğitim ve bilimsel amaçlı yararlanmaya uygun bulunmaktadır. Toplam büyüklüğü 52 hektardır.

[5] Nallıhan ilçesine 15 km mesafededir. 23.10.2000 yılında tescil edilmiştir. Ortalama 750 yaşındadır. 20 metre boyunda, 2.8 m çapında, 9 metre çevre genişliğinde Ardıç ağacıdır.

[6] Unutulmakta olan geleneksel ipek iğne oyaları 1997 yılından itibaren Kültür Bakanlığı iş birliği ile Halk Eğitim Merkezi'nde açılan kurslarla tekrar gündeme gelmiş ve yapılan üç boyutlu tasarımlarla modeller çoğaltılmıştır. Kurslarda yapılan iğne oyaları Vekam tarafından yurtdışında yapılan sergilerde tanıtılmıştır. (Nallıhan Kitabı ,2010: 66).

 

 

Hava Durumu
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar32.432432.5624
Euro34.631634.7704
Saat
Videolar